Text Content
İçeriğe atla
Search
JUPITER COACHING
Elif Gül
Menü
* Page d’exemple
Search
Arama yap:
Aramayı kapat
Menüyü kapat
* Page d’exemple
Kategoriler
Motivasyon
BİR HAYALİM VAR
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 25 Ağustos 2021
* Yorum yok BİR HAYALİM VAR
48 yıl önce Memphis’de bir motelin balkonunda uğradığı saldırı sonucu hayatını
kaybeden Martin Luther King ABD’de siyahîlerin özgürlük ve eşitlik mücadelesinin
sembol ismi olmuştu.
Martin Luther King’in 28 Ağustos 1963’te yaklaşık 200 bin kişiye hitap ettiği
Lincoln Anıtı’nda gerçekleştirdiği “Bir Hayalim Var” (I Have a Dream) isimli
konuşması ise tarihe geçen unutulmaz anlardan biriydi.
King’in, bu konuşması genel olarak insan hakları, eşitlik ve özgürlük
mücadelelerinde hâlâ anıtsal bir niteliktedir. Ben de bu konuşmanın kısa ve
önemli bir özetini sizin için paylaşıyorum.
BIR HAYALIM VAR
BUGÜN SIZE DIYORUM KI, DOSTLARIM, ŞU ÂNIN GETIRDIĞI GÜÇLÜKLERE VE ENGELLEMELERE
RAĞMEN BIR RÜYAM VAR BENIM. AMERIKAN RÜYASINA DERINDEN KÖK SALMIŞ BIR RÜYADIR
BU.
BIR RÜYAM VAR. GÜN GELECEK, BU ULUS AYAĞA KALKIP KENDI INANCINI GERÇEK ANLAMIYLA
YAŞAYACAK. “ŞUNU KENDINDEN MENKUL BIR GERÇEK KABUL EDERIZ KI, BÜTÜN INSANLAR
EŞIT YARATILMIŞTIR.”
BIR RÜYAM VAR. GÜN GELECEK, ESKI KÖLELERIN EVLÂTLARIYLA ESKI KÖLE SAHIPLERININ
EVLÂTLARI, GEORGIA’NIN KIZIL TEPELERINDE KARDEŞLIK SOFRASINA BIRLIKTE
OTURACAKLAR.
BIR RÜYAM VAR. GÜN GELECEK, MISSISSIPPI EYALETI BILE, ADALETSIZLIĞIN VE
BASKILARIN SICAĞIYLA BUNALIP ÇÖLLEŞMIŞ OLAN O EYALET BILE, BIR ÖZGÜRLÜK VE
ADALET VAHASINA DÖNÜŞECEK.
BIR RÜYAM VAR. GÜN GELECEK, DÖRT KÜÇÜK ÇOCUĞUM, DERILERININ RENGINE GÖRE DEĞIL,
KARAKTERLERINE GÖRE DEĞERLENDIRILDIKLERI BIR ÜLKEDE YAŞAYACAKLAR.
BUGÜN BIR RÜYAM VAR BENIM.
BIR RÜYAM VAR. GÜN GELECEK, ALABAMA EYALETI, VALISININ AĞZINDAN HEP MÜDAHALE
ETME VE IZIN VERMEME YÖNÜNDE SÖZLER DÖKÜLEN O EYALET, KÜÇÜK SIYAH OĞLANLARLA
KÜÇÜK SIYAH KIZLARIN, KÜÇÜK BEYAZ OĞLANLAR VE KÜÇÜK BEYAZ KIZLARLA EL ELE
TUTUŞUP KARDEŞÇE BIRLIKTE YÜRÜDÜĞÜ BIR YERE DÖNÜŞECEK.
BUGÜN BIR RÜYAM VAR BENIM.
BIR RÜYAM VAR. GÜN GELECEK, BÜTÜN VADILER YÜKSELIP BÜTÜN TEPELER VE DAĞLAR
ALÇALACAK, ENGEBELI YERLER DÜZLÜK YAPILIP, GIRINTILERLE ÇIKINTILAR DÜZLEŞECEK VE
TANRI’NIN ŞANI YERYÜZÜNE INECEK, BÜTÜN CANLAR HEP BIRLIKTE GÖRECEK ONU.
BIZIM UMUDUMUZDUR BU. GÜNEYE DÖNÜŞÜMDE IÇIMDE TAŞIYACAĞIM INANÇTIR. İŞTE BU
INANÇ SAYESINDE UMUTSUZLUK DAĞINI YONTUP BIR UMUT ANITI YARATACAĞIZ. ULUSUMUZU
SARAN ÂHENKSIZ BAĞIRTILARI, BU INANÇ SAYESINDE GÜZEL BIR KARDEŞLIK SENFONISINE
DÖNÜŞTÜRECEĞIZ. BU INANÇ SAYESINDE BIR GÜN ÖZGÜR OLACAĞIMIZI BILEREK HEP BERABER
ÇALIŞACAK, HEP BERABER DUA EDECEK, HEP BERABER MÜCADELE EDECEK, HEP BERABER
HAPSE DÜŞECEK, ÖZGÜRLÜK IÇIN HEP BERABER AYAĞA KALKACAĞIZ.
İŞTE O GÜN YÜCE TANRI’NIN BÜTÜN KULLARI, YEPYENI BIR ANLAMLA SÖYLEYECEKLER BU
ILÂHÎYI:
BENIM ÜLKEM, SENIN ÜLKEN
ÖZGÜRLÜĞÜN GÜZEL YURDU,
İŞTE SÖYLÜYORUM SANA:
ATALARIMIN ÖLDÜĞÜ TOPRAK BURASI,
ŞEHITLERIN GURURU OLAN TOPRAK,
HER BIR DAĞIN YAMACINDAN,
ÖZGÜRLÜK YANKILANACAK.
