bilgi90.com
Open in
urlscan Pro
2606:4700:3031::ac43:acb8
Public Scan
Submitted URL: http://bilgi90.com/
Effective URL: https://bilgi90.com/
Submission: On August 22 via manual from TR — Scanned from DE
Effective URL: https://bilgi90.com/
Submission: On August 22 via manual from TR — Scanned from DE
Form analysis
0 forms found in the DOMText Content
Bilgi 90 .com 1. İletişim 2. Ana sayfa MENU * Ana sayfa * İletişim * Soru gönder SITE İSTATISTIKLERI * Yorum sayısı :Admin * Konu sayısı :1 * Başlangıç yılı :1398 KONULAR * site içerikleri * Nex Textless * Nex Temp Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla KAFKAS ÜNIVERSITESI YATAY GEÇIŞ Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi kafkas üniversitesi yatay geçiş bilgi90'dan bulabilirsiniz KAFKAS ÜNIVERSITESI Kurumlar Arası Yatay Geçiş Başvuruları elektronik ortamda (on-line) yapılacak olup, posta, e-posta, kargo veya şahsen başvuru kabul edilmeyecektir. Ön başvuru formu bilgisayar ortamında doldurularak alınan çıktısı aday tarafından imzalandıktan sonra, başvuru formu ile ön başvuruda istenen diğer belgeler ayrı ayrı taranarak sisteme yüklenecektir. Yatay geçiş başvurusu kabul edilen öğrencilerin, kesin kayıt işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için ön başvuruda sisteme yüklediği ile kesin kayıtta istenilen tüm belgelerin asılları ile birlikte ilgili fakülte/yüksekokula şahsen başvurmaları gerekmektedir. Belgelerin doğruluğu komisyon tarafından onaylandıktan sonra kesin kayıt işlemi gerçekleştirilecektir. Sisteme taranarak yüklenen belgeler ile asılları arasında uyumsuzluk, belgelerde sayfa eksikliği, belgelerin okunaklı olmaması, istenenden farklı bir belge yüklenmesi vb. durumunda öğrenci kayıt hakkını kaybedecektir. Bu konudaki bütün sorumluluk öğrencilere aittir. Yazı kaynağı : www.kafkas.edu.tr KAFKAS ÜNIVERSITESI-YENI Kurumlar Arası Yatay Geçiş Başvuruları elektronik ortamda (on-line) yapılacak olup, posta, e-posta, kargo veya şahsen başvuru kabul edilmeyecektir. Ön başvuru formu bilgisayar ortamında doldurularak alınan çıktısı aday tarafından imzalandıktan sonra, başvuru formu ile ön başvuruda istenen diğer belgeler ayrı ayrı taranarak sisteme yüklenecektir. Yatay geçiş başvurusu kabul edilen öğrencilerin, kesin kayıt işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için ön başvuruda sisteme yüklediği ile kesin kayıtta istenilen tüm belgelerin asılları ile birlikte ilgili fakülte/yüksekokula şahsen başvurmaları gerekmektedir. Belgelerin doğruluğu komisyon tarafından onaylandıktan sonra kesin kayıt işlemi gerçekleştirilecektir. Sisteme taranarak yüklenen belgeler ile asılları arasında uyumsuzluk, belgelerde sayfa eksikliği, belgelerin okunaklı olmaması, istenenden farklı bir belge yüklenmesi vb. durumunda öğrenci kayıt hakkını kaybedecektir. Bu konudaki bütün sorumluluk öğrencilere aittir. Yazı kaynağı : www.kafkas.edu.tr YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi velayetin değiştirilmesi davası bilgi90'dan bulabilirsiniz VELAYET DAVASI VE VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI VELAYET DAVASI NEDIR? Reşit olmayan çocuk üzerinde velayet hakkı ana ve babaya aittir. Yasal sebep olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hâkim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında kalırlar. Velayet davası; çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin diğer eşe karşı açtığı bir aile hukuku davası türüdür. Velayet davası aile mahkemesinde açılır. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 337, 340, 342 ve 346. maddeleri uyarınca velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocuklarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Başka bir anlatımla, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Öte yandan, TMK’nın 335 ila 351. maddeleri arasında düzenlenen “velayet”e ilişkin hükümler kural olarak, kamu düzenine ilişkindir ve velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden) araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir. Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur (HGK-K.2018/1278). Velayet Düzenlemesinde İdrak Yaşı Kavramı: Mahkeme belli yaşın üstündeki çocukların velayetini düzenlerken çocuğu dinlemeli ve velayet konusundaki görüşünü sormalıdır. Yargıtay uygulamasına göre çocuğun idrak yaşı, 8 yaş veya üstüdür. 8 yaş veya bu yaşın üzerinde olan çocukların görüşü alınmadan velayetin düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir (HGK-K.2018/1278). EVLILIKTE VELAYET NASIL KULLANILIR? Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar. Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velayeti eşlerden birine verebilir. Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa aittir. ANNE-BABANIN EVLI OLMAMASI HALINDE VELAYET NASIL KULLANILIR? Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir. Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim , çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. ÜVEY ÇOCUKLARIN VELAYETININ ÖZELLIKLERI Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler. Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder. VELAYETIN KAPSAMI NEDIR? Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar. Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür. Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar. Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz. Çocuğun adını ana ve babası koyar. VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN EĞITIMI Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar. Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel özürlü olanlara, yetenek ve eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve mesleki bir eğitim sağlarlar . Çocuğun dini eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir. Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme geçersizdir. Ergin, dinini seçmekte özgürdür . VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN TEMSIL EDILMESI Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler. İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler. Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır. VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN FIIL EHLIYETI Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir. Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur. VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN AILEYI TEMSIL ETMESI Velayet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla aile adına hukuki işlemler yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer . ÇOCUK ILE ANA VE BABA ARASINDAKI HUKUKI İŞLEMLERIN BAĞLAYICILIĞI Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hâkimin onayına bağlıdır . VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN KORUNMASI İÇIN ÖNLEMLER Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır. ÇOCUKLARIN KURUMLARA YERLEŞTIRILMESI Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir. Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hâkim aynı önlemleri alabilir. Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler Devletçe karşılanır. Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır. VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI NEDENLERI Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır. Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir. Velayetin yukarıda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır. Burada bahsi geçen katılma durumu iştirak nafakası olarak karşımıza çıkar. Bu nafaka velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gereken bir nafakadır.(HGK-K.2018/1148). VELAYETIN KALDIRILMASI ŞARTLARI Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hallerde velayetin kaldırılmasına karar verir: Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar. Mahkeme, bir çocuk hile ilgili velayet hakkının kaldırılmasına karar verirken, velayetin kaldırılması gerekmeyen diğer çocuklar hakkında da velayetin kaldırılmasına yer olmadığına karar vermelidir, aksi takdirde diğer çocuklar açısından da velayet kaldırılmış olur: ANA VEYA BABANIN YENIDEN EVLENMESI HALINDE VELAYETIN KALDIRILMASI Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa vasi de atanabilir. VELAYETIN KALDIRILMASI HALINDE ANA VE BABANIN YÜKÜMLÜLÜKLERI Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder. Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır. Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır. DURUMUN DEĞIŞMESI HALINDE VELAYET Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara uydurulması gerekir. Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim , resen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir. VELAYET VE VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI/KALDIRILMASI DAVASI YARGITAY KARARLARI VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI Davacı baba, boşanma ile velayeti davalı anneye bırakılan ortak çocuk 29.03.2003 doğumlu ‘nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece davacının bu talebinin reddine karar verilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine dair olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu sebeple yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin Sözleşmesinin , iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Mahkemece yaşı sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuk velayeti konusunda görüşüne başvurulmuş ise de, aradan geçen zaman ve çocuğun baba ile kişisel ilişki sırasında beyanın alınması sebebiyle ortak çocuğun bizzat ya da istinabe yoluyla; eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin tekrardan hakim tarafından kendisine sorulması sayılı kararlan) ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman ya da uzmanlardan (4787 Sayılı Kanun m.5) ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal İnceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/2656). VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASINDA TEMSIL KAYYIMI ATANMASI Velâyet ilişkisinde iki taraf (ebeveyn ve çocuklar) söz konusudur (ÇETİNER, BAKTIR, S.: Velâyet Hukuku, Ankara 2000, s. 32). Velâyet bu nedenle iki kutupludur. Velayet, küçüklerin ve bazen de kısıtlı ergin çocukların gerek kendilerine gerek mallarına özen gösterme ve onları temsil etme konusunda kanunun ana ve babaya yüklediği yükümlülükler ile bu yükümlülüklerin iyi bir şekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere onlara tanıdığı hakların tümüdür. Öte yandan velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır. Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir. Velayetin yukarıda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır. Burada bahsi geçen katılma durumu iştirak nafakası olarak karşımıza çıkar. Bu nafaka velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gereken bir nafakadır. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Öte yandan ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle velayetin düzenlenmesinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Buna göre velayete ilişkin değerlendirme yapılırken göz önünde tutulması gereken temel ilke çocuğun “üstün yararı”dır. TMK’nın “Velayetin Kapsamı” başlıklı 339. maddesinin birinci fıkrasındaki; “Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar…” şeklindeki yasal düzenleme ile, Aynı Kanunun “Çocuğun fiil ehliyeti” başlıklı 343. maddenin birinci fıkrasındaki; “Velâyet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibidir…” yönündeki hüküm ile “Koruma Önlemleri” başlıklı 346. maddesindeki “Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır.” şeklindeki hüküm de üstün yarara ilişkin temel noktaları içermektedir. Kaldı ki Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 3. Maddesinde, kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşlarının, mahkemelerin, idari makamların veya yasama organlarının yaptığı ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yararının temel düşünce olduğu; taraf devletlerin çocuğun ana-babasının, vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı sağlamayı üstleneceği ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alacağı ve taraf devletlerin, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların hizmet ve faaliyetlerinin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt edeceğinin belirtildiği, Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 1. Maddesinde, sözleşmenin 18 yaşına ulaşmamış çocuklara uygulanacağı; sözleşmenin amacının çocukların yüksek çıkarları için haklarını geliştirmek, onlara usule ilişkin haklar tanımak ve bu hakların, çocukların doğrudan ve diğer kişiler veya organlar tarafından bir adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalardan bilgilendirilmelerini ve bu davalara katılmalarına izin verilmesini teminen kullanılmasını kolaylaştırmak olduğu; sözleşmenin amaçları açısından bir adli merci önündeki çocukları ilgilendiren davaların, özellikle çocukların ikameti ve çocuklarla şahsî ilişki kurulması gibi velayet sorumluluklarına ilişkin davalar olduğu; her devletin, imza sırasında veya onay, kabul, uygun bulma ve katılma belgesinin tevdii sırasında, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yönelik bir