bilgi90.com Open in urlscan Pro
2606:4700:3031::ac43:acb8  Public Scan

Submitted URL: http://bilgi90.com/
Effective URL: https://bilgi90.com/
Submission: On August 22 via manual from TR — Scanned from DE

Form analysis 0 forms found in the DOM

Text Content

Bilgi 90 .com

 1. İletişim
 2. Ana sayfa


MENU

 * Ana sayfa
   
 * İletişim
   
 * Soru gönder
   


SITE İSTATISTIKLERI

 * Yorum sayısı :Admin
 * Konu sayısı :1
 * Başlangıç yılı :1398


KONULAR

 * site içerikleri
   
 * Nex Textless
   
 * Nex Temp
   

Bu sitede bulunan yazılar memnuniyetsizliğiniz halınde olursa bizimle iletişime
geçiniz ve o yazıyı biz siliriz. saygılarımızla


KAFKAS ÜNIVERSITESI YATAY GEÇIŞ

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

kafkas üniversitesi yatay geçiş bilgi90'dan bulabilirsiniz


KAFKAS ÜNIVERSITESI

         

          Kurumlar Arası Yatay Geçiş Başvuruları elektronik ortamda (on-line)
yapılacak olup, posta, e-posta, kargo veya şahsen başvuru kabul edilmeyecektir.

          Ön başvuru formu bilgisayar ortamında doldurularak alınan çıktısı aday
tarafından imzalandıktan sonra, başvuru formu ile ön başvuruda istenen diğer
belgeler ayrı ayrı taranarak sisteme yüklenecektir.   

          Yatay geçiş başvurusu kabul edilen öğrencilerin, kesin kayıt
işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için ön başvuruda sisteme yüklediği ile
kesin kayıtta istenilen tüm belgelerin asılları ile birlikte ilgili
fakülte/yüksekokula şahsen başvurmaları gerekmektedir. Belgelerin doğruluğu
komisyon tarafından onaylandıktan sonra kesin kayıt işlemi
gerçekleştirilecektir.

          Sisteme taranarak yüklenen belgeler ile asılları arasında uyumsuzluk,
belgelerde sayfa eksikliği, belgelerin okunaklı olmaması, istenenden farklı bir
belge yüklenmesi vb. durumunda öğrenci kayıt hakkını kaybedecektir. Bu konudaki
bütün sorumluluk öğrencilere aittir.  





Yazı kaynağı : www.kafkas.edu.tr


KAFKAS ÜNIVERSITESI-YENI

         

          Kurumlar Arası Yatay Geçiş Başvuruları elektronik ortamda (on-line)
yapılacak olup, posta, e-posta, kargo veya şahsen başvuru kabul edilmeyecektir.

          Ön başvuru formu bilgisayar ortamında doldurularak alınan çıktısı aday
tarafından imzalandıktan sonra, başvuru formu ile ön başvuruda istenen diğer
belgeler ayrı ayrı taranarak sisteme yüklenecektir.   

          Yatay geçiş başvurusu kabul edilen öğrencilerin, kesin kayıt
işlemlerinin gerçekleştirilebilmesi için ön başvuruda sisteme yüklediği ile
kesin kayıtta istenilen tüm belgelerin asılları ile birlikte ilgili
fakülte/yüksekokula şahsen başvurmaları gerekmektedir. Belgelerin doğruluğu
komisyon tarafından onaylandıktan sonra kesin kayıt işlemi
gerçekleştirilecektir.

          Sisteme taranarak yüklenen belgeler ile asılları arasında uyumsuzluk,
belgelerde sayfa eksikliği, belgelerin okunaklı olmaması, istenenden farklı bir
belge yüklenmesi vb. durumunda öğrenci kayıt hakkını kaybedecektir. Bu konudaki
bütün sorumluluk öğrencilere aittir.  







Yazı kaynağı : www.kafkas.edu.tr


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

velayetin değiştirilmesi davası bilgi90'dan bulabilirsiniz


VELAYET DAVASI VE VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI




VELAYET DAVASI NEDIR?

Reşit olmayan çocuk üzerinde velayet hakkı ana ve babaya aittir. Yasal sebep
olmadıkça velayet ana ve babadan alınamaz. Hâkim vasi atanmasına gerek
görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velayeti altında
kalırlar.