VE EĞER BÜYÜK BIR ULUS OLACAKSA AMERIKA, BUNUN GERÇEKLEŞMESI ŞARTTIR. ÖYLEYSE
NEW HAMPSHIRE’IN DEV TEPELERINDEN YANKILANSIN ÖZGÜRLÜK. NEW YORK’UN ULU
DAĞLARINDAN ÖZGÜRLÜK YANKILANSIN…
HER BIR DAĞIN YAMACINDAN YANKILANSIN ÖZGÜRLÜK.
ÖZGÜRLÜĞÜN YANKILANMASINI SAĞLADIĞIMIZDA, HER KASABADAN VE KÖYDEN, HER EYALETTEN
VE KENTTEN ÖZGÜRLÜĞÜN YANKISINI DUYDUĞUMUZDA, O GÜN YAKIN DEMEKTIR VE O GÜN
TANRI’NIN BÜTÜN KULLARI, SIYAHLAR VE BEYAZLAR, YAHUDILER, HIRISTIYANLAR,
MÜSLÜMANLAR VE BUDISTLER EL ELE TUTUŞUP SIYAHLARIN ESKI BIR ILÂHÎSINI
SÖYLEYECEKLER:
SONUNDA ÖZGÜRÜZ! SONUNDA ÖZGÜRÜZ!
ŞÜKÜRLER OLSUN YA RABBIM!
SONUNDA HEPIMIZ ÖZGÜRÜZ!
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Dil Öğrenme Hakkında
ŞIMDI DIL ÖĞRENMENIN ZAMANI MI?
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 23 Ağustos 2021
* Yorum yok Şimdi Dil Öğrenmenin Zamanı mı?
Yabancı dil öğreniminin düşünsel gelişim açısından olumlu sonuçlar verdiği
bilinen bir gerçektir. Bu da erken yaşlardan itibaren çocuklara yabancı dil
öğretimini gerekli hale getirmektedir. Düşünsel esnekliği, dinleme yetisini ve
duyarlılığı geliştirir. Çocuğu farklı kültürleri tanımasını, kendinden olmayana
hassasiyet geliştirmesini farklılıkları kabul etmesini sağlar. İletişim
konusunda kendine güveni geliştirir. Gelecekte kariyer bulma imkanlarını
genişletir.
Küreselleşen dünyada bu kadar bunca geniş ufuklar sağlayan yabancı dil
öğreniminin yaşamın ayrılmaz bir parçası olduğu yadsınamaz. Okullarda verilen
eğitim kimi zaman yeterli gelmemektedir. Bunun sebeplerinden başta gelen,
çocuğun; öğrendiği yabancı dili yaşamın parçası haline getirmeyişidir. Bunun bir
ders olarak değerlendirilmesi, değerlendirme sistemine tabi tutulması, çocuk
açısından başka konumlara koymasını zorlaştırmaktadır. Erken yaşta dil
öğreniminde günlük sürecin içine entegre edilmesinden dolayı çocuğun hem
rutinlerinin hem oyununun bir parçası haline gelmesinden ötürü uzun vadede
yabancı dile yükleyeceği anlam açısından olumlu bir izlenim yaratacaktır.
Yapılan araştırma 3 yaşından küçük çocukların üç ay gibi kısa bir sürede
kusursuz bir vurguyla kendi dilinden başka bir dili konuştuklarını
belirtmektedir. Bu demek oluyor ki, dili tamamen doğal ortamda ve ya ana dilini
edindiği süreçlerin aynısını içeren ortamlarda öğrenmek söz konusudur.Cohen’e
göre “Çocuk küçük yaşta (yani okul öncesi yaşta) zihinsel esnekliğinden ve
duyuşsal organlarının uygulanabilirliğinden dolayı daha doğal ve kolay
öğrenmektedir.”Çünkü bilgiyi alma konusundaki yeterlilikleri en üst
düzeydedir.Hagége bu konuda şöyle söylemiştir: “3-4 yaş ve 10-13 yaşları, dil
öğrenme kapasitesinin en yüksek olduğu yaşlardır. Bir dil öğrenme temeli üzerine
kurulan benzeşleşme kapasiteleri bu dönemde yüksek düzeydedir. 13 yaşından sonra
işitim ve eklemleme düzeneği aynı kalır” der.J. Duverger de dilin çocukta hemen
hemen en iyi yerleştiği yaş olarak 4 yaşı göstermektedir (Duverger: 1996).
Hatta, Françoise Bresson çocuğu bir başka dilin sesleriyle yakınlaştırmak için
anaokullarında yararlanmayı tavsiye etmektedir.Çocuklara yabancı dil öğretiminde
kullanılan yöntemlerin en başında oyun, hikaye, şarkı, şiir gelmektedir.
Küreselleşen dünyada dil öğrenmek artık etkin bir roldedir. Öğretmen, öğrenci,
veli işbirliği ile okulun ve sınıfın olanaklarından en yüksek seviyede
faydalanmak gerekmektedir. Okulların yanısıra hayatın da bir parçası olarak
ingilizce öğrenimini sürdürmek isteyenler ek öğrenim hizmetlerinden
faydalanmaktadır. Unutmayınız ki dil öğreniminin ne yaşı, ne mekanı, ne kişisi
vardır.