beyanla, bir adli merci önünde bu sözleşmenin uygulanacağı en az üç çeşit aile uyuşmazlığını belirlemesi gerektiği; tarafların her birinin, ek bir beyanla sözleşmenin uygulanacağı ilave aile uyuşmazlıklarını belirtebileceği veya 5. madde, 9. maddenin ikinci paragrafı, 10. maddenin ikinci paragrafı ve 11. madde ile ilgili bilgi verebileceği; sözleşmenin tarafların çocuk haklarının geliştirilmesi ve kullanılmasında daha elverişli kurallar uygulamalarını engellemeyeceği, Aynı Sözleşmenin 3. Maddesinde, yeterli idrake sahip olduğu iç hukuk tarafından kabul edilen bir çocuğa, bir adli merci önündeki kendisini ilgilendiren davalarda, yararlanmayı bizzat da talep edebileceği hakların verildiği, bu hakların ilgili tüm bilgileri almak, kendisine danışılmak ve kendi görüşünü ifade etmek ve görüşlerinin uygulanmasının olası sonuçlarından ve her tür kararın olası sonuçlarından bilgilendirilmek olduğu, Yine Sözleşmenin 6. maddesinde bir çocuğu ilgilendiren davalarda adli merciin, bir karar almadan önce çocuğun yüksek çıkarına uygun karar almak için yeterli bilgiye sahip olup olmadığını kontrol etmesi ve gerektiğinde özellikle velayet sorumluluğunu elinde bulunduranlardan ek bilgi sağlaması, çocuğun iç hukuk tarafından yeterli idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda çocuğun bütün gerekli bilgiyi edindiğinden emin olması, çocuğun yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde gerekirse kendine veya diğer şahıs ve kurumlar vasıtasıyla çocuk için elverişli durumlarda ve onun kavrayışına uygun bir tarzda çocuğa danışması, çocuğun görüşünü ifade etmesine müsaade etmesi ve çocuğun ifade ettiği görüşe gereken önemi vermesinin gerektiği, Sözleşmenin 9. maddesinde, bir çocuğu ilgilendiren davalarda iç hukuk gereğince çocukla olan çıkar çatışması sonucunda velayet sorumluluğuna sahip kişilerin çocuğu temsil etme yetkisinden men edildiklerinde mahkemenin bu davalarda çocuk için bir özel temsilci atama yetkisinin bulunduğu; tarafların, bir çocuğu ilgilendiren davalarda adlî merciin çocuğu temsil etmek için başka bir temsilciyi, gerekli olduğu takdirde bir avukatı tayin etmek yetkisine sahip olduğunu sağlama olanağını göz önünde bulunduracakları, 5395 sayılı Çocuk Koruma Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 4. maddesinin (b) bendinde, bu Kanunun uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla çocuğun yarar ve esenliğinin gözetilmesi ilkesinin esas alınacağı, Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. Maddesinde, taraf devletlerin, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle tanıyacakları; bu amaçla çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatının, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa özellikle sağlanacağı açıkça ifade edilmiştir. Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesinin gerektiği unutulmamalıdır. Anne ve babanın yararı, tarafların boşanmadaki kusurları, ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Çocuğun üstün yararının anne ve baba karşısında etkilenmesi durumunda ise çocuğun yararını koruyacak ve menfaat çatışmasını engelleyecek düzenlemeler devreye girecektir. Tam bu noktada “kayyım” ve “temsil kayyımı” kavramları karşımıza çıkmaktadır. Kayyım, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 403. maddesinin ikinci fıkrasında da düzenlendiği üzere sadece belirli işleri görmek veya mal varlığını yönetmek için görevlendirilen kişidir. Kayyım olarak atanan kişi, bunun dışındaki işleri yapamayacağı gibi, temsil konusu olan belli olayın dışında kendisine atanmış olduğu kişinin genel temsil yetkisine sahip yasal temsilcisi durumunda da değildir. Temsil kayyımı ise bir kimsenin belli bir işini görmek, başka bir anlatımla belli bir işte kayyım atandığı gerçek veya tüzel kişiyi temsil etmek için görevlendirilen kişidir. TMK’nın “Kayyımlığı gerektiren haller” başlıklı 426. maddesine göre; “Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen diğer hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atar: İlgiliye kayyım atanacağı açıkça belirtilmiştir. Madde metninden de anlaşıldığı üzere temsil kayyımlığı sadece yukarıda sayılan hallerde değil, aynı zamanda Kanunun gösterdiği başka durumlarda da (TMK m. 291, 301, 345, 360. ve 880) atanabilmektedir. Eldeki dava açısından yukarıda bahsi geçen TMK’nın 426. maddesinin ikinci fıkrasının değerlendirilmesi gerekmektedir. TMK’nın 426. maddesinin ikinci fıkrasının uygulamasında yasal temsilci, küçük veya kısıtlının vasisi ya da küçük (veya kısıtlı) üzerinde velayet hakkına sahip olan kimsedir. Anılan fıkraya göre bir küçüğün veya kısıtlının velisi, vasisi, yasal danışmanı veya geçici temsilcisinin bir işi görmesi sırasında, kendi menfaati temsil ettiği küçük ve kısıtlının menfaati ile çatışıyorsa, “zarar uğrama tehlikeleri nedeniyle” söz konusu küçük ve kısıtlının belirli işini görmek için “temsilen” bir kayyım atanacaktır. Temsil kayyımlığını gerektiren durumların başında yasal temsilci ile küçüğün veya kısıtlının menfaatlerinin çatışması hâlinde söz konusu işin nihayete erdirilmesi için küçük veya kısıtlının menfaatlerinin korunması amaçlı temsil kayyımı atanması yer almaktadır. Temsil kayyımı atanmaksızın menfaat çatışması içerisinde yapılan hukuki işlemler kesin hükümsüzdür. Bu durumda menfaat çatışması kavramına da kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır. İsviçre ve Türk Hukuk öğreti ve uygulamasında baskın biçimde hakim olan görüşe göre; temsil olunanın menfaatinin ihlaline yönelik salt soyut bir tehlike olasılığının varlığı menfaat çatışmasının varlığının kabulü için yeterlidir. Bununla birlikte velâyet kamu düzenine ilişkin olup, bu hususta anne ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Görüldüğü üzere, velayetin değiştirilmesine ilişkin davalar çocuğun güvenliğini doğrudan ilgilendiren davalardır. Bu kadar önemli bir davada, velayet hakkına sahip anne ya da babanın, kural olarak temsil olunanın menfaatine hareket ettiği kabul edilse dahi her zaman çocuğun yararına davranmayacağı, herhangi bir sebeple çocuk aleyhine hareket ederek onun zararına bir durum yaratma ihtimali olduğu da tartışmasızdır. Olağandır ki, bu tür davalarda davanın açılış amacı da diğer tarafın çocuğun menfaatine aykırı davrandığı iddiasıdır. O hâlde çocuk ile yasal temsilcisi arasında bir menfaat çatışmasının olduğu kabul edilerek TMK’nın 426. maddesinin ikinci fıkrası gereğince küçüğe bir temsil kayyımı atanması gerekmektedir. Somut olayda davacı ile davalının boşandıkları, boşanma davası sırasında müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya verildiği, davacı annenin ise davalının velayet hakkından doğan yükümlülükleri yerine getirmediğini belirterek dava açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda küçük ile davacı anne ve davalı baba arasında menfaat çatışmasının bulunduğu açıktır. Buna göre küçüğü davada temsil etmek üzere kayyım atanması için (TMK m. 426/2) yetkili vesayet makamına ihbarda bulunulması, atanacak kayyımın duruşmaya çağrılması ve göstermesi hâlinde delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak sonucuna göre karar verilmesi yerinde olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu -K.2018/1148). VELAYET DAVASINDA ÇOCUĞUN İDRAK YAŞINDA OLMASI HALINDE GÖRÜŞÜNÜN SORULMASI Ortak çocuk 2007 doğumlu olup (dava tarihi olan 2017 yılında) idrak çağındadır. Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesinin, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk Zeynep Tuana’nın olası sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması, tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususların üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/1180). VELAYET DAVASINDA İDRAK YAŞI KAÇTIR? Somut olayda da, velayetinin değiştirilmesi talep edilen müşterek çocuk Efe, dava tarihinde 8, karar tarihinde 10, bozma kararının verildiği tarihte ise 12 yaşında olup, müşterek çocuk davanın tüm aşamalarında idrak çağındadır. İdrak çağında olan müşterek çocuğun uzmanlar tarafından alınan beyanında hem annesi hem de babası ile olmak istediğini ifade ettiği, herhangi bir tercihte bulunmadığı belirtilmiştir. 17.06.2015 tarihli raporun sonuç kısmında da küçüğün kendi arzu ve isteklerini belirleyebilecek, bunları ifade edebilecek olgunlukta olduğu, bu nedenle çocuğun beyanlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca dosya içerisinde bulunan ve çocuğun devam ettiği okulda görevli olan rehber öğretmen tarafından tutulan 01.06.2015 tarihli raporda da, küçüğün içe dönük ve dalgın olduğu, konuşurken bacaklarını salladığı, sorulan sorulara “hı hı” gibi net olmayan, kolayca değiştirilebilen çelişkili cevaplar verdiği hususları dile getirilmiştir. Kaldı ki, dava tarihinden itibaren küçüğün yaşadığı veya yaşamak istediği ortamı değerlendirmesine imkân verecek, dolayısıyla velayeti konusunda görüşünün alınmasını gerektirecek ölçüde uzun süre geçtiği de görülmektedir. Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocuğa, kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda danışılarak, görüşünü gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağınınx sağlanması; ifade edeceği bu görüşün, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna önem verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır.(YHGK - Karar : 2018/1278). ÇOCUKLA KIŞISEL İLIŞKININ ENGELLENDIĞI İDDIASININ ARAŞTIRILMASI Davalı-karşı davacı baba, yargılama süresince çocukların yanında bulunduğu, davacı-karşı davalı annenin mahkemece belirlenen kişisel ilişkinin infazına engel olduğunu iddia etmiş ve bu konuda çocuk teslimine dair bazı haciz tutanaklarını dosyaya sunmuş, mahkemece alınan 31.07.2015 tarihli uzman raporunda da kişisel ilişkiyi ihmal ettiği gerekçesiyle anne hakkında danışmanlık tedbiri uygulanması gerektiği rapor edilmiş, mahkemece bu yönde herhangi bir araştırma yapılmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş, davalı-karşı davacı babanın çocuk teslimi talebi ile ilgili icra müdürlüğü dosyası getirtilerek, gerektiğinde çocuk teslimi konusunda tanıklar ile görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen çocuklar yeniden dinlenilerek ve gerektiğinde yeniden bilirkişi raporu alınarak; annenin, babanın çocuklarla kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engelleyip engellemediği belirlenerek ve toplanan diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca velayet konusunda bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerekirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/1217). VELAYET KENDISINDE OLAMAYAN EŞ ÇOCUĞUN GIDERLERINE KATILMAK ZORUNDADIR Dava, iştirak nafakasının artırılmasına ilişkindir. TMK.’nın ; velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine tevdi olunmuş tarafın bu görev sebebiyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir. Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun gelirleri de gözönünde bulundurulur. Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 18.12.2009 tarihinde kesinleşen karar ile anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye bırakıldığı ve 15.12.2004 tarihli çocuk için aylık 200 TL iştirak nafakasına hükmedildiği, müşterek çocuğun %98 oranında engelli olduğu, davacının çalışmadığı, çocuğu ile birlikte 250 TL karşılığında kirada oturduğu, engelli çocuğu için aldığı 780 TL maaş ile geçimini sağladığı, davalının babasına ait evde eşi ve bir çocuğu ile birlikte oturduğu, Şirin kuruyemiş isimli işyeri olduğu, işyeri kirasının 1.200 TL olduğu, aylık gelirinin 1.000 TL olduğu anlaşılmaktadır. Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığından gelen yazı cevabına göre, davacının üç ayda engelli yakını aylığı olarak 39 TL ayrıca engelli yardımı adı altında 769 TL evde bakım aylığı aldığı görülmüştür. Hal böyle olunca; tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği, müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, çocuk için alınan aylık yardım maaşları, ekonomik göstergelerdeki değişim ve nafaka yükümlüsünün (davalı babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı fazla olup, TMK.4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir (yargıtay 3. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/662). VELAYET DÜZENLEMESINDE UZMAN RAPORU ALINMASI GEREKIR Taraflar 16.04.2015 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlar velayeti istenen ortak çocukları 17.04.2003 doğumlu Zeynep’in velayeti ise davalı babaya verilmiştir. Bu davada ise anne velayet kendisinde olan babanın velayet görevlerini yerine getirmediğinden ve ortak çocuğun anne bakım ve şefkatine muhtaç olduğundan bahisle velayetinin kendisine verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda tarafların ortak çocukları Zeynep’in velayeti babadan alınarak anneye verilmiştir. Ortak çocuk 17.04.2003 doğumlu olup idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuk Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin ; iç hukuk bakımından idrak çağında bulunan çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün alınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Velayet, çocukları ilgilendiren konuların en önemlilerindendir. Velayetin değiştirilmesinin gerekip gerekmediği konusunda; mahkemece uzman incelemesi yaptırılmadığı gibi; karar tarihinde çocuk idrak çağında olduğu halde, görüşüne de başvurulmamıştır. Ortak çocuk idrak çağında olduğuna göre; mahkemece sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayet tercihi konusunda çocuğun bizzat dinlenmesi; bu yeterli olmadığı takdirde 4787 Sayılı Kanun’un 5. maddesinde gösterilen uzman veya uzmanlardan velayet konusunda rapor alınarak, tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle velayetin düzenlenmesi gerekir. Açıklanan yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/300). VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASINDA ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI Dava, kesinleşen boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye verilen ortak çocuk 2005 doğumlu Emre’nin velayetinin değiştirilerek babaya verilmesi istemine ilişkindir. Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. 4787 Sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveynin yaşadıkları yerde ve çocukla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması ve diğer deliller de gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilerek velayet konusunda bir karar verilmesi gerekir. Somut olayda, mahkemece baba ve ortak çocuk yönünden rapor tanzim ettirilmiştir. Ancak, 04.03.2016 tarihli psikolojik danışman ve rehber öğretmen bilirkişi tarafından velayete dair düzenlenen sosyal inceleme raporu hüküm tesisi için yeterli değildir. O halde yukarıda belirtilen kıstaslar dikkate alınarak oluşturulacak üçlü heyetten her iki ebeveyn ve çocuk için bulundukları yerde inceleme yapılıp rapor alınarak, diğer delillerle birlikle değerlendirildikten sonra, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla velayet yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/319). VELAYET DÜZENLEMESINDE KARDEŞLER ARASINDAKI İLIŞKI Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, 13.06.2005 doğumlu ortak çocuk … un velayetinin babaya, 28.01.2011 doğumlu … ve …‘nin velayetlerinin ise anneye verilmesine karar verilmiş, velayeti kendisine verilmeyen ebeveynle çocuklar arasında karşılıklı kişisel ilişki tesis edilmiştir. Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; mahkemece kardeşlerin birbirlerini göremeyecekleri şekilde kişisel ilişki düzenlendiği anlaşılmıştır. Velayet kendisine bırakılmayan ortak çocukla diğeri arasında kişisel ilişki düzenlenirken kardeşlerin birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde düzenleme yapılması kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemlidir. Bu bakımdan kardeşlerin birbirlerini görecekleri şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir. Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalının kişisel ilişki yönünden karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin 21.06.2016 tarih ve 2016/62 esas, 2016/12053 karar sayılı onama ilamının kişisel ilişki yönünden kaldırılarak hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar : 2017/948). VELAYET DAVASINDA HER AŞAMADA DELIL SUNULABILIR Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, velayetin değiştirilmesine konu davada cevap dilekçesinde tanık deliline dayanan davalının tanık isimlerini tahkikat duruşmasında bildirmesi üzerine tanık dinletme talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. HMK’nın 382. maddesinin birinci fıkrasında çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca sayılarak belirtilmiştir. Velayetin değiştirilmesi isteği de Kanunun sözü edilen maddesinde bir “çekişmesiz yargı” işi olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 385. maddesinin ikinci fıkrasında ise “çekişmesiz yargı işlerinde aksine hüküm bulunmadıkça re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu genel açıklamadan sonra bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca velayet çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Öte yandan ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 23.5.2001 gün ve 2001/2-430 E., 2001/432 K sayılı kararında da velayetin düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu yapılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında velayetin kamu düzeni ile ilgili olması ve çocuğun üstün yararı da dikkate alındığında değişen şartlara göre her zaman yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması mümkündür. Bu durumda somut olayda, mahkemece tahkikat duruşması olarak görülen birinci celseye kadar tanık isimlerinin bildirilmemesi ve duruşmada da hazır edilmemesi gerekçesiyle davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu - Karar : 2017/1887). VELAYET DÜZENLEMESINDE SOSYAL İNCELEME RAPORU Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocukların üstün yararı ve menfaatidir. 4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedegog ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet hakkında bir karar verilmesi gerekir. Somut olayda, mahkemece davalı baba ve müşterek çocuklar yönünden rapor tanzim ettirilmiştir. Ancak, davacı anne hakkında psikolog, pedegog ve sosyal çalışmacı bilirkişi tarafından velayete ilişkin sosyal inceleme raporu alınmamıştır. O halde mahkemece, yukarıda belirtilen kıstaslar dikkate alınarak psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan bir heyetten anne ile de ilgili rapor alınarak diğer delillerle birlikle değerlendirildikten sonra, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar : 2017/5299). VELAYET HAKKINA SAHIP ANNENIN ÖLÜMÜ HALINDE VELAYET BABAYA GEÇMEZ Küçük Erdem’in anne ve babası arasında görülen boşanma davasında, tarafların boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayet hakkının anneye verilmesine karar verildiği ve bu kararın 11.01.2012 tarihinde kesinleştiği, annenin ise, 21.07.2011 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında, müşterek çocuk Erdem’in velayet hakkının askıda olduğu ve yeni bir mahkeme kararı olmaksızın kendiliğinden babaya geçmeyeceğinin kabulü gerekir. Ana veya babası sağ olan çocuğun velayet altında tutulması, velayetin bunlardan birine verilmesi asıldır. Ancak; ana veya babanın velayet görevini yapamayacak durumda olması veya çocuğun velayet altında bırakılmasının, çocuğun fikri, bedeni, sağlık ve eğitsel gelişimi yönünden üstün yararına aykırı düşeceğinin anlaşılması halinde; çocuğun velayet altına alınmayıp, kendisine bir vasi atanması da mümkündür (TMK. md. 335). Bu bakımdan; mahkemece halen, dedesi ve anneannesi ile birlikte bir köye bağlı mezrada yaşadığı anlaşılan Erdem’in velayetinin babaya verilmesinin yukarıda açıklanan çocuğun üstün yararına uygun olup olmayacağı, babanın yaşadığı ortam koşulları da incelenmek suretiyle, uzman veya uzmanlardan (4787 sayılı Kanun md. 5) görüş alınarak, ayrıca davada dede Arıcı’ya husumet düşmeyeceği (davadan) ilgili sıfatının bulunmadığı düşünülerek, Erdem’in halen askıda olan velayetine yönelik bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir. SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA karar verilmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - 2013/14681). VELAYETI ANNEDE OLAN ÇOCUĞUN BABASIYLA GÖRÜŞMEK İSTEMEMESI Velayeti anneye verilen müşterek çocuk 2004 doğumlu olup idrak çağındadır. Duruşmada ve mahkemece görevlendirilen uzmanlarca dinlenmiş, babası ile görüşmek istemediğini beyan etmiştir. Çocuklarla kişisel ilişki kurulurken; analık ve babalık duygularının tatmini yanında çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi ile yüksek yararının da gözetilmesi gerekir. Değişen yıllarda her zaman istenebilir. Mahkemece tarafların kusur durumları, uzman raporu, idrak çağında olan müşterek çocuğun açıkladığı görüşü ve çocuğun yüksek yararı gözetilerek davacı baba ile bu aşamada kişisel ilişki kurulmaması gerekirken (TMK.md.324), yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar:2015/23897). ÇOCUKLARIN ALIŞTIKLARI ÇEVREDEN AYRILMAMASI İLKESI Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3 ve 6. maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Dosya incelendiğinde, davanın açıldığı 02.12.2013 tarihinden itibaren yargılama süreci boyunca tarafların ortak çocuklarının davacı-karşı davalı anne yanında kaldıkları sabittir. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporunda, çocukların anne yanında kalmalarının fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik gelişimlerini olumsuz etkileyeceği hususu ispatlanmamış olup, duruşmada dinlenen ortak çocukların da velayet hususunda ebeveynleri arasında seçim yapmak istemedikleri anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar Hasan ve Ahmet Emre’nin velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu yönüyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar: 2021/431). Çocuğun velayeti davası; eşler arasında yaşanan çekişmeden dolayı çocuğun mağdur olmasına neden olduğundan davaın bir boşanma avukatı tarafından profesyonel bir şekilde yürülmesi gerekir. İstanbul Avukat Baran Doğan Hukuk Bürosu Yazı kaynağı : barandogan.av.tr VELAYET DAVASI| VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI VELAYET NEDİR? Velayet kavramı ergin olmayan çocuğun korunması, bakımı, eğitimi, temsili gibi konularda anne ve babanın yasal söz sahibi olması anlamına gelmektedir. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri; özellikle çocukları şahıslarına, bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. TMK 336. Maddesi uyarınca, anne ve baba evlilik devam ettiği sürece velayeti birlikte kullanırlar. Eşlerin ortak yaşamlarına son vermeleri yani boşanmaları halinde hakim ergin olmayan çocukların velayetini eşlerden birisine verebilir. ORTAK VELAYET Anne ve baba çocuğun velayetini müşterek kullanma konusunda aralarında anlaşmaları halinde ortak velayet şeklinde düzenlenmesini mahkemeden talep edebilirler. Ortak velayet düzenlemesi iç hukukumuzda henüz yer almasa da ortak velayete ilişkin yeni düzenlemeler getiren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 7 nolu Protokol’ün hukuk sistemimizde uygulanması Anayasa'nın 90. Maddesi gereğince hukuki açıdan uygundur. Ancak ortak velayet kullanımı çocuk üzerinde eşit söz hakkına sahip olma ve eşit haklara sahip olma anlamına geldiğinden uygulamada çocuk açısından psikolojik problem yaratma ihtimali çok yüksektir. Dolayısıyla anne ve babanın ortak velayet talebi halinde mahkeme bu durumun çocuğun üstün menfaatlerine aykırılık oluşturup oluşturmayacağı konusunda titiz araştırmalar yapmadan karar vermeyecektir. Türk Medeni Kanunu'nun 335. Maddesi vd hükümlerinde düzenlenen velayete dair hükümler; ergin olmayan çocuğun anne ve babasının velayeti altında olduğunu, yasal sebep olmadıkça velayetin anne ve babadan alınamayacağını, velayet hakkını elinde bulunduran anne ve babanın ne gibi hak ve yükümlülükleri olduğunu, çocuğun menfaatinin gerektirdiği hallerde velayetin değiştirilmesi ve kaldırılması gibi uygulamaları düzenler. TMK'nın 339. Vd hükümlerinde velayet hakkının kapsamına nelerin dahil olduğu düzenlenmiştir. Velayet genel anlamda anne ve babanın çocuğun bakım ve eğitimi konusunda menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alması ve uygulaması şeklinde açıklanabilir. Velayet sahibi anne ve baba çocuğun bedensel, ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlamak ve korumakla yükümlüdürler. (TMK 337. Md.) ANA VE BABA EVLİ DEĞİLSE VELAYET Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir. (TMK 338. Md.) ÜVEY ÇOCUKLARIN VELAYETİ Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler. Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder. Yazı kaynağı : www.arslanavukatlikburosu.com VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVASI Velayetin değiştirilmesi ve kaldırılması davası çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Kanunen reşit olmayan çocukların doğumundan reşit olana kadar olduğu dönem içerisinde çocuğun anne ve baba tarafından bakılması, eğitimi, korunması, yetiştirilmesi, sahip olduğu hakları, mallarının yönetilmesine kadar hepsine velayet denilmektedir. TMK m.335 uyarınca “Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır. Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında kalırlar.” Çocuğa ilişkin konularda dikkate alınması gereken temel ilke çocuğun yüksek yararı ilkesidir. Günümüzde velayet ana babanın çocuk üzerinde hakimiyet kurmasının aracı olarak değil, çocuğu hayata hazırlamasının bir aracı olarak kabul edilmektedir. Anne ve baba çocuğun bakımından, korunmasından, eğitiminden, temsilinden, çocuğun bedensel ve ruhsal iyiliğinden sorumludurlar. VELAYETIN KAPSAMI Velayetin kapsamı genel olarak TMK m.339’ da, “Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar. Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür. Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar. Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz. Çocuğun adını ana ve babası koyar.” şeklinde düzenlenmiştir. Çocuğun dini eğitimi, eğitimi gibi konular da velayetin kapsamı içindedir. Ana ve baba, velâyetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal temsilcisidirler. İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler. Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümlerin velâyetteki temsilde de uygulanacağı kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir (TMK m.342). Velâyet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibi olup, çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur (TMK m.343). Çocuğun aileyi temsil etmesi konusunda ise, velâyet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla aile adına hukukî işlemler yapabilir; ancak bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç altına girer (TMK m.344). Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukukî işlemle çocuğun borç altına girebilmesi hususu ise, bir kayyımın katılmasına ve hâkimin onayına bağlanmıştır (TMK m.345) VELAYET HAKKI SAHIBI Evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velâyeti birlikte kullanacağı; ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse de hâkimin, velâyeti eşlerden birine verebileceği hususu TMK m.336’da düzenlenmiştir. Velâyet, ana ve babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine bırakılan tarafa ait olacaktır. Akrabalık derecesi ne kadar yakın olursa olsun velayet hakkı verilmez, ancak vesayet hakkı verilebilir. Boşanma davası sona erene kadar çocuğun velayet hakkı anne ve babanındır. Bu hak başkasına devredilemeyeceği gibi anne veya babanın bu haktan feragat etmesi de mümkün değildir. Ancak anne veya babanın yasal sebeplere dayanılarak velayet hakkı ellerinden alınabilir. Bu sebepler dışında velayet hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır, devredilemez ve feragat edilemez. Üvey çocuklar açısından ise eşlerin, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır. Kendi çocuğu üzerinde velâyeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder (TMK m.338). VELAYETIN KIMDE KALACAĞININ BELIRLENMESI Hakim velayet hakkının kimde kalacağını belirlerken çocuğun üstün yararını gözeterek karar vermektedir. Çocuk 0-4 yaş aralığında ise anne bakımına muhtaç olan bir çocuk demektir. Hakim genellikle bu yaş aralığındaki çocukların velayet hakkını anneye vermektedir. Annenin maddi durumuna ya da yaşam tarzına bakılmaksızın velayet kararı verilir, çünkü bu yaş aralığındaki çocuklar anne bakımına muhtaçtır. Çocuk 6-12 yaş aralığında, yani okul çağında ise hakim ona göre bir değerlendirmede bulunacaktır. Okul çağında olan çocuğun hangi okula gittiği, gittiği okulun hangi ebeveynin oturduğu yere yakın olduğu, hangi ebeveynin çocuklarının dersine yardımcı olduğu ve onunla ilgilendiği gibi tüm hususlar değerlendirmeye alınacaktır. Sonuç olarak okul çağındaki çocuk adına verilecek olan velayet kararında çocuğun yararı ve geleceği gözetilecektir. ORTAK VELAYET Ortak velayet, Türkiye’de son yıllarda uygulamaya geçmiş olan bir müessesedir. Ortak velayet ile eşler, evliliğin sona ermesi ile çocukları ile ilişki ve medeni haklarından eşit şekilde yararlanmaktadır. Ülkemizde kanun maddesi olarak yürürlüğe giren bir düzenleme olmayıp Türkiye’nin taraf olduğu bir uluslararası anlaşmanın onaylanması ile yorum yoluyla uygulanmaktadır. Ortak velayete hükmedilebilmesi için belli başlı şartlar bulunmaktadır: Hakime ortak velayet kararına ilişkin takdir yetkisi tanınmaktadır; hakim, ortak velayete ilişkin çocuk yararını gözeterek karar vermektedir. Mahkeme tarafından verilen velayet kararı, her daim kesin hüküm oluşturmayacaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle hakimin ortak velayete ilişkin kurmuş olduğu hüküm, kesin bir hüküm olmayıp, şartların değişmesi halinde yeniden velayete ilişkin bir dava açılarak velayet konusunda yeni bir karar verilmesi talep edilebilecektir. VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI Velayet davası, çocuğun on sekiz yaşını doldurmamış ve velayeti diğer ebeveyne verilmiş kişilerin açacağı davadır. Çocuğunun velayetini talep eden kişi, velayetin değiştirilmesini, kendisine verilmesini talep edecektir. Velayet, boşanma davası devam ederken hakimin doğrudan gözeteceği bir konu olup, çocuğun menfaati ve yararı bakımından velayetin anneye mi babaya mı verilmesi gerektiğini araştırarak karar verecektir. Boşanma sonucunda verilen velayet hakkı kötüye kullanılmış, hakkın gereklerinin yerine getirilmemiş olması halinde velayetin değiştirilmesi davası açılacaktır. VELAYET GÖREVININ KÖTÜYE KULLANILMASI Velayet hakkı nafakada olduğu gibi mahkemenin vermiş olduğu kesin hüküm içeren bir karar değildir. Değişen hayat koşulları, velayet hakkı sahibi tarafın çocuğun menfaatine göre hareket etmemesi gibi birçok faktör sebebiyle velayeti almak isteyen taraf, velayetin değiştirilmesi davası açabilir. Velayetin değiştirilmesi davası için belli bir süre öngörülmemiştir. Çocuğun menfaati zedelendiği zaman velayetin değiştirilmesi davası açılabilir. Velayetin değiştirilmesi davasında, hakim, mutlaka sosyal inceleme raporunun düzenlenmesini talep edecektir. Sosyal inceleme raporu ile çocuğun hangi ebeveynde kalmasının çocuğun yararına olacağı ya da velayetin değiştirilmesinin gerekli olup olmadığını araştırmalıdır. Hakim, sosyal inceleme raporundaki görüş ve mahkemece toplanılacak olan deliller sonrası velayetin değiştirilip değiştirilmemesi gerektiğine dair bir hüküm kuracaktır. VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESININ SEBEPLERI Velayete ilişkin verilen kararların değiştirilmesi mümkündür. Bu hususta mahkeme kararı kesin hüküm niteliği taşımadığı gibi tarafların anlaşmalı boşanma protokolünde “velayet kendisine verilen taraf evlenirse velayet diğer tarafa geçer” ya da “taraflar ileride velayet davası açamaz” gibi hükümler yazmaları bağlayıcı değildir. Bu sebeple değişen şartlar varsa çocuğun velayeti kendisinde olmayan eş diğer eşe karşı velayetin değiştirilmesi davası yani velayet davası açabilecektir. TMK madde 183’te yapılan düzenlemede; hükmüne yer verilmiştir. Burada önemli olan yeni olguların çocuğun menfaatine aykırılık teşkil edip etmediğidir. Velayet hakkını almak isteyen eş, velayet hakkı sahibinin çocuğu ihmal ettiğini, tehlikeli bir duruma soktuğunu, ruhsal gelişiminde olumsuzluklar olduğunu, çocukla ilgilenmediğini ileri sürerek velayet hakkının kendisine geçmesini isteyebilir. Velayetin değiştirilmesi davasının açılma sebepleri şu şekilde ifade edilebilir; VELAYETIN KALDIRILMASI DAVASI Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun önlemleri alır (TMK m.346) Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk edilmiş halde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya bir kuruma yerleştirebilir. Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hakim aynı önlemleri alabilir. Çocuğun korunmasına ilişkin yukarıda belirtmiş olduğumuz diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hâllerde velâyetin kaldırılmasına karar verir: Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır. Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün çocukları kapsar. Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim, resen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir. Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder. Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır. Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır. Velayetin kaldırılması davası son derece önemli bir dava türüdür. VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVALARINDA GÖREVLI VE YETKILI MAHKEME Müşterek çocuğun velayetini almak adına açılacak olan velayet davasında görevli mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin olmadığı yerlerde görevli olan mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Görevli olmayan mahkemede davanın açılması halinde mahkeme görevsizlik kararıyla davanın reddine karar verecektir. Vasi atanması noktasında ise, vasi atanması hususunda Sulh Hukuk Mahkemeleri görevlidir. Velayetin kaldırılması davası hakkında yer yönünden yetkili mahkeme ise kesin yetkili mahkeme değildir. Yetkili mahkeme, genel yetkili mahkeme olup davalının yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca velayetin değiştirilmesi davasında, davacının kendi oturduğu yerde de dava açabilme hakkı bulunmaktadır. Zira velayetin düzenlenmesi (değiştirilmesi ve kaldırılması) talebi, bir “çekişmesiz yargı” işidir ( HMK m. 382/2-13 ). Çekişmesiz yargı işlerinde de, kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiştir ( HMK m. 384). Velayetin kaldırılması veya ebeveynlerden birinden alınarak diğerine verilmesine, yahut kaldırılan velayetin iadesine dair davalardaki yetki konusunda, Türk Medeni Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri Kanunundaki “çekişmesiz yargı ile” ilgili genel yetki kuralı burada da uygulanacaktır. O halde, davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde de bu davayı açabilir. VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVASINDA YARGILAMA USULÜ Velayet davaları, basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulü, diğer yargılama usullerinden daha farklı olup basit yargılama usulüne tabi olan davalar daha kısa sürmektedir. Basit yargılama usulüne tabi olan davada, dilekçeler aşaması da yazılı yargılama usulünden daha kısa sürmektedir. Dilekçeler aşaması, dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden oluşmaktadır. Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra hakim, duruşma yaparak dosya üzerinden karar verecek ise duruşma gününü tayin edecektir. Dosya süreci kısa süreceğinden dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde belirtilen belgelerin dilekçe ekinde sunulması gerekmektedir. Ayrıca dilekçe ekine, getirilmesi istenilen belgelerin hangi yerlere yazılacağının da bildirilmesi gerekmektedir. Mahkeme, delillerin toplanmasından sonra bir karara varacaktır, deliller toplanmış ise en fazla iki duruşma yapmaktadır. VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI DILEKÇE ÖRNEĞI ANKARA NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE DAVACI : Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres VEKİLİ : Av. Umur YILDIRIM Adres DAVALI : Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres KONU : Velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talepli dava dilekçesidir. AÇIKLAMALAR: 1-) Taraflar Ankara ( ). Aile Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar Sayılı dosyası üzerinden boşanmışlardır. Tarafların bu evlilikten bir müşterek çocukları bulunmakta olup boşanma tarihinde çocuk 4 yaşında ve anne bakımına muhtaç olduğu bir yaşta olduğundan velayet anneye bırakılmıştır. 2-) Ancak müşterek çocuk şu anda on dört yaşındadır ve idrak çağındadır. Çocuk, artık davacı babanın yanında kalmak istemekte, onunla yaşamayı tercih etmektedir. İdrak çağında olan çocuğun mahkeme huzurunda velayete ilişkin görüşünün sorulmasını talep etmekteyiz. 3-) Boşanma davası adına verilen kişisel ilişki günleri haricinde baba ile çocuk çok fazla geçirmektedir. Hatta çocuk, hafta içi babada kalmakta, hafta sonları ise velayet hakkı olan annede kalmaktadır. Ayrıca taraflar, velayete ilişkin konuda mutabık olup çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesi konusunda davalı annenin de onayı bulunmaktadır. 4-) Mahkemenizde görülecek olan davanın devamı sırasında çocuğun velayetinin geçici olarak babaya verilmesini talep etmekteyiz. Davacı baba, çocuğun okul kaydını da mahkeme kararına göre biran evvel yaptırmak istemektedir. 5-) Tüm bu nedenlerle mahkemenin devamı sırasında geçici, mahkeme sonrasında ise kalıcı olarak velayetin davacı babaya verilmesi yönündeki talebimiz ile iştirak nafakasının dava tarihinden itibaren işlenmesi talebimizin kabulüne karar verilmesini talep etmekteyiz. HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü mevzuat. HUKUKİ DELİLLER: Nüfus kayıt örneği, Ankara ( ). Aile Mahkemesi’nin …/… Esas Sayılı dosyası, tanık, sosyal inceleme raporu ve ilgili her türlü yasal delil. SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıklana nedenlerle, müşterek çocuk ………. ’in velayetinin davacı müvekkile verilmesine, müvekkil tarafından ödenen iştirak nafakasının kaldırılarak davalının …….. TL iştirak nafakası ödemesine, müşterek çocukla davalı arasında kişisel ilişki kurulmasına, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve talep ederiz. Davacı Vekili Av. Umur YILDIRIM İmza VELAYETIN KALDIRILMASI DAVASI DILEKÇE ÖRNEĞI ANKARA NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres VEKİLİ : Av. Umur YILDIRIM Adres DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres KONU : Velayetin kaldırılması talepli dava dilekçesidir. AÇIKLAMALAR: 1-) Davalı ile … evlenmiş, bu evliliklerinden ….. isimli kız çocukları olmuştur. Taraflar anlaşamadığından Ankara ( ). Aile Mahkemesinin …/… Esas Sayılı dosyası üzerinden boşanmış, çocuğun velayeti anneye verilmiştir. 2-) Anne, boşanma davası süresince ve boşanmadan itibaren 4 ay boyunca annesi ile babasının evinde kalmıştır. Anneye bağlanan yoksulluk ve iştirak nafakasının çocuğa ve kendisine yeterli gelmemesi nedeniyle maddi bakımını tamamıyla anneanne ve dede üstlenmiştir. 