Velayet davası; çocuğun velayeti kendisinde olmayan eşin diğer eşe karşı açtığı
bir aile hukuku davası türüdür. Velayet davası aile mahkemesinde açılır.

4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 337, 340, 342 ve 346. maddeleri uyarınca
velayet, çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini
kapsar. Velayet, aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların
kişiliklerine ve mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve
yükümlülükleri de içerir. Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve
ödevleri, özellikle çocuklarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini
sağlamak, yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda
sağlayacağı eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi
ahlâk sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve
yükümlülüğü bulunmaktadır. Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları
gerçekleşmedikçe, ana ve babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Ayrılık
ve boşanma durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük
yararlarıdır. Başka bir anlatımla, velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün
yararını korumak ve geleceğini güvence altına almaktır. Öte yandan, TMK’nın 335
ila 351. maddeleri arasında düzenlenen “velayet”e ilişkin hükümler kural olarak,
kamu düzenine ilişkindir ve velayete ilişkin davalarda resen (kendiliğinden)
araştırma ilkesi uygulandığından hâkim, tarafların isteği ile bağlı değildir.
Velayetin değiştirilmesine yönelik istem incelenirken ebeveynlerin istek ve
tercihlerinden ziyade çocuğun üstün yararı göz önünde tutulur (HGK-K.2018/1278).

Velayet Düzenlemesinde İdrak Yaşı Kavramı: Mahkeme belli yaşın üstündeki
çocukların velayetini düzenlerken çocuğu dinlemeli ve velayet konusundaki
görüşünü sormalıdır. Yargıtay uygulamasına göre çocuğun idrak yaşı, 8 yaş veya
üstüdür. 8 yaş veya bu yaşın üzerinde olan çocukların görüşü alınmadan velayetin
düzenlenmesi, değiştirilmesi veya kaldırılması mümkün değildir
(HGK-K.2018/1278).


EVLILIKTE VELAYET NASIL KULLANILIR?

Evlilik devam ettiği sürece ana ve baba velayeti birlikte kullanırlar.

Ortak hayata son verilmiş veya ayrılık hali gerçekleşmişse hâkim, velayeti
eşlerden birine verebilir.

Velayet, ana ve babadan birinin ölümü halinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk
kendisine bırakılan tarafa aittir.


ANNE-BABANIN EVLI OLMAMASI HALINDE VELAYET NASIL KULLANILIR?

Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.

Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya da velayet kendisinden alınmışsa hakim ,
çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya velayeti babaya verir.


ÜVEY ÇOCUKLARIN VELAYETININ ÖZELLIKLERI

Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.

Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı
olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu
temsil eder.


VELAYETIN KAPSAMI NEDIR?

Ana ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde
tutarak gerekli kararları alır ve uygularlar.

Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür.

Ana ve baba, olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar;
önemli konularda olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar.

Çocuk, ana ve babasının rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın
onlardan alınamaz.

Çocuğun adını ana ve babası koyar.


VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN EĞITIMI

Ana ve baba, çocuğu olanaklarına göre eğitirler ve onun bedensel, zihinsel,
ruhsal, ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlar ve korurlar.

Ana ve baba çocuğa, özellikle bedensel ve zihinsel özürlü olanlara, yetenek ve
eğilimlerine uygun düşecek ölçüde, genel ve mesleki bir eğitim sağlarlar .

Çocuğun dini eğitimini belirleme hakkı ana ve babaya aittir.

Ana ve babanın bu konudaki haklarını sınırlayacak her türlü sözleşme
geçersizdir.

Ergin, dinini seçmekte özgürdür .


VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN TEMSIL EDILMESI

Ana ve baba, velayetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal
temsilcisidirler.

İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin rızasıyla işlem
yaptığını varsayabilirler.

Vesayet makamlarının iznine bağlı hususlar dışında kısıtlıların temsiline
ilişkin hükümler velayetteki temsilde de uygulanır.


VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN FIIL EHLIYETI

Velayet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti
gibidir.

Çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına
bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur.


VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN AILEYI TEMSIL ETMESI

Velayet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana ve babanın rızasıyla
aile adına hukuki işlemler yapabilir; bu işlemlerden dolayı ana ve baba borç
altına girer .