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Astroloji
MERKÜR BURCUNA GÖRE YABANCI DIL ÖĞRENME EĞILIMI
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 1 Ağustos 2021
* Yorum yok Merkür Burcuna Göre Yabancı Dil Öğrenme Eğilimi
Astroloji gün geçtikçe daha çok hayatımızın içinde yer alıyor. Gökyüzünün
doğduğumuz anda bize atadığı konumları özümsemek, hayat yolunda mutlu bir rota
sunmak adına bizlere rehberlik yapıyor. Bu yazımda burca göre yabancı dil
öğrenme eğilimlerini bulacaksınız. Güzel okumalar dilerim:
Merkür Koçta: Zihinsel açıdan çok çevik olan bu burcun insanları, dil öğrenirken
de bu çevikliği avantaj ya da dezavantaja çevirebilmektedir. Bir an önce her
şeyi öğrenip çk iyi konuşmak isterler. Kavramaları hızlı olduğu kadar, dil
edinmenin uzun bir süreç olması; onların sabırsızlıklarına yenilmelerine sebep
olabilir. Kısa konsantrayon eğilimleri nedeniyle derin analizler yerine sözcük
öğrenmede başarılı olabilirler. Kendilerine olan güvenleri sayesinde var olan
bilgileri az olsa bile onları iletişim aracı olarak iyi kullanabilirler.
Merkür Boğada:Duyularla öğrenme söz konusu olduğunda Boğa konumu, görerek,
yaşayarak, dokunarak öğrenme konusunda en öndedir.Ezber söz konusuysa onu
görselleştirerek işe koyulabilirler. Her nesnenin üstüne o nesnenin hayali adını
yazmak gibi.Sakin tarzda iletişim kurdukları için konuşurken temkinli
görünmeleri normaldir. Kelimeleri seçerken kendileriyle
cebelleşebilirler.Mümkünse söyleyecekleri cümleyi önceden kafalarında
biçimlendirmeden ifade edemeyebilirler.Konsantrasyonları güçlü olduğu için dil
öğrenmede gereken istikrarı sağlayacaklardır.
Merkür İkizlerde: Hızlı zeka, çok yönlü düşünce tarzı, çok işlemcili bilgisayar
gibi çalışan zeka,bilgi arama merakı… Dil öğrenmek için gereken nitelikleri
fazlasıyla barındıran bu burcun üyeleri, hayatları boyunca diğer dillere ilgili
olacaklardır. Kelime dağarcıkları geniş olduğu kadar, mmerak dürtüleri bu
özeliklerini birçok dile yayacaktır. Akıcı sohbetleriyle dili geliştirme
kapasitelerini artırabileceklerdir.
Merkür Yengeçte: Duygusal ve içsel benlikle özdeşleşmiş bu zihin yapısına tabi
insanların dili algılamaları ne kadar duygularına ve yaşantılarına paralel
olduğuna göre artacaktır.Sezgisel düşünme eğilimleri ile bazen zihinleri
dağılabilir. Derinlerde yatan anlamı arama güdüleri kelimelerin etimolojik
altyapılarına inme güdüsü getirebilir.Bu burç konumuna sahip kişiler kalıcılık
için duygularla öğrendiklerini eşleştirmelilerdir.
Merkür Aslanda:Kendine güven ve kararlılığın yansıması olan bu konumdaki kişiler
dili hiçbir ortamda konuşmaktan çekinmezler.Bilgilerine güvenirler ve bunu
sunmaktan çekinmezler. Dilin anlamına ve büyük resme odaklı düşündükleri için
birimlerden çok anlam önemlidir. Kelimelerin doğru mu yanlış mı olduğuna
takılmadan istediğim şekilde anlatma amacıma hizmet ediyor mu diye
düşünürler.Bu konumla çalışan eğiticiler, öğrencinin moralinin ve özgüveninin
yüksek tutulmasına özen göstermelidir, zaten kendilerini ortaya koyma adına dili
öğrenme arzularıolacaktır.
Merkür Başakta: Merkürün yönettiği bir başka burç olan Başak insanlarının
analitik zihni dili parçalamak, parçaları özümsemek ve özlerden bütün oluşturmak
üstüne çalışır.Dikkatli ve keskin akıl yürütme süreçlerine sahiptirler. Konuşma
içindeki yanlışı ilk onlar fark eder. Hem yazma hem konuşma konusunda aynı
akıcılığı sergileme potansiyelleri üst düzeydedir.Bu muhteşem zeka vaadeden
konumu dil öğrenmede geride bırakabilecek tek sorun hata endişesi ve
mükemmelliyetçilik olacaktır.
Merkür Terazide: Venüsün temsil ettiği bu burçta,keyifere ve güzelliklere
düşkünlüğün vermiş olduğu bir tembellik hali gözlemlenebilir. Bu yavaşlık
akıllıca ve doğru iletişim tarzı benimsemeye yatkınlık verebileceği gibi; güzel
konuşma, özenme, adil olma, karşı tarafın yanlış anlamasına imkan vermeyecek
kelimeler seçme eğilimi yüzünden işleri zorlaştırabilir.Barışçıl, uyumlu, kabul
gördüğü sosyal bir ortamda dil edinimini gerçekleştirmek bu grup için cazip
olacaktır.
Merkür Akrepte: Zodyakın derin araştırmacıları, psikologları,dedektifleri olan
bu konum dil edinme konusunda da bu hünerlerini kullanacaktır. Her şeyi bilmeye
yönelik derin ilgi, araştırmalarında birinci kaynaktan bilgi sağlamaya araç
olacak dili öğrenmekte kendini ortaya koyacaktır. Çünkü şüphelerini gidermek
için en özdeki kaynaktan bilgiyi alacaklarını bilirler, öyle ya da böyle aracı
olan, çevirmenlere güvenmezler.Tüm gizem çözülene kadar bilgi toplamalamarı ve
derin arayışları sürer.