3-) Müşterek çocuğun hastalığı, okul kaydı, okul alışverişi, derslerine yardımcı olma gibi birçok konuda anneanne ve dede yardımcı olmakta, sorumluluk ve bakım anneanne ile dede üzerindedir. Boşanma tarihinin kesinleşmesinden itibaren 4 ay geçtikten sonra çocuğu evde bırakarak anne evi terk etmiştir. Anneden haber alamayan ve nerede olduğunu bilmeyen anneanne ve dede, çocuğun bakımını üstlenmeye devam etmiştir. 4-) Velayet hakkına sahip olan anne çocuğunun bakımını, yükümlülüğünü ve sorumluluğunu ihmal etmektedir. Bunun yanında çocuğun babası da başka birisi ile evlenmiş, çocuğu arayıp sormamakta, maddi durumu da çocuğa bakmaya yeterli değildir. 5-) Anneanne ve dede, birtakım günlük işlerde vasi olmadıkları için sorunlar yaşamaktadır. Tüm bu nedenlerle işbu dava ile çocuğun velayetinin kaldırılması talepli dava açma zarureti doğmuştur. HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü mevzuat. HUKUKİ DELİLLER : Nüfus kayıt örneği, sosyal inceleme raporu, bilirkişi, tanık ve her türlü yasal delil. SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle; çocuğun velayetinin kaldırılması ve vasiliğin davacı müvekkile verilmesi adına vesayet makamına ihbarda bulunulması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve talep ederiz. Davacı Vekili Av. Umur YILDIRIM İmza Velayetin kaldırılması davası açmak için iletişime geçiniz. VELAYET DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVASI KARARLARI “Dava çocukların büyükbabası tarafından açılmış, velayetin kaldırılması talepli bir davadır. Davacı olan büyükbaba, çocukların annesinin boşanma davası sonucunda velayetinin kendisine verildiğini belirtmiştir. Çocukların babası ise boşanma tarihinden sonra vefat etmiştir. Davacı olan büyükbaba, annesinin çocukları kendisine bıraktığını ve velayet görevini yerine getirmediğini, çocukları ile ilgilenmediğini belirtmiştir. Bu nedenle çocukların velayetinin anneden kaldırılmasına ve çocuklara vasi tayin edilmesini talep etmiştir. Yerel mahkeme, davalı annede bulunan velayet hakkının kaldırılmasına ve küçük çocuklara vasi tayin edilmesi için ihbarda bulunulmasına yönelik hüküm kurmuştur. Temyiz yoluna başvurulan hüküm gereği Yargıtay, dosya incelemesinde, velayet sahibi anne ile çocuk arasında menfaat çatışması olduğundan davada çocukları temsil etmek üzere kayyım atanması için vesayet makamına ihbarda bulunulması, çocukları temsilen kayyımın davaya katılması sağlanarak delillerin toplanılması sonucu karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurmasını doğru bulmamıştır. Bu nedenle Yargıtay BOZMA kararı vermiştir.” (Yargıtay 2.HD.2016/11784 E., 2016/11291 K.) “Taraflar arasında görülen boşanma davasında, tarafların eşit kusurlu olduğu kabul edilerek mahkeme tarafların boşanması kararını vermiştir. Mahkeme, nafaka, tazminat ve velayet konusunda toplanılan delillere göre bir karar vermiştir. Ancak mahkeme, velayet düzenlemesinde, çocuğun velayetinin babaya verilmesi yönünde karar vermiştir. Dava açıldığı tarihte henüz üç aylık olan çocuk dava devamında baba yanında kaldığı dönemde, halaları fiilen bakmaya yardımcı olmuştur. Mahkeme tarafından atanan uzman ile sosyal inceleme raporu hazırlanmış ve annenin çocuk konusunda hassas olduğu, çocuğa yönelik olumsuz bir davranışının olmadığı ve psikolojik rahatsızlığının çocuklarından ayrı olması nedeniyle olarak rapor edilmiştir. Davalı annenin intihar girişiminde bulunduğu belirtilmiş olsa da bu durum mahkemede kanıtlanamamıştır. Davalı annenin çocuklara karşılık herhangi bir kötü muamelesi bulunmamaktadır, bu durum da ayrıca kanıtlanmamıştır. Çocuklar yaşları gereği anne bakımına ve şefkatine muhtaç olduğundan ortak çocukların velayetinin babaya verilmesi doğru bulunmamıştır. Yargıtay, bütün bu nedenlerle bozma kararı vermiştir.” (Yargıtay 2.HD. 2016/8324 E., 2017/3133 K.) “Davacı kurum tarafından çocuğun velayeti olan babanın velayet hakkının kaldırılmasına ve çocuk hakkında bakım tedbirinin uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucu, davalı babanın velayet hakkını kötüye kullandığı gerekçesi ile velayet hakkı kaldırılmış ve bakım tedbir uygulanmasına karar verilmiştir. Davalı baba tarafından mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz yoluna gidilmiştir. Yargıtay, dosya incelemesinde, çocuğun annesinin vefat ettiğini ve velayetinin babada bulunduğunu tespit etmiştir Dava, babaya karşılık olarak kurum tarafından açılmış ancak çocuk bir kurum ya da şahıs tarafından temsil edilmemiştir. Davada, velayet sahibi baba ile çocuk arasında menfaat çatışması bulunmaktadır. Bu nedene Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ne göre kayyım atanması için vesayet makamına ihbarda bulunulması ve çocuğu temsilen kayyım atanması sağlanması gerekirken bu hususun atlanarak yazılı şekilde hüküm kurulması doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD. 2017/6883 E., 2018/788 K.) “Taraflar arasında görülen boşanma davasında, davalı erkek evlilikte daha ağır kusurlu kabul edilmiş ve kadının davası kabul edilmiştir. Davalı erkek, temyiz yoluna başvurarak boşanma, velayet ve fer’ileri konusundan itiraz yoluna başvurmuştur. Yargıtay, toplanılan delillerden davacı-karşı davalı olan annenin çocukların elleri ve gözleri morarıncaya kadar dövdüğü anlaşıldığını belirtmiştir. Mahkeme, velayet düzenlemesinde çocuk yararını gözetmekle yükümlü olduğundan şiddet uygulayan bir anneye çocukların velayetinin verilmesi kararını doğru bulmamıştır. Şiddet uygulayan anneye çocukların velayetinin verilmesinin çocuk yararına olduğu düşünülemeyeceği ve bu nedenlerle çocukların velayetinin davacı-karşı davalı anneye değil babaya verilmesi yönünde hüküm kurulmasının doğru olduğundan hükmün bozulması gerekmektedir.” (Yargıtay 2. HD. 2016/2170 E., 2017/7272 K.) “Davacı baba, çocukların velayetinin boşanma kararı ile birlikte annesine verilen velayet hakkının değiştirilmesi talebi ile dava açmıştır. Mahkeme, annenin başka bir erkekle evli olmaksızın yaşaması ve dava devamında evlenmesi ile velayetinin değiştirilmesi sebeplerinden birisi olduğunu, annenin çocukların okula gidiş geliş saatlerinde yeterli özeni gösterilmediğinden bahisle davacının davasını kabul etmiştir. Yargıtay, davalı kadının temyiz başvurusu sonucu dosyayı incelemiş ve mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. Velayet düzenlemesinin çocuk yararına üstünlük tanınması, çocuğun bedensel ve fikri olarak en iyi şekilde gelişebilmesi sağlanmış olması gerektiği belirtilmiştir. Velayet davası, kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme tarafından 2009 doğumlu ve 2016 doğumlu çocukların görüşünün alınarak velayete ilişkin soru sorulması doğru bulunmamıştır, çocuklar idrake sahip yaşta değildir. Çocukların dava açılış ve dava devamınca velayeti değiştirecek ve velayet hakkını savsakladığına dair bir kanıt bulunamamıştır. Bunun yanında, çocukların okul servisinden anne tarafından alınması ya da başka bir erkekle evlenmesi velayetin değiştirilmesi için tek başına bir sebep unsuru teşkil etmemektedir. Bu nedenle davacının davasının kabulüne kararı bozma gerektirip reddine karar verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 2. HD. 2016/16629 E., 2017/1767 K.) “Davacı taraf, velayeti anneye verilen çocuğun velayetinin değiştirilmesi davası ile çocuğunun velayetini kendisine verilmesini talep etmiştir. Davalı ise davacıya cevap dilekçesi ile davacının davasının reddedilmesini talep etmiş, cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmıştır. Davalı her ne kadar tanık deliline dayanmışsa da tanık ismi bildirmemiştir. Mahkeme, dosya üzerinden ön inceleme yapmış, tahkikat aşamasına geçmiş ve tanık dinletme talebinin birinci celseye karar isimlerinin bildirilmesi belirtilmiştir. Ancak tanık isimleri bildirilmediğinden ve duruşmada hazır edilmediğinden reddine karar verilerek dosya sonuçlandırılmıştır. Yargıtay, temyiz başvurusu sonrası mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurduğunu belirtmiştir. Velayetin değiştirilmesine ilişkin davaların çekişmesiz yargı işi olduğunu ve re’sen araştırma ilkesi geçerli olduğunu belirterek tüm delillerle birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı vermiştir. Mahkeme, direnme kararı vermiştir. Bunun üzerine Hukuk Genel Kurulu, velayetin değiştirilmesine ilişkin davanın çekişmesiz yargı işi olarak düzenlendiğini ve re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğunu belirtmiştir. Velayetin değiştirilmesi davasında, çocuğun yararını korumak ve geleceğini güvence altına alınması benimsenmektedir. Bu nedenle velayete ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olup çocuğun üstün yararı dikkate alındığında her zaman yeniden değerlendirme ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması gerektiği de eklenmiştir. Bu nedenle mahkemenin tahkikat duruşması olarak birinci celseye kadar tanık isimlerinin bildirilmemesi nedeniyle tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1887 E., 2017/1196 K.) “Davacı anne, eşi ile 27.02.2015 tarihinde boşandıklarını, ortak çocuklarının velayetinin kendisine verildiğini belirtmiştir. Davacı olan anne, çocuğunun annesi ile aynı soyadı taşımamasından rahatsız olduğunu, annesi ile soyadının farklı olmasından kaynaklı sorun yaşadığını, annesi olduğunu kanıtlamak amacıyla sürekli olarak nüfus kayıt örneğini ibraz etmek zorunda kaldığını belirtmiştir. Aynı zamanda babanın çocuğuna karşı ilgisiz olduğu, nafakasını da ödemediğini belirterek davacı kendi soyadının çocuğunun kullanması talebiyle dava açmıştır. Mahkeme, davacının açmış olduğu davaya karşılık davanın reddine kararını vermiştir. Ret gerekçesinde ise babanın soyadını aldığını kanunen velayet hakkının alınması ile soyadının değiştirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiş ve ergin olduktan sonra çocuğun soyadını değiştirmek için başvuruda bulunacağını belirtmiştir. Davacı, mahkemenin vermiş olduğu ret kararına karşılık itiraz ederek istinaf mahkemesine başvurmuştur. Davacının istinaf talebinin esastan reddedilmesine karşılık, davacı anne tarafından karar temyiz edilmiştir. Yargıtay, dosya incelemesinde, velayet hakkı verilen annenin çocuğun kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamında olduğu ve çocuğun annenin soyadını alması konusunda engelleyici bir hüküm bulunmadığı, çocuğun soyadının değiştirilmesi ile çocuğun kişisel durumunda değişiklik olmayacağı dikkate alındığında mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı verilmiştir. Yargıtay, davacının açmış olduğu davanın kabulüne yönelik karar verilmesinin doğru olacağını belirtmiştir.” (Yargıtay 2. HD. 2018/1306 E., 2018/4719 K.) “Velayetin değiştirilmesi davasında kesin ve özel yetki kuralı bulunmaz. Ancak davalılar tarafından bu hususun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi durumunda yetki hususu dikkate alınır. Hâkim, yetkinin kesin olmadığı hallerde, bu durumu resen nazara alamaz.” (Yargıtay 20. HD. 2019/2220 E., 2019/4091 K.) Velayet değiştirme davasının çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmesinin bir sonucu da Bölge Adliye Mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar üzerinedir. Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararları kesin niteliktedir, bu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Bu sebeple, davalı-davacının bu yöne ilişkin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.(2. Hukuk Dairesi 2019/3013 E., 2019/5474 K. ve 06.05.2019 tarihli ilam) Yani Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemez. “Davacı baba, boşanma ile velayeti davalı anneye bırakılan ortak çocuk 29.03.2003 doğumlu …’nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş, mahkemece davacının bu talebinin reddine karar verilmiştir. Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel, fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas alınacaktır. Velayet kamu düzenine dair olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu sebeple yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde tutulması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir. Mahkemece yaşı sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuk velayeti konusunda görüşüne başvurulmuş ise de, aradan geçen zaman ve çocuğun baba ile kişisel ilişki sırasında beyanın alınması sebebiyle ortak çocuğun bizzat ya da istinabe yoluyla; eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin tekrardan hakim tarafından kendisine sorulması ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı niteliğindeki uzman ya da uzmanlardan (4787 Sayılı Kanun m.5) ortak çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal İnceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.” (Yargıtay 2.HD. – 2017/2656 K.) “… İdrak çağında olan müşterek çocuğun uzmanlar tarafından alınan beyanında hem annesi hem de babası ile olmak istediğini ifade ettiği, herhangi bir tercihte bulunmadığı belirtilmiştir. 17.06.2015 tarihli raporun sonuç kısmında da küçüğün kendi arzu ve isteklerini belirleyebilecek, bunları ifade edebilecek olgunlukta olduğu, bu nedenle çocuğun beyanlarının dikkate alınması gerektiği ifade edilmiştir. Ayrıca dosya içerisinde bulunan ve çocuğun devam ettiği okulda görevli olan rehber öğretmen tarafından tutulan 01.06.2015 tarihli raporda da, küçüğün içe dönük ve dalgın olduğu, konuşurken bacaklarını salladığı, sorulan sorulara “hı hı” gibi net olmayan, kolayca değiştirilebilen çelişkili cevaplar verdiği hususları dile getirilmiştir. Kaldı ki, dava tarihinden itibaren küçüğün yaşadığı veya yaşamak istediği ortamı değerlendirmesine imkân verecek, dolayısıyla velayeti konusunda görüşünün alınmasını gerektirecek ölçüde uzun süre geçtiği de görülmektedir. Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu kabul edilen çocuğa, kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda danışılarak, görüşünü gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağının sağlanması; ifade edeceği bu görüşün, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna önem verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır.” (YHGK – 2018/1278 K.) “Dava, kesinleşen boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye verilen ortak çocuk 2005 doğumlu Emre’nin velayetinin değiştirilerek babaya verilmesi istemine ilişkindir. … Somut olayda, mahkemece baba ve ortak çocuk yönünden rapor tanzim ettirilmiştir. Ancak, 04.03.2016 tarihli psikolojik danışman ve rehber öğretmen bilirkişi tarafından velayete dair düzenlenen sosyal inceleme raporu hüküm tesisi için yeterli değildir. O halde yukarıda belirtilen kıstaslar dikkate alınarak oluşturulacak üçlü heyetten her iki ebeveyn ve çocuk için bulundukları yerde inceleme yapılıp rapor alınarak, diğer delillerle birlikle değerlendirildikten sonra, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla velayet yönünden yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2.HD. – 2017/319 K.) “Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, velayetin değiştirilmesine konu davada cevap dilekçesinde tanık deliline dayanan davalının tanık isimlerini tahkikat duruşmasında bildirmesi üzerine tanık dinletme talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır. HMK’nın 382. maddesinin birinci fıkrasında çekişmesiz yargı işlerinin neler olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca sayılarak belirtilmiştir. Velayetin değiştirilmesi isteği de Kanunun sözü edilen maddesinde bir “çekişmesiz yargı” işi olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 385. maddesinin ikinci fıkrasında ise “çekişmesiz yargı işlerinde aksine hüküm bulunmadıkça re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu genel açıklamadan sonra bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca velayet çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini kapsar. Aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü bulunmaktadır. Öte yandan ayrılık ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 23.5.2001 gün ve 2001/2-430 E., 2001/432 K sayılı kararında da velayetin düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu yapılmıştır. Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında velayetin kamu düzeni ile ilgili olması ve çocuğun üstün yararı da dikkate alındığında değişen şartlara göre her zaman yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması mümkündür. Bu durumda somut olayda, mahkemece tahkikat duruşması olarak görülen birinci celseye kadar tanık isimlerinin bildirilmemesi ve duruşmada da hazır edilmemesi gerekçesiyle davalının tanık dinletme talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu – 2017/1887 K.) “Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır. Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir. Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır. Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir. Velayetin yukarıda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır. Burada bahsi geçen katılma durumu iştirak nafakası olarak karşımıza çıkar. Bu nafaka velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden itibaren hükmedilmesi gereken bir nafakadır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu -2018/1148 K.) Yazı kaynağı : kadimhukuk.com.tr YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam DARICA SAHIBINDEN SATILIK DAIRE Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi darıca sahibinden satılık daire bilgi90'dan bulabilirsiniz YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam HACETTEPE ISTEĞE BAĞLI HAZIRLIK Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi hacettepe isteğe bağlı hazırlık bilgi90'dan bulabilirsiniz HACETTEPE ÜNIVERSITESI ÖĞRENCI YARDIM Yabancı dil hazırlık eğitimi almak zorunda mıyım? Hazırlık sınıfından nasıl muaf olurum? Hazırlık eğitimi dönemlik midir? Güz dönemi sonunda bölümüme geçebilir miyim? Eğitim dili Türkçe olan bir bölüm kazandım. İsteğe bağlı hazırlık okuyabilir miyim? İsteğe bağlı hazırlık ders gün ve saatleri nedir? Düzey belirleme sınavına girmek zorunda mıyım? Sadece muafiyet sınavına girsem yeterli mi? Hiç İngilizce / Almanca / Fransızca bilmiyorum. Yine de Düzey Belirleme Sınavına girmeli miyim? Hazırlık muafiyet sınavına girmek için ayrıca Yabancı Diller Yüksekokuluna kayıt yaptırmam gerekiyor mu? Muafiyet sınavı ne zaman? Muafiyet sınavını kaçırırsam, telafi sınavı var mı? Sınava girerken yanımda bulundurmam gereken evraklar nelerdir? Eski kayıtlı öğrenciyim. Hem Düzey Belirleme hem de Muafiyet Sınavına girmek zorunda mıyım? Yazı kaynağı : ogrenciyardim.hacettepe.edu.tr HACETTEPE ÜNIVERSITESI YABANCI DILLER YÜKSEKOKULU Üniversitemize bağlı fakülte ve yüksekokulların çeşitli bölümlerinde eğitim-öğretim dili; tamamen (%100 oranında), kısmen (%30 oranında) yabancı dil veya Türkçe olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu yabancı diller ise, İngilizce, Fransızca ve Almancadır. Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunun temel amacı, Hacettepe Üniversitesinde öğrencilerin kayıtlı oldukları eğitim-öğretim programlarının öngördüğü yabancı dillerde, dil bilgi ve becerilerini üniversitedeki dersleri takip edebilecek düzeye getirmektir. Bu bağlamda, öğrencilerin dersleri takip edebilmeleri için, kayıtlı oldukları bölümlerin öngördüğü yabancı dilde verilen eğitimin amaçlarına ve beklentilerine uygun yabancı dil bilgi ve becerilerini edinmiş olmalarını gerektirmektedir. Öğrenciler bölümlerindeki eğitim-öğretim etkinliklerini takip edebilmeleri için gereksinim duyacakları dil bilgi ve becerileri bağlamında aşağıdaki şekilde gruplandırılarak tanımlanmıştır: 1. 160 Programı Grupları: Bilim dili veya meslek olarak yabancı dil alanlarından birini seçen öğrencilerle, bu bölümlere kabul edilen uluslararası öğrenciler. Üniversitemizin tamamen (%100) yabancı dille eğitim yapan bölümlerinden, Edebiyat Fakültesine bağlı olan İngiliz Dili ve Edebiyatı, Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, İngiliz Dilbilimi, Fransız Dili ve Edebiyatı, Alman Dili ve Edebiyatı, Mütercim-Tercümanlık (İngilizce, Fransızca, Almanca Anabilim Dalları) bölümlerinin öğrencileri ile Eğitim Fakültesine bağlı Yabancı Diller Bölümü (İngilizce, Fransızca, Almanca Anabilim Dalları) öğrencileri bu grupta yer alır. (Detaylı liste için tıklayınız.) 2. 150 Programı Grupları: Bölümlerinde tamamen veya kısmen yabancı dille eğitim-öğretim yapılan öğrencilerle, bu bölümlere kabul edilen uluslararası öğrenciler. (Detaylı liste için tıklayınız.) 3. 140 Programı Grupları: Bölümlerinde Türkçe eğitim-öğretim yapılan öğrencilerle, bu bölümlere kabul edilen yabancı uyruklu öğrenciler. Eğitim dili Türkçe olan ve isteğe bağlı yabancı dil hazırlık eğitimi almak isteyen öğrenciler bu grupta yer alır. (Detaylı liste için tıklayınız.) Yabancı Diller Yüksekokulu, bir yandan, yabancı dilde eğitim veren bölümlerin eğitim hedeflerine en verimli biçimde hizmet edebilmek için o bölümlerin akademik beklentilerine yabancı dil yetkinliği açısından uygun öğrenciler yetiştirme; diğer yandan eğitim dili Türkçe olan bölümlerin öğrencilerini de isteklerine bağlı olarak çağın gerekliliği olan yabancı dil bilgi ve becerileri ile donatarak, alan yazını takip edecek yetkinliğe kavuşturma görevini yerine getirmektedir. Tüm bunları da öğrencilerin hazırlık eğitimine başlarken belirlenen düzeylerini ve hazırlık eğitiminde geçirecekleri süreleri göz önünde bulundurarak, her açıdan en verimli biçimde gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır. Bu bağlamda hazırlık programlarının genel amaçları; Söz konusu öğrenci gruplarının akademik, iş ve sosyal yaşamın değişen gereksinimleri doğrultusunda dil öğrenmeyi sürdürebilmelerine temel teşkil edecek bilgi ve beceriler ile donatılmalarına olanak sağlamak, Yabancı dille eğitim yapan bölüm öğrencilerinin dersleri takip edebilmeleri, derslere etkin olarak katılabilmeleri, kendilerini hedef dilde yazılı ve sözlü olarak ifade edebilmeleri, ders kitaplarını ve alan yazını takip edebilmeleri için gerekli donanımı kazanabilmelerini sağlayacak öğrenme yaşantıları sunmak, Eğitim dili Türkçe olan bölüm öğrencilerinin elektronik ya da basılı alan yazını takip edebilmeleri ve yazma becerilerini geliştirebilmelerini sağlayacak öğrenme yaşantıları sunmak olarak belirlenmiştir. Yazı kaynağı : www.ydyo.hacettepe.edu.tr HACETTEPE ÜNIVERSITESI ÖĞRENCI YARDIM Yabancı dil hazırlık eğitimi almak zorunda mıyım? Hazırlık sınıfından nasıl muaf olurum? Hazırlık eğitimi dönemlik midir? Güz dönemi sonunda bölümüme geçebilir miyim? Eğitim dili Türkçe olan bir bölüm kazandım. İsteğe bağlı hazırlık okuyabilir miyim? İsteğe bağlı hazırlık okumak istiyorum. Ne yapmalıyım? Düzey belirleme sınavına girmek zorunda mıyım? Sadece muafiyet sınavına girsem yeterli mi? Hiç İngilizce / Almanca / Fransızca bilmiyorum. Yine de Düzey Belirleme Sınavına girmeli miyim? Hazırlık muafiyet sınavına girmek için ayrıca Yabancı Diller Yüksekokuluna kayıt yaptırmam gerekiyor mu? Muafiyet sınavı ne zaman? Muafiyet sınavını kaçırırsam, telafi sınavı var mı? Sınava girerken yanımda bulundurmam gereken evraklar nelerdir? Eski kayıtlı öğrenciyim. Hem Düzey Belirleme hem de Muafiyet Sınavına girmek zorunda mıyım? Yazı kaynağı : ogrenciyardim.hacettepe.edu.tr YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam SAĞLIK YARDIMI TALEP VE TAAHHÜT Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi sağlık yardımı talep ve taahhüt bilgi90'dan bulabilirsiniz EŞ-ÇOCUK-ANA-BABA İÇIN SGK’YA GITMEDEN GSS BAŞVURU İMKANI BILINDIĞI ÜZERE SOSYAL GÜVENCESI OLAN KIŞILERIN, KENDILERIYLE BIRLIKTE BAKMAKLA YÜKÜMLÜ OLDUĞU EŞ – ÇOCUK – ANA VE BABALARININ DA O KIŞI ÜZERINDEN SAĞLIK YARDIMI ALMA HAK VE IMKANLARI BULUNMAKTADIR. SGK’nın Otomatik Sağlık Aktivasyon ve Provizyon Sistemi (SPAS), bazı durumlarda sosyal güvencesi olan kişilerin özellikle eşleri ve 18 yaşından küçük çocuklarının o kişi üzerinden sağlık yardımı alabilmelerini sağlayan sağlık aktivasyon işlemini otomatik yapıyor. (Bkz. SGK Sağlık Provizyon Aktivasyon Sistemi (SPAS) Nedir ?) Ancak bunun dışında, sosyal güvencesi olan kişilerin sosyal güvencesi olmayan eş – çocuk – ana ve babalarının kendileri üzerinden sağlık yardımı almalarını sağlamak için SGK Müdürlüklerine başvurmaları gerekiyor. SGK bu konuda da önemli bir kolaylığı hayata geçirdi. Artık SGK Müdürlüklerine gitmeden E-Devlet üzerinden, Sağlık Yardım Talep ve Taahhut sayfasından (https://www.turkiye.gov.tr/sgk-saglik-yardim-talep-taahhut) GSS başvurusu yapılabilecek. Bu başvuruyu, sosyal güvencesi olan kişi sosyal güvencesi olmayan eş – çocuk – ana ve babası için yapabileceği gibi, sosyal güvencesi olmayan kişi kendisi de sosyal güvencesi olan eş – çocuk – ana veya babası üzerinden sağlık yardımı almak için yapabilecek. Zaten e-Devlet şifresiyle söz konusu sayfaya girildiğinde aşağıdaki gibi iki seçenek geliyor. □ Genel sağlık sigortalısı (sigortalı, emekli, gelir/aylık alan, diğer GSS’liler) Bakmakla yükümlü olduğum kişilerin (çocuk, anne, baba) sağlık sigortamdan yararlanmasını istiyorum. □ Bakmakla yükümlü olunan (anne, baba, çocuklar) Bir yakınımın sağlık sigortasından yararlanmak istiyorum. Yakınları için başvuru yapmak isteyen kişinin üstteki seçeneği işaretleyip, bir yakını üzerinden sağlık yardımı almak isteyen kişinin ise alttaki seçeneği işaretleyip bir sonraki sayfaya geçmesi gerekiyor. Sonraki sayfada da yakınları için başvuru yapacak kişinin, başvuruyu kim için yapıyorsa onun T.C. Kimlik Numarasını T.C. Kimlik No yazısının altındaki kutuya yazması, bir yakını üzerinden sağlık yardımı almak için başvuru yapacak kişinin ise üzerinden sağlık yardımı almak istediği kişinin T.C. Kimlik Numarasını T.C. Kimlik No yazısının altındaki kutuya yazması gerekiyor. T. C. Kimlik Numarası girildikten sonra da altta yer alan açılır kutudan yukarıda T.C. Kimlik Numarası yazılan kişinin yakınlık derecesinin seçilmesi gerekiyor. Bu işlemler tamamlandıktan sonra en altta yer alan Gönder tuşuna basılarak işlem tamamlanıyor. Başvuru yapılacak ekranda gerekli açıklamalar yer alıyor. Başvuru yapmadan önce, yine e-Devlet SPAS Müstehaklık Sorgulama(Sağlık Provizyon Aktivasyon Sistemi) sayfasından müstehaklık sorgulama, yani sağlık yardımı alması için başvurulan kişinin sağlık yardımı almaya müstahak olup olmadığı sorgulanabilir. Ancak sorgulama kimin için yapılıyorsa, o kişinin e-Devlet şifresiyle sayfaya girilmiş olması gerekir. Sosyal güvencesi olmayan kişilerin sosyal güvencesi olan yakınları üzerinden sağlık yardımı alma şartları başta