ÇOCUK ILE ANA VE BABA ARASINDAKI HUKUKI İŞLEMLERIN BAĞLAYICILIĞI

Çocuk ile ana veya baba arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk
ile üçüncü kişi arasında yapılacak bir hukuki işlemle çocuğun borç altına
girebilmesi, bir kayyımın katılmasına ve hâkimin onayına bağlıdır .


VELAYET ALTINDAKI ÇOCUĞUN KORUNMASI İÇIN ÖNLEMLER

Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma
çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması için uygun
önlemleri alır.


ÇOCUKLARIN KURUMLARA YERLEŞTIRILMESI

Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk
edilmiş halde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya
bir kuruma yerleştirebilir.

Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu onlardan katlanmaları
beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine göre başka çare de
kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hâkim aynı önlemleri
alabilir.

Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu önlemlerin gerektirdiği giderler
Devletçe karşılanır. Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI NEDENLERI

Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya verilmesinden
sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve sonradan ortaya
çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın velayet hakkını
gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği durumlarda açılan
bir davadır.

Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini
aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin
kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır
bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması
aranır.

Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın
“Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla
evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu
kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli
önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır.
Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen
velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü
kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin
sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da
babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka
yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin
değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir.

Velayetin yukarıda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin
birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte
velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki
kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması
gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim
giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır. Burada
bahsi geçen katılma durumu iştirak nafakası olarak karşımıza çıkar. Bu nafaka
velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden
itibaren hükmedilmesi gereken bir nafakadır.(HGK-K.2018/1148).


VELAYETIN KALDIRILMASI ŞARTLARI

Çocuğun korunmasına ilişkin diğer önlemlerden sonuç alınamaz ya da bu önlemlerin
yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim aşağıdaki hallerde velayetin
kaldırılmasına karar verir:

Kararda aksi belirtilmedikçe, velayetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün
çocukları kapsar.

Mahkeme, bir çocuk hile ilgili velayet hakkının kaldırılmasına karar verirken,
velayetin kaldırılması gerekmeyen diğer çocuklar hakkında da velayetin
kaldırılmasına yer olmadığına karar vermelidir, aksi takdirde diğer çocuklar
açısından da velayet kaldırılmış olur:


ANA VEYA BABANIN YENIDEN EVLENMESI HALINDE VELAYETIN KALDIRILMASI

Velayete sahip ana veya babanın yeniden evlenmesi, velayetin kaldırılmasını
gerektirmez. Ancak, çocuğun menfaati gerektirdiğinde velayet sahibi
değiştirilebileceği gibi, durum ve koşullara göre velayet kaldırılarak çocuğa
vasi de atanabilir.


VELAYETIN KALDIRILMASI HALINDE ANA VE BABANIN YÜKÜMLÜLÜKLERI

Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim
giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder.

Ana ve baba ile çocuğun ödeme gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır.

Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.


DURUMUN DEĞIŞMESI HALINDE VELAYET

Durumun değişmesi halinde, çocuğun korunmasına ilişkin önlemlerin yeni koşullara
uydurulması gerekir.

Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa hakim , resen ya da
ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir.


VELAYET VE VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI/KALDIRILMASI DAVASI YARGITAY KARARLARI


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI

Davacı baba, boşanma ile velayeti davalı anneye bırakılan ortak çocuk 29.03.2003
doğumlu ‘nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep etmiş,
mahkemece davacının bu talebinin reddine karar verilmiştir. Velayet
düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun
yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel,
fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin
gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların
sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk
yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı
için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki
kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas
alınacaktır. Velayet kamu düzenine dair olup, re’sen araştırma ilkesi
geçerlidir. Bu sebeple yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz
önünde tutulması gerekir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin Sözleşmesinin , iç hukuk
tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini
ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve
görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün
yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür.
Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

Mahkemece yaşı sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuk velayeti konusunda
görüşüne başvurulmuş ise de, aradan geçen zaman ve çocuğun baba ile kişisel
ilişki sırasında beyanın alınması sebebiyle ortak çocuğun bizzat ya da istinabe
yoluyla; eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri
konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin tekrardan hakim
tarafından kendisine sorulması sayılı kararlan) ve psikolog, pedagog ve sosyal
çalışmacı niteliğindeki uzman ya da uzmanlardan (4787 Sayılı Kanun m.5) ortak
çocuğun anne ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir
içerikte sosyal İnceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte
değerlendirilip, ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine
olacağı tespit edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme
ile yazılı şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır (Yargıtay 2. Hukuk
Dairesi - Karar: 2017/2656).