Merkür Yayda:Olaylara, yaşantılara, hayata geniş perspektiften bakmanın burcu
olarak bilinen Yay, günlük dertlerle uğraşmaz, onun kaygısı hayatın derin
anlamına yöneliktir. Büyük sorulara cevap ararlar, bu yüzden dil; hayatlarının
her alanında kendilerine gerekecektir. Evrensel arayışlar ancak evrensel
kavramları anlamak ve sembolikleri çözmekle mümkündür. Dile zaman ayırmak
isterler ama ayrıntılarına kadar inmek istemezler, işlerine yarayacak kadar
öğrenmek onlar için yeterlidir.
Merkür Oğlakta:Toprak grubunun son burcu olan Oğlak burcunun sistematik ve
düzenli işleyen zihni, azmi ve hırsı ile öğrenemeyeceği dil yoktur. Dil
öğreniminde motivasyonu, merak ya da hayatın anlammını aramaktan çok, toplum
önünde kendini saygın bir konuma getirmek ve insanlarla networklar kurmak
yatmaktadır.Sözlerini dikkatli seçme eğilimi zaman zaman bocalamalarına neden
olabilir.Bu streslerine atmalarına yardımcı olmak üzere mizah içerikli yayınlar
takip ederek hem öğrenme hem de rahatlama konularına iyi gelecek adımlar
atabilirler.
Merkür Kovada:Mantığın ve sezginin birleştiği parlak konumlardan biridir. Mucit
konumu olarak da bilinen bu Uranüsyen etki ilham, farklı perspektif, yeni
fikirler ve evrensel bir bakış verir. Sıradışı yöntemlere ilgi duyan bu zihin
yapısı, elbette dil öğreniminde de bundan yararlanacaktır. Kuantum, beyin
temelli öğrenme yöntemlerine ilgi duyarak kendine en uygun ve en çağdaş yöntemi
bulma konusunda da zekice davranacaktır.
Merkür Balık: Hayal gücünün sezgileler buluşup bütünleştiği bu konumun zihin
algısında gerçeklikten ara ara kopmalar görülebilir.Yine de iyi
dinleyicilerdir. Zihinleri daldan dala atlamaya meyilli olduğundan önemli
ayrıntıları kaçırabilirler. Zihinde canlandırma yöntemi bu gruba dil öğreniminde
fayda getirebilir. Hayal gücünü canlı tutan spesifik masalların da öğretimde
kullanılması merak duymalarını sağlayacaktır.
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Dil Öğrenme Hakkında
TÜRKÇE ÖĞRENIMINDE MÜZIK MUCIZESI
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 19 Temmuz 2021
* Yorum yok Türkçe Öğreniminde Müzik Mucizesi
Bugün sizinle Türkçe öğrenimini keyifli hale getirmek için kullanılan bir
teknikten bahsedeceğim. Bildiğiniz gibi müzik varoluşumuzdan beri hayatımızın
her alanında kendine yer edinmiş durumda. İletişim aracı olarak kullanılması da
bunlardan biri. Bu sayede Türkçe öğreniminin içine entegre edilen müzik
sayesinde öğrenen kişi, sürecin formal baskısından kurtularak doğal yollarla bu
sürecin içinde kendine yer edinmiş olacaktır. Şarkıların, Türkçenin kültürel
ögeleriyle de donatılmış olması, konuşma diline uyum sağlama sürecini
kolaylaştıracaktır. Yapılan çalışmalar da müziğin bilgileri kalıcılaştırdığını,
başarı ve verimin buna paralel arttığını göstermiştir.
Dil öğretiminde müziğin öğrenimi ve motivasyonu artırdığı bilimsel bir
gerçektir. Beynin, müzikle öğrenmeye hazır hale geldiğini gösteren çalışmalar
mevcuttur. Müziği “Zihnin Yakıtı” na benzeten Nörolog Marcus Raichle, müziğin
yaratıcı zihnin büyük keşifleri ve yenilikleri de beraberinde getirdiğini ortaya
koymuştur. Çoklu zeka kuramcısı Gardner da müzik zekasına değinmiştir.Bu zeka
tipinin baskın olduğu kişiler müzik yoluyla annlamlı öğrenmeler
gerçekleştirebilmektedir.
Çocuklarla gerçekleştirdiğim bir etkinlik üzerinden, müzik kullanımını nasıl
uyglamaya koyduğumu paylaşacağım. Öncelikle hangi kavramları kazandıracağımı,
plana bağlı kalarak belirliyorum. Kavramlara uygun şarkı seçimini yapıyorum.
Şarkıda, kazanımlara uygun kilit kavramları tekrar belirliyorum. Çocuğa
tanıdıklık yaratması amacıyla dinleme öncesi, kavramların olduğu kartları
göösterip üzerine konnuşuyoruz. Konuyla ilgili çağrışım yapan kavramları
söylemesini ve şarkıda bu kavramın olup olmayacağını beraber inceleyeceğimizi
söylüyorum. KElimelerin kendisine tanıdık olması kadar, söylenişine de tanıdık
olmasını önemseyip, şarkkıdan önce telaffuz çalışması yapıyoruz. Şarkı metnini,
boşlukları olacak şekilde çocuğa veriyorum.Dinleme aşamasında, çocuğun dikkatini
dağıtmayacak şekilde mekan düzenini sağlıyorum. Gereken uyarıları sakin ve
anlaşılır şekilde yaptıktan sonra gerektiği kadar, ortalama üç defa şarkıyı
dinliyoruz. Öncesinde çocuğa verilen resimli kartların, şarkıda yeri geldikçe
çocuktan göstermesini istiyorum. Şarkı metnindeki boşlukları sırası geldikçe
doldurmaları da zaman zaman kullandığım yöntemlerden. Anlam bakımından
anlaşılırlığını test eden doğru yanlış sorularını etkinlik sırası, şarkı dinleme
sonrası tamamlıyoruz. Etkinlik sonrası bütünsel becerilerin, hedeflenen
kavramların ulaşılıp ulaşılmadığını değerlendirmek üzere şarkı hakkında
hislerini yazma, yazdıklarını okuması ya da şarkı hakkkıyla konuşması
istenebilir. Yine telaffuzu iyileştirmek adına, bireysel ya da birlikte
söylüyoruz. Yeni öğrenilen kelimelerden yola çıkarak o kelimelerle anlamdaş ya
da zıt anlamlı kelimelere geçiş yapabiliyoruz. Son olarak kendi kültürlerinde,
söylenen şarkıyla paralel şarkılar olup olmadığı sorularak etkinlik
tamamlanabilir.