olmak üzere, Genel Sağlık Sigortası hakkında ayrıntılı bilgi ve açıklamalar içeren yazılara GSS-Genel Sağlık Sigortası Rehberi sayfasından ulaşılabilir. (isvesosyalguvenlik.com) Yazı kaynağı : www.isvesosyalguvenlik.com YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam TURHAL DEVLET HASTANESI TELEFON Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi turhal devlet hastanesi telefon bilgi90'dan bulabilirsiniz İLETIŞIM VE ULAŞIM Adres: Maraşal Fevzi Çakmak Mah. Alparslan Türkeş Bulvarı No:18 60300 Turhal/Tokat Tel : +90.356 275 15 50-275 70 04 Fax: +90.356 276 56 70 E-Mail: tokatdhs9@saglik.gov.tr Kep Adresi: tokatturhaldevlethastanesi@hs01.kep.tr Dahili Telefon Numaraları İçin Tıklayınız... Hastanemizin adresini telefonunuzdan barkod okutarakta bulabilirsiniz. Şehir merkezinden veya şehrimizin herhangi bir yerinden Belediyemiz “Nurkavak-Hastane “ yazan dolmuşlara binildiğinde hastanemize rahatça ulaşılabilir. Ayrıca ilçemizin kavşak ve önemli noktalarında “Hastane” yönlendirme tabelaları bulunmaktadır. Yazı kaynağı : turhaldh.saglik.gov.tr TOKAT TURHAL DEVLET HASTANESI Yazı kaynağı : turhaldh.saglik.gov.tr TURHAL DEVLET HASTANESİ - (0356) 275 17... - TURHAL / TOKAT TURHAL DEVLET HASTANESİ Telefon numarası: (0356) 275 17... Faks numarası: Müşteri hizmetleri telefon numarası: 444 ** ** E-posta adresi: İnternet adresi: iyifirma.com/turhal-devlet-hastanesi/ Yazı kaynağı : iyifirma.com TURHAL DEVLET HASTANESI AÇIKLAMALAR Turhal Devlet Hastanesi online randevu ve telefonla randevu alma, adresi, telefon numarası, haritadaki yeri, tahlil sonuçları, iletişim bilgileri gibi hastane hakkında bilmek isteyebileceğin her türlü bilgiye bu sayfadan ulaşabilirsin. Tokat Turhal Devlet Hastanesine sitemizden; online randevu ve telefondan randevu almayı görebilir, laboratuvar tahlil sonuçlarınızı öğrenebilir, hastane adresinin nerede olduğunu harita üzerinde detaylı görebilir, telefon, faks ve diğer iletişim bilgilerini bulabilir, hastane resmi web sitesinin linkini bulabilir, hastaneyle iletişime geçebileceğiniz e-mail adresini bulabilir, hastanede yer alan branşların listesini bulabilir, hastane hakkındaki görüş ve yorumları okuyabilir, dilerseniz sizde hastane hakkında yorum yazabilirsiniz. HARITA HASTANEDEKI KLINIKLER Yazı kaynağı : www.hastanerandevu.com YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam YEMEKTEN ÖNCE BISMILLAH ILAHISI Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi yemekten önce bismillah ilahisi bilgi90'dan bulabilirsiniz Yazı kaynağı : www.pembebere.com muziği indirmek için tıklayınız YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam BANKA REKLAMINDA OYNAYAN ÜNLÜLER Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi banka reklamında oynayan ünlüler bilgi90'dan bulabilirsiniz SERENAY SARIKAYA BANKA REKLAMINDA OYNAYACAK! ÜNLÜ YILDIZIN ALACAĞI ÜCRET... Oynadığı birçok işte beğenilerek takip edilen ünlü isim Serenay Sarıkaya bir reklam filmi projesiyle ekranlara dönüyor. Akbank'ın reklamlarının yeni yüzü olan yıldız oyuncunun alacağı ücret ise dudak uçuklattı. Öte yandan Sarıkaya'nın oynadığı reklam filmlerinin iki tanesinin bittiği ve yakın zamanda yayına gireceği bilgisine de ulaşıldı. İşte Serenay Sarıkaya'nın Akbank reklam filminde oynamak için anlaşığı o astronomik ücret... SERENAY SARIKAYA AKBANK'TAN 7 MILYON TL ALCAK! Hürriyet'ten Mehmet Üstündağ'ın haberine göre, daha önce Kıvanç Tatlıtuğ, İlker Ayrık, Selami Şahin gibi ünlü isimlerle çalışan Akbank, bu kez son yılların popüler oyuncusu Serenay Sarıkaya ile anlaştı. İddialara göre 7 Milyon TL karşılığında Akbank’ın yüzü olan Sarıkaya, iki farklı reklam filmiyle ekranlarda olacak. SENARYOSU SIR GIBI SAKLANIYOR Geçtiğimiz hafta İzmit’te ilk reklam filminin çekimlerine katılan güzel oyuncunun nasıl bir senaryoyla ekranlarda olacağı sır gibi saklanıyor. Komedyen Feyyaz Yiğit’in rol aldığı kampanyaya dahil mi olacağı, yoksa yeni bir kampanyanın yüzü mü olacağı hakkında ise henüz net bir bilgi yok. Yazı kaynağı : www.haber7.com YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam JACKSON HOLE TOPLANTISI NE ZAMAN Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi jackson hole toplantısı ne zaman bilgi90'dan bulabilirsiniz JACKSON HOLE TOPLANTISI NEDIR? JACKSON HOLE TOPLANTISI 2021 NE ZAMAN, SAAT KAÇTA? 2021 Jackson Hole toplantısının Ağustoss ayının son haftasında gerçekleşmesi bekleniyordu. FED Kansas City şubesi Jackson Hole toplantısında Covid-19 salgını sanal olarak yapılacağını açıkladı. İşte Jackson Hole toplantısı hakkında merak edilenler... JACKSON HOLE TOPLANTISI NEDIR? Tüm dünyada bankacılık sektörünün yakından takip ettiği Jackson Hole toplantısı, her yıl ABD'de düzenlenen ve dünya genelinde gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin merkez bankaları temsilcilerinin katıldığı bir toplantıdır.Her yıl Ağustos ayında gerçekleşen Jackson Hole toplantısı para politikalarındaki değişikliklerin konu edilmesi nedeniyle piyasalar içimn oldukça önemlidir. 2021 JACKSON HOLE TOPLANTISI NE ZAMAN? ABD Merkez Bankasının (FED) Kansas City Şubesi, her yıl düzenlenen Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu'nun artan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakaları nedeniyle planlananın aksine sanal olarak yapılacağını duyurdu. Kansas City FED'den yapılan açıklamada, her yıl dünyanın en önemli merkez bankacıları ve finans oyuncularını Wyoming eyaletinin Jackson Hole kasabasında bir araya getiren sempozyumun yakın zamanda artan Kovid-19 riski nedeniyle 27 Ağustos'ta sanal olarak gerçekleştirileceği bildirildi. Toplantının saati henüz bilinmiyor. Kansas City FED Başkanı Esther George, konuya ilişkin, "Sağlık koşullarının planladığımız gibi bu yıl Jackson Lake Lodge'da fiziki olarak toplanabilmemizi engellediğinden dolayı hayal kırıklığı duysak da misafirlerimizin ve Teton ilçesi halkının güvenliği önceliğimizdir." değerlendirmesinde bulundu. 2021 JACKSON HOLE TOPLANTISININ TEMASI NE? FED'in takviminde yer alan bilgilerde, FED Başkanı Jerome Powell'ın Jackson Hole Toplantısı'nda yapacağı konuşmanın temasının "Ekonomik Görünüm" olacağı belirtildi. Yazı kaynağı : m.bloomberght.com GÖZLER JACKSON HOLE TOPLANTISINDA Jackson Hole toplantısına merkez bankası başkanları, dünyaca ünlü akademisyenler ve basın mensupları katılır. Bu yılki toplantı 24-26 Ağustos tarihlerinde gerçekleştirilecek. Fed Başkanı Yellen’ın Cuma günü (saat 17:00) faiz artırımı ve bilanço küçültülmesine, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Başkanı Draghi’nin (22:00) ise varlık alım programının gidişatına yönelik vereceği mesajlar piyasalar tarafından önemle takip edilecek. Piyasalar Yellen’den ziyade daha çok, en son üç sene önce Jackson Hole’e katılan ve Temmuz ayı toplantısında sonbaharda para politikasında değişikliğe yönelik görüşme yapılacağına ilişkin açıklamalarda bulunan Draghi’nin konuşmasına odaklanıyor olacak. ECB 7 Eylül’de toplantı kararlarını açıklayacak, Draghi’nin para politikasında normalleşmeye ilişkin bir sinyal verip vermeyeceği yakından izlenecek. EUR/USD paritesi Jackson Hole toplantısı öncesinde 1,17-1,18 bandının üst tarafına yakın bir seyir izliyor. Beyaz Saray’ın başstratejistinin görevinden ayrılması, ABD’de Trump kaynaklı olmak üzere siyasi endişelerin artmasına neden olurken, dolar güç kaybetme eğilimi gösteriyor. Bu durum EUR/USD’de 1,18 seviyesine doğru yükseliş sağlıyor. Kısa vadede paritede 1,1650 desteğinin üzerinde yön yukarı gözüküyor. Bu seviyenin üzerinde Euro’nun dolar karşısındaki görünümü olumlu kalmaya devam edecek. Diğer yandan 1,19 ise önemli yatay direnç olarak öne çıkıyor. Paritede bu seviyeye doğru kâr satışı gelebilir. Öte yandan doların güç kaybetmesi ile gelişmekte olan ülke para birimleri değer kazanma eğilimi gösteriyor. TL faiz farkının Türkiye lehine olması nedeniyle TL ise görece olumlu performans sergiliyor. Buna paralel USD/TL kuru yaklaşık iki aydır aşağı kıramadığı 3,50 desteğinin altına geri çekildi. Ancak dolar kuru bu seviyenin altında kalıcı olmakta zorlanırken, yeniden 3,50 seviyesinin hafif üzerine doğru atak sergiliyor. Kısa vadede 3,50’nin altında kurda 3,48 destek seviyesi öne çıkıyor. Ancak bu seviyeye doğru kurda aşağı yönlü hareket güç kaybına uğrayabilir. Dolayısıyla da bu destek seviyesi önemle takip edilebilir. 3,50’nin üzerinde ise 3,52 direnç seviyesi konumunda. Yazı kaynağı : www.qnbfi.com BU HAFTA GÖZLER JACKSON HOLE TOPLANTISINDA ABD'de enflasyon ve resesyon ikilemi sürerken, piyasalardaki fiyatlamalar da zorlaşıyor. Fed'in hafta içinde açıklanan temmuz ayı toplantı tutanaklarında ekonomik görünümdeki hızlı değişim ve Fed üyelerinin karar almalarını zorlaştıran ekonomik çerçeveye vurgu yapıldı. Tutanaklar, ülkede enflasyonun önemli ölçüde düşene kadar faiz artırımlarının devam edeceğini ve faiz artışlarının hızının gelen verilere bağlı olacağını ortaya koyarken, Fed yetkililerinin enflasyon baskılarının azaldığına dair bugüne kadar çok az kanıt olduğu konusunda hemfikir olduğuna işaret edildi. Buna karşın, tutanaklarda gecikmeli etkisi olan para politikasıyla sürekli değişen ekonomik çerçevede gereğinden fazla sıkılaşmaya gidilmiş olabileceğine yönelik risklerin bulunduğuna yönelik ikilemlerin de yer alması, piyasalarda fiyatlamaları zorlaştırdı. Fed yetkilileri hafta boyunca yaptıkları açıklamalarda karışık sinyaller vermeyi sürdürürken, St. Louis Fed Başkanı James Bullard, enflasyonda yukarı yönlü risklerin devam ettiğini belirterek, 75 baz puanlık faiz artışını desteklediğini ifade etti. Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari de ekonominin hala güçlü olduğunu ve enflasyonu aşağı çekmek için acil şekilde faiz artırmaya devam etmeleri gerektiğini söyledi. Kansas City Fed Başkanı Esther George ise gelecekteki faiz artışlarının ne büyüklükte olacağının hala tartışılan bir konu olduğunu dile getirdi. San Francisco Fed Başkanı Mary Daly de açıklamalarında, enflasyona karşı zafer ilan etmek için henüz çok erken olduğunu yineledi. Faiz oranında yıl sonuna kadar yüzde 3'ün biraz üzerine çıkılması gerektiğini savunan Daly, eylül ayı için 50 veya 75 baz puanlık faiz artışının makul olduğunu kaydetti. Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin ise eylüldeki toplantıda alınacak faiz artışı kararının büyüklüğünü belirlemek için hala yeterince zaman olduğunu söyledi. Söz konusu gelişmelerle para piyasalarındaki fiyatlamalarda kararsızlık öne çıkmaya devam ederken, Fed'in eylülde yüzde 55 ihtimalle 50 baz puan, yüzde 45 ihtimalle 75 baz puan faiz artıracağı tahmin ediliyor. ABD tahvil piyasalarında da bu hafta satış ağırlıklı bir seyir izlenirken, bazı varlıklarda terse dönen getiri eğrisi resesyon korkularını beslemeyi sürdürüyor. ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi bu hafta yaklaşık 13 baz puan yükselirken, 2 yıllık tahvil faizi arasında bir ara 41 baz puana kadar çıkan fark yaklaşık 25 baz puana geriledi. ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi ile 3 aylık hazine bonosu arasındaki fark ise 30 baz puanda bulunuyor. Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 1,7 azalışla 95,5 dolardan tamamlarken dört haftalık yükseliş eğilimini sonlandıran altının ons fiyatı ise yüzde 3 düşüşle 1.747 dolara indi. ABD'DE MAKROEKONOMIK VERILER KARIŞIK IŞARETLER VERMEYE DEVAM EDIYOR ABD'de pay piyasaları bu hafta negatif bir seyir izlerken, makroekonomik veriler karışık sinyaller vermeyi sürdürdü. Fed yetkililerin sözle yönlendirmelerinden de eylül ayındaki para politikası adımlarına ilişkin net bir mesaj alınamaması, gözleri Fed Başkanı Powell'ın cuma günü Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu'nda yapacağı açıklamalarına çevirdi. Powell'ın açıklamalarında enflasyon ve resesyon ikileminde kalan piyasalara Fed'in olası para politikası adımlarına ilişkin ipuçları beklenirken, söz konusu açıklamaların piyasalarda oynaklığı artırabileceği tahmin ediliyor. Ülkede açıklanan makroekonomik verilere göre, ikinci el konut satışları, temmuzda düşüşünü altıncı aya taşıyarak aylık bazda yüzde 5,9 azalışla Mayıs 2020'den bu yana en düşük seviyeye geriledi. İlk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 13 Ağustos ile biten haftada önceki haftaya kıyasla 2 bin kişi azalarak 250 bine indi. Piyasa beklentilerinin aksine düşüş kaydeden işsizlik maaşı başvuruları, iş gücü talebinin sağlam kalmaya devam ettiğine işaret etti. ABD'de perakende satışlar, temmuzda artış beklentilerinin aksine değişim göstermezken, ülkenin büyük alışveriş mağazalarından Target'ın ikinci çeyrekteki karı, tüketicilerin yüksek enflasyon nedeniyle isteğe bağlı harcamalardan kaçınmasıyla yaklaşık yüzde 90 düşüş gösterdi. ABD'de sanayi üretimi, temmuzda aylık yüzde 0,6 ile beklentilerin üzerinde arttı. Aynı dönemde imalat sanayisi üretimi de aylık yüzde 0,7'lik artışla tahminleri aştı. Ülkede konut başlangıçları ise temmuzda yüzde 9,6 azalışla 1 milyon 446 bine gerileyerek, Şubat 2021'den bu yana en düşük seviyeye indi. İnşaat izinleri de temmuzda aylık bazda yüzde 1,3 azalarak 1 milyon 674 bine geriledi. Yüksek mortgage (konut kredisi) oranları ve malzeme fiyatları nedeniyle konut inşaatında yaşanan sert düşüş, konut piyasasının yılın üçüncü çeyreğinde daha da daralabileceğine yönelik endişeleri destekliyor. Söz konusu gelişmelerle S&P 500 endeksi haftalık bazda yüzde 1,21, Nasdaq endeksi yüzde 2,62 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,16 değer kaybetti. 