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASINDA TEMSIL KAYYIMI ATANMASI

Velâyet ilişkisinde iki taraf (ebeveyn ve çocuklar) söz konusudur (ÇETİNER,
BAKTIR, S.: Velâyet Hukuku, Ankara 2000, s. 32). Velâyet bu nedenle iki
kutupludur. Velayet, küçüklerin ve bazen de kısıtlı ergin çocukların gerek
kendilerine gerek mallarına özen gösterme ve onları temsil etme konusunda
kanunun ana ve babaya yüklediği yükümlülükler ile bu yükümlülüklerin iyi bir
şekilde yerine getirilmesini sağlamak üzere onlara tanıdığı hakların tümüdür.

Öte yandan velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya
verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve
sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın
velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği
durumlarda açılan bir davadır. Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması
ve bu durumun velayet görevini aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin
değiştirilmesini velayetin kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin
kaldırılmasında velayet görevinin ağır bir şekilde kötüye kullanılması veya
aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması aranır.

Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir.

TMK’nın “Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; “Ana veya babanın
başkasıyla evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların
zorunlu kılması hâlinde hâkim, re’sen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine
gerekli önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır.
Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen
velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü
kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin
sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da
babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka
yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin
değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir.

Velayetin yukarıda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin
birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte
velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki
kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması
gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim
giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır. Burada
bahsi geçen katılma durumu iştirak nafakası olarak karşımıza çıkar. Bu nafaka
velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden
itibaren hükmedilmesi gereken bir nafakadır.

Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle
çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak,
yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı
eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak
sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü
bulunmaktadır.

Velayetin kaldırılması ve değiştirilmesi şartları gerçekleşmedikçe ana ve
babanın velayet görevlerine müdahale olunamaz. Öte yandan ayrılık ve boşanma
durumunda velayetin düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır.
Eş söyleyişle velayetin düzenlenmesinde asıl olan küçüğün yararını korumak ve
geleceğini güvence altına almaktır. Velayet kamu düzenine ilişkin olup bu
hususta ana ile babanın istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin
dikkate alınması zorunludur. Buna göre velayete ilişkin değerlendirme yapılırken
göz önünde tutulması gereken temel ilke çocuğun “üstün yararı”dır.

TMK’nın “Velayetin Kapsamı” başlıklı 339. maddesinin birinci fıkrasındaki; “Ana
ve baba, çocuğun bakım ve eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak
gerekli kararları alır ve uygularlar…” şeklindeki yasal düzenleme ile,

Aynı Kanunun “Çocuğun fiil ehliyeti” başlıklı 343. maddenin birinci
fıkrasındaki; “Velâyet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki
kişinin ehliyeti gibidir…” yönündeki hüküm ile “Koruma Önlemleri” başlıklı 346.
maddesindeki “Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve
baba duruma çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hâkim, çocuğun korunması
için uygun önlemleri alır.” şeklindeki hüküm de üstün yarara ilişkin temel
noktaları içermektedir.

Kaldı ki Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme’nin 3. Maddesinde,
kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşlarının, mahkemelerin, idari makamların
veya yasama organlarının yaptığı ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde
çocuğun yararının temel düşünce olduğu; taraf devletlerin çocuğun ana-babasının,
vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve
ödevlerini de göz önünde tutarak, esenliği için gerekli bakım ve korumayı
sağlamayı üstleneceği ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alacağı ve
taraf devletlerin, çocukların bakımı veya korunmasından sorumlu kurumların
hizmet ve faaliyetlerinin özellikle güvenlik, sağlık, personel sayısı ve
uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından yetkili makamlarca konulan ölçülere
uymalarını taahhüt edeceğinin belirtildiği,

Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 1. Maddesinde,
sözleşmenin 18 yaşına ulaşmamış çocuklara uygulanacağı; sözleşmenin amacının
çocukların yüksek çıkarları için haklarını geliştirmek, onlara usule ilişkin
haklar tanımak ve bu hakların, çocukların doğrudan ve diğer kişiler veya
organlar tarafından bir adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren davalardan
bilgilendirilmelerini ve bu davalara katılmalarına izin verilmesini teminen
kullanılmasını kolaylaştırmak olduğu; sözleşmenin amaçları açısından bir adli
merci önündeki çocukları ilgilendiren davaların, özellikle çocukların ikameti ve
çocuklarla şahsî ilişki kurulması gibi velayet sorumluluklarına ilişkin davalar
olduğu; her devletin, imza sırasında veya onay, kabul, uygun bulma ve katılma
belgesinin tevdii sırasında, Avrupa Konseyi Genel Sekreterine yönelik bir
beyanla, bir adli merci önünde bu sözleşmenin uygulanacağı en az üç çeşit aile
uyuşmazlığını belirlemesi gerektiği; tarafların her birinin, ek bir beyanla
sözleşmenin uygulanacağı ilave aile uyuşmazlıklarını belirtebileceği veya 5.
madde, 9. maddenin ikinci paragrafı, 10. maddenin ikinci paragrafı ve 11. madde
ile ilgili bilgi verebileceği; sözleşmenin tarafların çocuk haklarının
geliştirilmesi ve kullanılmasında daha elverişli kurallar uygulamalarını
engellemeyeceği,

Aynı Sözleşmenin 3. Maddesinde, yeterli idrake sahip olduğu iç hukuk tarafından
kabul edilen bir çocuğa, bir adli merci önündeki kendisini ilgilendiren
davalarda, yararlanmayı bizzat da talep edebileceği hakların verildiği, bu
hakların ilgili tüm bilgileri almak, kendisine danışılmak ve kendi görüşünü
ifade etmek ve görüşlerinin uygulanmasının olası sonuçlarından ve her tür
kararın olası sonuçlarından bilgilendirilmek olduğu,

Yine Sözleşmenin 6. maddesinde bir çocuğu ilgilendiren davalarda adli merciin,
bir karar almadan önce çocuğun yüksek çıkarına uygun karar almak için yeterli
bilgiye sahip olup olmadığını kontrol etmesi ve gerektiğinde özellikle velayet
sorumluluğunu elinde bulunduranlardan ek bilgi sağlaması, çocuğun iç hukuk
tarafından yeterli idrak gücüne sahip olduğunun kabul edildiği durumlarda
çocuğun bütün gerekli bilgiyi edindiğinden emin olması, çocuğun yüksek çıkarına
açıkça ters düşmediği takdirde gerekirse kendine veya diğer şahıs ve kurumlar
vasıtasıyla çocuk için elverişli durumlarda ve onun kavrayışına uygun bir tarzda
çocuğa danışması, çocuğun görüşünü ifade etmesine müsaade etmesi ve çocuğun
ifade ettiği görüşe gereken önemi vermesinin gerektiği,

Sözleşmenin 9. maddesinde, bir çocuğu ilgilendiren davalarda iç hukuk gereğince
çocukla olan çıkar çatışması sonucunda velayet sorumluluğuna sahip kişilerin
çocuğu temsil etme yetkisinden men edildiklerinde mahkemenin bu davalarda çocuk
için bir özel temsilci atama yetkisinin bulunduğu; tarafların, bir çocuğu
ilgilendiren davalarda adlî merciin çocuğu temsil etmek için başka bir
temsilciyi, gerekli olduğu takdirde bir avukatı tayin etmek yetkisine sahip
olduğunu sağlama olanağını göz önünde bulunduracakları, 5395 sayılı Çocuk Koruma
Kanunu’nun “Temel İlkeler” başlıklı 4. maddesinin (b) bendinde, bu Kanunun
uygulanmasında, çocuğun haklarının korunması amacıyla çocuğun yarar ve
esenliğinin gözetilmesi ilkesinin esas alınacağı,

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesi’nin 12. Maddesinde, taraf
devletlerin, görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren
her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve
olgunluk derecesine uygun olarak, gereken özen gösterilmek suretiyle
tanıyacakları; bu amaçla çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari
kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci ya da uygun bir makam
yoluyla dinlenilmesi fırsatının, ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun
olarak çocuğa özellikle sağlanacağı açıkça ifade edilmiştir.