Son olarak sürecin çocuğa etkilerini toparlayacak olursak konu bağlamında o
konudaki anahtar kelimelerini öğrenme, alıştırmalar ile kalıcılığın sağlanması,
dinleme becerisini geliştirme, telaffuzdaki hataları düzeltme, duygu ve
düşünceleri ortaya koymayı kolaylaştırma, rahat ve eğlenceli ortam oluşturma,
hayal gücü ve yaratıcılık ortamı sunması gibi olanaklar sağladığını görürüz. Bu
yolda hangi dil olursa olsun öğrenmeyi ya da öğretmeyi düşünenler adına inanarak
paylaştığım yöntemlerden birisidir. Umarım bu paylaşımımda kendi öğrenme-öğretme
deneyiminize katkı sunacak bilgiler edinmişsinizdir.
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Dil Öğrenme Hakkında Motivasyon
KENDINI GERÇEKLEŞTIRME YOLUNDAKI DILSEL MOTIVASYON
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 1 Temmuz 2021
* Yorum yok Kendini Gerçekleştirme Yolundaki Dilsel Motivasyon
Yabancı dil öğrenimini etkileyen birçok faktör vardır. Bugün bu yazıda öğrenen
kaynaklı motivasyonla ilgili biraz söyleşi yapalım istedim. Bildiğiniz gibi
okullarda birçok yabancı dil öğrendiğimiz halde, çok azımız hayatta bunu
uygulanabilir hale getiriyor. Motivasyon söz konusu olduğunda; öğrenen kişinin
zeka puanı, merakı, öğrenme ve kavrama yeteneği, kullandığı öğrenme stratejisi,
dil öğrenmeyle bağıntılı zeka türünün gelişmişliği, dil öğrenmeye yüklediği
anlam, tutum ve istek parametreler arasındadır. Dilin hayatına olumlu yönden
getirisi olacağına inanan ve kariyerini bunun üstünden kurgulayan kişinin, o
dili öğrenme isteği de artar. Motivasyonun devamlı olması, öğrenme sürecinin
ayrılmaz bir parçasıdır. Motive olmuş kişinin öğrenmeye ilgi duyması, bu yönde
çaba göstermesi, odaklanması beklenir.İsteğin davranışa dönüşmüş halinde
motivasyonu görürüz. Zeka puanının tek başına motivasyonu etkilemesinden söz
edilemez. Örneğin ilgi ve isteği daha yüksek ancak daha az zeka puanına sahip
biri, yeterince motive olmayan ama daha çok zeka puanına sahip birinden daha
başarılı olacaktır. Özgüveni yüksek kişilerin de dil öğrenimi konusunda sağlıklı
sonuçlar verebildiği görülmüştür.Yeterince kararlılık, istek ve ısrarcılık
göstereceklerdir. Kaygı düzeyi öğrenme motivasyonunu olumsuz etkilemektedir. Dil
öğreniminin zor olduğunun düşünülmesi, olumsuz kalıp yargılar kaygıyı artıracak
ve buna bağlı motivasyonu düşürecektir.Yabancı dil konuşan kişinin
yargılanmayacağı ona hissettirilmelidir. Yanlış söylediğinde ya da yanlış gramer
kullandığında kaygılarının giderilerek kendini ifade fırsatı taşımaları
önemlidir.
İki tür motivasyondan söz ederiz. İçsel motivasyona sahip kişi kendi ilgi ve
ihtiyaçları doğrultusunda, bunları karşılamak amacıyla hareket eder. Dışsal
motivasyonda, kişinin denetim odağı kendinin dışındadır.Yani ödül alma isteği ya
da cezadan kaçma güdüsü onu harekete geçirir. Sınavda daha iyi not almak ya da
daha çok para getiren bir işte çalışabilmek için yabancı dil öğrenen bir kişinin
motivasyon kaynağı dışsaldır. İçsel motivasyona sahip biri sadece istediği için
kendini gerçekleştirmek adına harekete geçer ve içsel motivasyon dışsal
motivasyondan çok daha kıymetlidir. İçsel motivasyona sahip biri, öğrenmeye
karşı heyecanını daha uzun süre diri tutabilir. Buradan da anlaşıldığı üzere
öğretici konumundaki kişinin yalnızca yabancı dili anlatması değil, kişinin
içsel motivasyon kaynaklarını harekete geçirmesi önemlidir.Kişinin kendine yarar
getirecek bir şeyi yapıyor olmasına inanması önemlidir.Öğretenin, öğrenenin
farklı kültürlerle bütünleşme isteğini ateşlemesi gerekir.Böylece, o kültürde
kendine hitap edecek, merakını cezbedecek bir şeyler bulacağına inanan kişi daha
büyük bir adanmışlıkla dil öğrenmek isteyecektir.