22 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde, pazartesi Chicago ulusal aktivite endeksi, imalat sanayi ve hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi (PMI) ile Richmond Fed sanayi endeksi, çarşamba dayanıklı mal siparişleri ve bekleyen konut satışları, perşembe ikinci çeyrek Gayrisafi Yurt içi Hasıla (GSYH) ve cuma toptan stoklar, kişisel gelirler, kişisel harcamalar ve Michigan Üniversitesi tüketici güven endeksi verileri takip edilecek. AVRUPA'YI YOĞUN VERI GÜNDEMI BEKLIYOR Avrupa Borsaları, bu hafta İngiltere hariç satış ağırlıklı bir seyir izlerken, gelecek hafta salı günü bölge genelinde açıklanacak imalat sanayi ve hizmet sektörü PMI ile perşembe Almanya'da 2. çeyrek GSYH verileri başta olmak üzere makroekonomik verilerde bölge ekonomilerinin gidişatına ilişkin ipuçları aranacak. Bölgede, resesyon riskleri güçlenmeye devam ederken, Almanya'nın doğal gaz tedariki problemine bir de kuraklığın nehirlerdeki su seviyelerini düşürmesi eklendi. Buna göre, nehirlerin iç ve dış ticarette önemli payı olduğu ülkede su seviyelerinin oldukça azalmasının ardından bazı gemilerin seyahat edememesinin ülkede tedarik zincirini olumsuz etkileyebileceğinden endişe ediliyor. Euro Bölgesi yılın ikinci çeyreğinde çeyreklik yüzde 0,6 ve yıllık yüzde 3,9 büyüse de beklentilerin altında kalırken, İngiltere'de Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) yıllık yüzde 10,1 artışla son 40 yılın en hızlı yükselişine işaret etti. Euro Bölgesi'nde yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle temmuzda yüzde 8,9'a çıkarak rekor seviyeyi görürken, inşaat üretimi, haziran ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3 azaldı. Euro/Dolar paritesi bu hafta ABD'den gelen karışık sinyallerin Fed'i ultra şahin duruşunu korumaya zorlayabileceği ve Euro Bölgesi'nin resesyona girebileceği endişeleriyle yüzde 2,1 değer kaybeden Euro/dolar paritesi haftayı 1,0043'ten tamamladı. Bu hafta İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,66 değer kazanırken, Almanya'da DAX endeksi yüzde 1,82, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,89 ve İtalya'da MIB 30 endeksi yüzde 1,89 değer geriledi. Gelecek hafta salı Euro Bölgesi'nde tüketici güven endeksi, perşembe Avrupa Merkez Bankası (ECB) toplantı tutanakları takip edilecek. ASYA'DA PAY PIYASALARI JAPONYA HARIÇ GERILEDI Asya tarafında da pay piyasaları bu hafta Japonya borsası hariç satış ağırlıklı bir seyir izlerken, bölgede resesyon endişesi güçleniyor. Çin'de ekonominin yavaşladığına dair işaretler, konut piyasasında süregelen kriz, ABD ile Tayvan konusundaki anlaşmazlık ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19) kaynaklı kapanmalar ülkede belirsizlikleri artırmaya devam ediyor. Bölgede açıklanan makroekonomik verilere göre, Çin'de yıllık bazda perakende satışlar yüzde 2,7 ve sanayi üretimi yüzde 3,8 artsa da beklentilerin altında kaldı. Söz konusu durum bölgede risk algısını güçlendirse de, Çin Merkez Bankası'nın (PBoC) resesyon riskine karşın 1 yıllık borçlanma faizini yüzde 2,85'ten yüzde 2,75'e indirmesi risk algısını sınırlı da olsa törpüledi. Japonya'da açıklanan verilere göre ise ülke ekonomisi ikinci çeyrekte yıllık bazda yüzde 2,2, çeyreklik bazda yüzde 0,5 büyüyerek piyasa öngörülerinin altında kalırken, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) temmuzda yıllık bazda yüzde 2,6 artarak beklentileri geride bıraktı. Yeni Zelanda Merkez Bankası politika faizini 50 baz puan yükselterek yüzde 3'e çıkarırken, gelecek toplantılarda benzer politikaları sürdüreceği sinyalini verdi. Söz konusu gelişmelerle haftalık bazda Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,34 değer kazanırken, Çin'de Şangay bileşik endeksi yüzde 0,57, Güney Kore'de Kospi endeksi yüzde 1,38 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 2 değer kaybetti. 22 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde sadece cuma günü Japonya'da açıklanacak Tokyo TÜFE verileri bulunuyor. YURT IÇINDE GÖZLER TCMB POLITIKA FAIZINI YÜZDE 13'E ÇEKTI Yurt içinde bu hafta Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi rekor üzerine rekor kırarken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 100 baz puan düşürerek yüzde 13'e indirdi. Bankadan yapılan duyuruda, fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi gözden geçirme sürecinin devam ettiği belirtilerek, "Değerlendirme süreçleri tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam edilecektir." ifadeleri kullanıldı. Cuma günü TCMB'nin ticari kredi faizlerini TCMB'nin faizlerine yaklaştırmak için uygulamaya aldığı makro ihtiyati tedbirler Resmi Gazete'de yayımlandı. Bu hafta Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi yüzde 5,44 artışla 3.020,20 puana yükselerek haftalık kapanış rekoru kırarken, gördüğü en yüksek seviyeyi de 3.051,83'e çıkardı. Dolar/TL haftalık bazda yüzde 0,90 değer kazanarak 18,0971'e yükseldi. Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 3.050 ve 3.100 seviyelerinin direnç, 3.000 ve 2.980 puanın destek olarak takip edileceğini kaydetti. Gelecek hafta yurt içinde salı tüketici güven endeksi bütçe dengesi ve perşembe reel kesim güven endeksi, kapasite kullanımı ile TCMB'nin toplantı özeti takip edilecek. Yazı kaynağı : m.bloomberght.com YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam AVUKAT OLMAK IÇIN KAÇ YIL OKUNUR Katagoriler : 1. bilgi90 2. site içerikleri 1ziyaretçi avukat olmak için kaç yıl okunur bilgi90'dan bulabilirsiniz HUKUK BÖLÜMÜ HUKUK BÖLÜMÜ NEDIR? Hukuk, bireylerin diğer bireyler ve toplumlar arasında olan ilişkileri ayarlayan ve düzenleyen kuralların toplanmış halidir. Hukuk Fakültesinin amacı, anayasada yer alan yasaların ve iş etiği çizgisinden ayrılmayacak, bireyler ve toplum arasındaki düzeni sağlayabilecek, hukuk sektörü içerisinde katkı ve fayda sağlayabilecek nitelikli insanları sektöre kazandırmaktır. Hukuk Fakültesini tercih etmeyi düşünen aday öğrencilerde adalet ve hukuk kavramlarına ilgili, konuşma yeteneği yüksek, disiplinli olması aranan özelliklerin başında gelmektedir. Yazı kaynağı : www.kariyer.net AVUKAT OLMAK İÇIN KAÇ YIL OKUMAK GEREKIR Ülkemizde avukat olmak için, üniversitelerin Hukuk fakültelerinden mezun olmak şartı gerekir. Hukuk fakültelerinde eğitim ise dört yıldır, hem zorunlu hem de seçmeli derslerin yer aldığı bu fakülteyi kazanmak için YKS yani Yükseköğrenim Kurumları Sınavı kazanılmalıdır. Hukuk fakültesine girebilmek için, YKS’nin 2 oturumuna da katılmak gerekir. YKS’nin birinci oturumu TYT’de (Temel Yeterlik Testi) 40 adet Türkçe ile 40 adet de temel matematik sorusu çözülmelidir. TYT barajını geçmek gerekiyor. YKS’nin ikinci oturumu AYT (Alan Yeterlilik Testi) içerisindeki eşit ağırlık sorularını cevaplanması gerekir. Üniversitelerin hukuk fakültesi puanları değişiklik gösterir. Buna göre iki oturumda da alınan puanlar çok önemlidir. HUKUK FAKÜLTELERINDE HANGI DERSLER OKUTULUR Hukuk fakültelerinde zorunlu ve seçmeli dersler bulunur. Seçmeli dersler üniversitelerin fakültelerine göre değişiklik gösterir. Zorunlu derslerin başlıcaları ise şu şekildedir; Bu dersler dört sene örgün eğitim süresince değişik ders saatleri ile verilir. Bazı fakültelerde dersler dönemlik bazılarında ise yıllık olabilir. Dönemlik olan fakültelerde dersler örneğin, Ceza Hukuku 1 ve Ceza Hukuku 2 şeklinde bölünebilir. Hukuk fakültelerinde hukuk dışında da öğrencilerin gelişimine yönelik dersler de bulunur. Bunlarda; Bu derslerde zorunlu olup üniversitelere göre ders saatleri değişir. HUKUK FAKÜLTESINE DIKEY GEÇIŞ YAPILABILIR MI? Avukat olmak için hukuk fakültesini bitirmek gerekir. Ancak hukuk fakültesini kazanmanın yanı sıra bu fakülteye bazı bölümlerden de dikey geçiş yaparak hukuk fakültesi mezunu olunabilir. Hukuk fakültesine dikey geçiş yapabilmek için üniversitelerin 2 yıllık Adalet Meslek Yüksekokulunun Adalet Bölümü (ön lisans) ile Açıköğretim Fakültesi Adalet Bölümü (2 yıllık) mezunlarından olmak gerekiyor. Bu bölümleri bitirenler DGS yani Dikey Geçiş Sınavını kazanarak yükseköğrenimlerini lisans seviyesine çıkarabilirler. 120 sorudan oluşan DGS’de 60 sözel 60 da sayısal sorusu bulunur. Genel olarak TYT’ye benzer. Üniversitelerin DGS hukuk taban puanları arasında çok büyük fark olmasa da değişiklik gösterebilir. Geçiş sürecinde ön lisans başarı puanı da hesaplanır. Yazı kaynağı : www.t-hos.com.tr AVUKAT NASIL OLUNUR? AVUKAT OLMAK İÇIN GEREKLI ŞARTLAR VE ARANAN ÖZELLIKLER NELERDIR? - EKONOMI HABERLERI Bir toplum içinde en önemli olgulardan biri adalettir. Adalet her açıdan sağlanmalıdır. Bunu da sağlamayı görev edinmiş meslekler arasında avukatlık bulunmaktadır. Dünya tarihinde 13. Yy'da oluşmaya başlamış bu meslek dalı 1861 yılından bu yana ülkemizde varlığını sürdürmektedir. Günümüzün en popüler mesleklerinden olan ve birçok gencin hayalini kurduğu avukatlık ile ilgili tüm bilgileri hazırladık. İşte detaylar… Avukat nasıl olunur? Avukat olmak için diğer saygın meslek türleri gibi öncelikle liseyi bitirmek gerekiyor. Daha sonra ise üniversite sınavlarından iyi bir puan alıp hukuk fakültesini kazanmak gerekiyor. Hukuk fakültesi üniversitelerde okuması en zor bölümler arasındadır. 4 sene boyunca eğitim alacak olan kişiler birçok milletin hukuk tarihini görürler. Hukuk fakültesi bitirildikten sonra ise avukatlık stajına başlamak gerekmektedir. Tam olarak 1 yıl süren avukatlık stajı 6 aylık mahkemede 6 ayda en az 5 yıl deneyimli bir avukatın yanında yapılır. Avukatlık stajı yapan bir kişi bu süre zarfında herhangi bir iş yerinde çalışamaz. Avukatlık stajı biten kişi Türkiye Barolar Birliği'ne stajının bittiğini ve avukatlık ruhsatını almak için başvurur. Daha sonra uygun görülmesinde halinde verilir. Avukat olmak için gerekli olan şartlar nelerdir? Avukat olmak için belli başlı bazı şartlar gerekmektedir. Bu şartları sizler için sıraladık; Avukatların Taşıması Gereken Özellikler Nelerdir? Avukatların taşıması gereken özellikler şunlardır: Avukatlık Yapamayacak Olanlar Kimlerdir? Avukatlık yapamayacak olan kişiler şunlardır: Rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, irtikap, nicelikli zimmet, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolaylı iflas, ihaleye fesat karıştırmak gibi suçlardan hüküm giymiş veya herhangi bir suçtan dolayı hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan kişilerin avukatlık yapabilmeleri mümkün değildir. Aldıkları cezaları para cezasına çevirebilmiş veya cezalarını affa uğratabilmiş olsalar bile avukatlık yapabilmeleri mümkün değildir. Avukatlık Eğitimi Nasıldır? Avukatlık eğitimi; üniversitelerin 4 senelik Hukuk Fakültelerinde alınmaktadır. Kişinin avukatlık yapabilmesi için tek yolu, hukuk fakültesini bitirmektir ve sonrasında avukatlık ruhsatını alabilmesidir. Ayrıca adalet ön lisans programını bitiren kişilerin; Dikey Geçiş Sınavı'na yani DKS'ye girerek hukuk fakültelerine yerleşebilmeleri mümkündür. Hukuk okuyanların %0.3'ü, bu şekilde hukuk okumaya başlamaktadır. Hukuk fakültelerinde kişilerin ön eğitimde başarı ile geçmek zorunda oldukları dersler; mantık, sosyoloji, tarih, Türkçe ve kompozisyondur. Bu dersleri başarı ile veremeyen kişilerin hukuk fakültesinden mezun olabilmesi mümkün değildir. Hukuk Fakültelerinde alınan eğitimler şunlardır: Yazı kaynağı : www.sabah.com.tr YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler. 1 Ay önce Admin İndir + devam SON YAZI * kafkas üniversitesi yatay geçiş * velayetin değiştirilmesi davası * darıca sahibinden satılık daire * hacettepe isteğe bağlı hazırlık * sağlık yardımı talep ve taahhüt * turhal devlet hastanesi telefon * yemekten önce bismillah ilahisi * banka reklamında oynayan ünlüler * jackson hole toplantısı ne zaman * avukat olmak için kaç yıl okunur * milyon performance hall istanbul RASTGELE YAZILAR * squid game 1.bölüm türkçe altyazılı izle dizigom * 15 temmuz şehitler imam hatip ortaokulu kahramanmaraş * astsubayların ek göstergesi artacak mı * rüyada cinayet işlemek ne anlama gelir * 7322 bakınız başvurma özel şartları devlet hava meydanları işletmesi genel müdürlüğü * ısparta öğretmenevi yemek listesi * etkileyici anlamlı sözler, kısa * telefonun şarjı çabuk bitiyor ne yapmalıyım * 1.000 lira afgan parası ne kadar * combien de cartouche de cigarette peut on ramener de turquie * kayaçlar ve madenler hangi amaçlar için kullanılır verilen noktalı yerlere yazalım * istanbul bayramda iett ücretsiz mi * kuzeyli full izle türkçe dublaj * maküla ve arka kutbun dejenerasyonu * kocaeli üniversitesi personel alımı başvuru * 5. sinif türkçe dersi tam öğrenme cevapları * feminist dünyada erkek olmak pdf * sevgiliye gunaydin mesajlari * elinin hamuruyla girdiği her işi başaran * düşük sıcaklıklarda daha hassas ölçüm yapmak için hangi termometre kullanılır * berat kandili için oruç niyeti nasıl yapılır Lütfen sitenin üst kısmındaki siyah duyuruyu okuyun.