Sonuç olarak artık dünyada sınırların hızla kalktığını, iletişim dillerinin de
belli dillerde yoğunlaştığını düşünürsek, bir kültürü deneyimleme aracı olarak
dil öğrenmek önemini kaybetmekte. Artık kişiler dili gündelik işlerini halletmek
için kullanıyor. Hızla değişen bu dünyada nefes alacak alanlar yaratmak ve bunu
kendi gelişimine yatırım yapmak için çabalayanlara, öğrenecekleri yeni bir dil,
öğrenilen dilin keşfedilecek bilinmeyenleri her zaman vardır.
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Motivasyon
İÇ SESIMIZE GÜVENMEK
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 27 Haziran 2021
* Yorum yok İç Sesimize Güvenmek
Yaşam süreci içinde daima mantıklı olmak öğretildi. Duygularımızı hep ikinci
plana ittik. Mantıklı ol, mantıklı davran, mantıklı hareket diye diye içimizi
duyamaz hale geldik. Fakat insanı insan yapan en önemli şeyin duygular olduğunu
unuttu bunu bize söyleyenler. Duygular olmadan nasıl bir dünya olabilir?
Duygularımızı göstermezsek nasıl bir insan oluruz? Buz gibi değil mi? Hani
yüzlerinden sayısız estetik olup gülseler de ağlasalar da aynı donuk ifade olan
yüzlerle konuşurken hissettiklerimiz nasıl hissettiriyor sizce? İç sesimiz her
zaman bizimle birlikteydi ancak çok azımız içimizi dinledik. Sezgilerimiz nasıl
ve ne zaman öğrendiğimizi bilmediğimiz bilgilerimizdir. Önce hisseder sonra ne
olduğunu mantığımızla anlamaya çalışırız. Bedenimizin verdiği tepkiler
mantığımızdan yani bilincimizden önde gidiyor. Sezgi dediğimiz şeyse bilimsel
olarak kanıtlanamayan bir durum şimdilik. Sezgilerimizi deneyimlerimizden
kazandıklarımızla oluşturuyoruz farkına varmadan. Şimdi bu ön hatırlatmadan
sonra size bazen unuttuğumuz bir özelliğimizi tekrardan hatırlatmak istedim. İç
sesimizi dinlemek! Minik bir egzersiz yardımıyla bunun ne kadar doğru bir tercih
olduğunu anlayacağız. Yapacağımız her işte alacağımız her kararda önce
sezgilerimize dönüp onları dinleyerek harekete geçmek ve ayrıca her yaptığımızı
da not almamız gerekiyor. Sonra dönüp baktığımızda iç sesimiz bizi doğru mu
yönlendirdi hatalı mı yönlendirdi test etmiş oluruz. İçimizdeki ses yapma
diyorsa, biraz bekleyip tekrar değerlendirelim ama içimizdeki o ses rahatsız
edecek şekilde “YAPMA” diyorsa yapmayalım. İç sesimiz bir şey için olumlu
sinyaller veriyorsa hemen atlamayalım. Biraz bekleyip tekrardan değerlendirelim.
İçimiz “EVET” diyorsa yapalım. Bu uygulamayı bir hafta denesek en azından bazı
noktaları fark edebiliriz. Çoğu kişiden şu yakınmayı duyuyorum. İçimdeki sesi
dinledim ama dinlememeliymişim. İçimizdeki sesle dürtülerimizi karıştırmayalım
lütfen. İçimizdeki sesin içinde hem mantık vardır hem de duygu. Fakat
dürtülerimiz tamamen duygusal ihtiyaçlar doğrultusunda hareket etmemizi ifade
eder. Benimle hangisi konuşuyor ben anlayamıyorum diyorsanız önce sakin kalmayı
deneyin. Bedeninizi ve içinizi sükût içinde dinlemeyi öğrenmeniz gerekiyor. Ben
bunu dinlemeyi meditasyonla öğrendim. Bazıları inzivaya çekilerek öğreniyor
bazıları da hayatın içinde tepkilerini kontrol ederek. Yol bizim yolumuz. Önce
biz den geçiyor. Kendimizi ne kadar tanıyorsak o kadar mutluyuz.
Sevgi dolu bir gün dilerim
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Dil Öğrenme Hakkında
YABANCI DIL ÖĞRETIM STRATEJILERINDEN KESITLER
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 25 Haziran 2021
* Yorum yok Yabancı Dil Öğretim Stratejilerinden Kesitler
Toplumlar yıllar içinde yabancı dil öğrenme öğretme yoluyla çalışmalar
yapmıştır. Zamanla her kültürün kendine özgü dil öğrenme rotası oluşmuştur.
Eskimiş yöntemler güncelliğini yitirmiş, iyi özellikleri geleceğe aktarılmıştır.
Bunlardan en eskilerinden biri, Dil Bilgisi – Çeviri yöntemidir. orta çağdan
başlayarak günümüze kadar devam eden ve amacı dil bilgisi kurallarına uyarak
hedef dilde tercüme yapılarak dil öğretimi sağlanmıştır. Dil bilgisi kalıpları
önceden öğrencilere verilmiş, öğrenmeler bunlarla sınırlandırılmıştır. Hayal
gücü ve yaratıcılığa katkısı yoktur. Daha çok teorik boyutta sınırlı kalmıştır,
konnuşma diline uyarlanırken öğrenci zorlanmalar yaşar.Aynı anadile sahip
bireyler kullanabilirler. ana amaç hedef dilde bütün dilsel becerilerde iletişim
kurmadır, yeterli başarıya ulaşmamıştır.
19.y.y ’da Dil Bilgisi-Çeviri yöntemine tepki olarak Doğal Yöntem ortaya
çıkmıştır. Bu sefer hedef dil odak noktasındadır. dil bilgisi kurallarını üstü
kapalı ve bağlam içinde vermeyi savunmuştur.
İşitsel-Dilsel yöntem, Amerikan ordusundaki askerlerin konuşlandığı ülkelerde o
ülkelerin dillerini askerlerine ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde ve en kısa
sürede öğrenmelerine yönelik geliştirdikleri bir yöntemdir. Askeri faydayı odak
noktasına almıştır. Çıkış noktası bu olmasına karşın, başarısı fark edilip
sivil okullarda da kullanılmaya başlanmıştır. İşitsel-Dilsel Yöntemd, dinleme ve
konuşma becerilerine daha çok önem vermiştir. Kuralardan çok dili kullannıp
alışkanlık haline getirmek önemli olmuştur.
1960’lı yıllarda Fransa’da ortaya çıkan yöntem İşitsel-Görsel yöntemdir.
Teknolojinin tarihteki izlerini yazmaya başladığı bu dönemlerde teknolojiden
faydalandığı için ortama farklı bir bakış kazandırmıştır. Öğretmene düşen yük
fazladır. Dil bilgisi kurallarına, okuma ve yazma becerilerine yeterince önem
vermeyen bu yöntemde dil öğretimi basitleştirilmiştir. Üç aşamada
gerçekleştirilmesi amaçlanan dil öğretiminde 8 günlük konuşma dili birinci
aşamayı, gazete ve dergiler üzerinden öğretme ikinci aşamayı, fen, tıp ve hukuk
gibi uzmanlık alanları üzerinden yapılan öğretim ise üçüncü aşamayı oluşturur.
Bu yöntemde yabancı dil öğretimi çoğunlukla soru-cevap şeklinde ilerler.
Her ne kadar teknolojiden faydalansa da yeteri kadar etkili olamamıştır. Bu
boşlluğu doldurmak üzere doğan İletişimsel Yaklaşımda ana hedef öğrencilerin
hedef dilde iletişim kurmalarını sağlamaktır. Sınıf içerisinde iletişim
sürecinin etkinliğini öne çıkaran dil oyunları, rol yapma, problem çözme, cümle
ya da paragraf düzenleme ve boşlukları doldurma gibi etkinlikler iletişimsel
yöntemde kullanılır.) İletişimsel Yaklaşım öğrencinin öğrendiği yapıları tekrar
etmesinden ziyade anlaması ve kavramasını savunur.
Bir diğer yöntem ise, Bulgar psikiyatrist Lozanov tarafından geliştirilen Telkin
Yöntemidir. Bu yöntemde amaç, sınıf içi etkileşimin rahat bir ortamda, kaygı ve
stresten uzak bir şekilde yürütülmesidir. Etkili ders işleme aracı olarak
müzikten yararlanılır ve yabancı dil öğretimi yapılan sınıflarda derslikler
halılarla döşeli ve oturma odası görünümündedir. Sıcak ve samimi bir ortamda
iletişim sağlanabilmesi için çevresel düzenlemeler yapılarak her bir öğrenciye
takma isimler verilir ve yeni birer kimlik yaratılır. Öz benliklerinden uzak
olan öğrenciler hata yapma korkusundan arınarak duydukları diyalogları müzik
eşliğinde ezberlerler. 9 Türkçe öğrenen her yabancı öğrencinin dikkatini
çekebilecek mizah, yaratıcılık, sanatsal ifade, fiziksel aktivite, müzik, empati
(duygudaşlık) ve etkileşim gibi ilkeler anadili konuşucularının farkında bile
olmadığı unsurlardır.
Sonraki yaklaşım; Fiziksel-Duygusal-Kültürel yöntemde yabancı dil öğrenen
öğrencilerin fiziki olarak aktif hale gelmesi için bir takım etkinliklere yer
verilmesi amaçlanmıştır. Fiziksel tepki yönteminden farklılık gösteren bu yöntem
tüm fiziksel tepki yöntemi kadar katı kurallara sahip değildir. Çağdaş öğrenme
kuramları doğrultusunda öğrenmeyi ve öğretmeyi hedefleyen bu güncel yöntemde
diyaloglar, sahne oyunları, münazaralar, sosyal ve kültürel uyum, atasözü ve
deyimler, mizah, şarkılar, şiirler, oyunlar önemli yer tutar. Bu yöntem
öğrencilerin hem bilişsel hem de duyuşsal olarak gelişimini ön plana çıkarıp
temsil etme, edilme ve grubun özelliklerini benimseme gibi farklı duyuşsal
boyutları da içermesinden dolayı İletişimsel Yaklaşımla benzerlik
göstermektedir.
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Motivasyon
YARIN TEKRAR DENEYECEĞİM
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 28 Nisan 2021
* Yorum yok YARIN TEKRAR DENEYECEĞİM
Biz yanlış anlayarak yaşıyoruz bazen, cesaret her zaman sağlam bir şeydir. Eğer
cesursanız, kükrer ve cesaretinizi canlı bir şekilde sunarsınız. Ancak, hiçbir
şey gerçeklerden daha değerli olamaz. Evet, cesaret göstermenin önemli bir şey
olduğunu anlayabiliriz. Ancak, biraz çabalıyorsanız, bir şekilde öğreneceksiniz,
her birimiz cesuruz. Her gün cesaretimizi gösteren bir şey yapıyoruz. Hepimiz
zor zamanlardan geçiyoruz. Ve o zamanlarda umudumuzu kaybediyoruz. Hayatımızda
iyi bir şey olmayacakmış gibi hissediyoruz. Ancak durum böyle değil. O günlerde,
yeniden yeniden başlayacağınızı düşünüyorsanız, cesaretinizi yansıtacaktır.
Yani, cesaretin her zaman kükreme ile ilgili olmadığını görebilirsiniz. Her gün
hedeflerinize ulaşmaya çalışıyorsanız cesaret gösteriyorsunuz. Ancak, gerekli
olanlara sahip olduğunuzdan emin olmalısınız. Taahhüt olmadan, cesur olmanın bir
anlamı yoktur.
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Dil Öğrenme Hakkında
DILBILGISININ EVRENSEL BOYUTUNDAN KIŞISEL ÇEVRE BOYUTUNA BAKIŞ
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 15 Nisan 2021
* Yorum yok Dilbilgisinin Evrensel Boyutundan Kişisel Çevre Boyutuna Bakış
Yıllar önce Noam Chomsky adında bilim insanı ortaya bir kavram ortaya attı.
Evrensel Dilbilgisi dediği bu kavram, evrensel anlamda bütün dillerin cümle
üretim yasalarının tabi olduğu genel ilkeleri ifade etmektedir. Bizler
doğduğumuz anda bir dil edinme aygıtı ile donanmış durumda oluyoruz. Tüm diller
de her ne kadar alfabe, söyleyiş, yazılış bakımından farklı olsa da ortak ve
genel ilkelerin olduğu evrensel bir boyutta bize hitap ediyor.Bir dili
öğrendiğinizde, nasıl edindiğiniz üzerine düşündünüz mü? Chomsky düşündü ve bunu
belli sorular üzerinden arayışlarla temellendirdi:
1- Bir dili bildiğimizde, bilmekte olduğumuz şey nedir?
2- Bu bilgi nasıl edinilir?
3- Bu bilgi nasıl uygulamaya konur?
4- Bilgi sistemlerinin ve kullanımının nöral mekanizmalardaki fiziksel temeli
nedir?
Chomsky, dil edinme aygıtı olan zihnin biyolojik boyutuyla ilgileniyor gibi
görünse de beden gibi çevresel uyaranlara da ihtiyaç duyduğunu söylemektedir.
Zihin zaman içinde olgunlaşır ve gelişimini çevresel uyarıcılarla
gerçekleştirebilmektedir. ‘Zihnin çok zengin bir yetkinliği vardır; ancak bu
yetkinliklerin işleme geçmesi için belli türden uyarıcı çevreler gerekmektedir’
der.
Bir dili nasıl konuştuğumuz sorgulamaları bir yanda dursun, neden
konuşamadığımız üzerine Noam Chomsky’nin bu araştırmaları bizlere ışık oluyor.
Dilin teorik yapısını bilmenin, birçok kelime ezberlemenin, gramer bilgisinin
bizlere zengin bir altyapı sunduğu bir gerçek. Bunun yanısıra sanıyorum ki en
sağlam dil öğrenme yöntemi, yalnız o dilin konuşulduğu yerde o dile maruz
kalmak. Bu sayede bizim zihnimizdeki görünmez dil edinim aygıtı takır takır
işlemeye başlayarak tüm potansiyellerini bu şekilde ortaya koymaya başlayacak.
Kişinin kendine bile inanmadığı ‘ben bu dili bu kadar kısa sürede nasıl
öğrendim’ ya da ‘ ben bu şekilde kendimi nasıl ifade edebildim.’ şaşırmalarının
başladığı yer de burası. İnsan kendi zenginliklerinin ve beynindeki gizemli
yapıların kendine sunacağı güzelliklerin farkında olmalı. Biz harika bir
işlemciye sahibiz ve bunu harekete geçirecek motivasyonu kendi içimizde
yaratmalıyız.
--------------------------------------------------------------------------------
Kategoriler
Motivasyon
RUHSAL AÇIDAN NE KADAR CAHIL OLURSANIZ O KADAR ÇOK ACI ÇEKERSINIZ
* Yazının yazarı Yazar admin5174
* Yazı tarihi 28 Ocak 2021
* Yorum yok Ruhsal açıdan ne kadar cahil olursanız o kadar çok acı çekersiniz
> Dışarıdaki hiçbir şey size kalıcı bir doyum veremez, onlar size ancak geçici
> bir süre yüzeysel bir doyum verebilir. Ama gerçeği idrak etmek için önce bir
> çok düş kırıklığı yaşamamız gerekebilir.
>
> Eckhart Tolle
--------------------------------------------------------------------------------
YAZI DOLAŞIMI
← Daha yeni yazılar1 2 Daha eski yazılar →
Arama yap:
SON YAZILAR
* BİR HAYALİM VAR
* Şimdi Dil Öğrenmenin Zamanı mı?
* Merkür Burcuna Göre Yabancı Dil Öğrenme Eğilimi
* Türkçe Öğreniminde Müzik Mucizesi
* Kendini Gerçekleştirme Yolundaki Dilsel Motivasyon
SON YORUMLAR
* Neden Buradayım? için Un commentateur WordPress
ARŞIVLER
* Ağustos 2021
* Temmuz 2021
* Haziran 2021
* Nisan 2021
* Ocak 2021
* Aralık 2020
* Kasım 2020
* Ekim 2020
* Eylül 2020
KATEGORILER
* Astroloji
* Biyografi
* Dil Öğrenme Hakkında
* Motivasyon
META
* Giriş
* Yazı beslemesi
* Yorum beslemesi
* WordPress.org
© 2021 Jupiter Coaching
WordPress'in desteğiyle
Tepeye ↑ Yukarı ↑