Çocuğun üstün yararını belirlerken onun bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlâki ve
toplumsal gelişiminin sağlanması amacının gözetilmesinin gerektiği
unutulmamalıdır. Anne ve babanın yararı, tarafların boşanmadaki kusurları,
ahlâki değer yargıları, sosyal konumları gibi durumları çocuğun üstün yararını
etkilemediği ölçüde göz önünde tutulur. Çocuğun üstün yararının anne ve baba
karşısında etkilenmesi durumunda ise çocuğun yararını koruyacak ve menfaat
çatışmasını engelleyecek düzenlemeler devreye girecektir. Tam bu noktada
“kayyım” ve “temsil kayyımı” kavramları karşımıza çıkmaktadır.

Kayyım, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 403. maddesinin ikinci
fıkrasında da düzenlendiği üzere sadece belirli işleri görmek veya mal varlığını
yönetmek için görevlendirilen kişidir. Kayyım olarak atanan kişi, bunun
dışındaki işleri yapamayacağı gibi, temsil konusu olan belli olayın dışında
kendisine atanmış olduğu kişinin genel temsil yetkisine sahip yasal temsilcisi
durumunda da değildir.

Temsil kayyımı ise bir kimsenin belli bir işini görmek, başka bir anlatımla
belli bir işte kayyım atandığı gerçek veya tüzel kişiyi temsil etmek için
görevlendirilen kişidir. TMK’nın “Kayyımlığı gerektiren haller” başlıklı 426.
maddesine göre; “Vesayet makamı, aşağıda yazılı olan veya kanunda gösterilen
diğer hâllerde ilgilisinin isteği üzerine veya re’sen temsil kayyımı atar:

İlgiliye kayyım atanacağı açıkça belirtilmiştir.

Madde metninden de anlaşıldığı üzere temsil kayyımlığı sadece yukarıda sayılan
hallerde değil, aynı zamanda Kanunun gösterdiği başka durumlarda da (TMK m. 291,
301, 345, 360. ve 880) atanabilmektedir.

Eldeki dava açısından yukarıda bahsi geçen TMK’nın 426. maddesinin ikinci
fıkrasının değerlendirilmesi gerekmektedir. TMK’nın 426. maddesinin ikinci
fıkrasının uygulamasında yasal temsilci, küçük veya kısıtlının vasisi ya da
küçük (veya kısıtlı) üzerinde velayet hakkına sahip olan kimsedir. Anılan
fıkraya göre bir küçüğün veya kısıtlının velisi, vasisi, yasal danışmanı veya
geçici temsilcisinin bir işi görmesi sırasında, kendi menfaati temsil ettiği
küçük ve kısıtlının menfaati ile çatışıyorsa, “zarar uğrama tehlikeleri
nedeniyle” söz konusu küçük ve kısıtlının belirli işini görmek için “temsilen”
bir kayyım atanacaktır.

Temsil kayyımlığını gerektiren durumların başında yasal temsilci ile küçüğün
veya kısıtlının menfaatlerinin çatışması hâlinde söz konusu işin nihayete
erdirilmesi için küçük veya kısıtlının menfaatlerinin korunması amaçlı temsil
kayyımı atanması yer almaktadır.

Temsil kayyımı atanmaksızın menfaat çatışması içerisinde yapılan hukuki işlemler
kesin hükümsüzdür.

Bu durumda menfaat çatışması kavramına da kısaca değinmekte fayda bulunmaktadır.
İsviçre ve Türk Hukuk öğreti ve uygulamasında baskın biçimde hakim olan görüşe
göre; temsil olunanın menfaatinin ihlaline yönelik salt soyut bir tehlike
olasılığının varlığı menfaat çatışmasının varlığının kabulü için yeterlidir.

Bununla birlikte velâyet kamu düzenine ilişkin olup, bu hususta anne ile babanın
istek ve beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması
zorunludur. Görüldüğü üzere, velayetin değiştirilmesine ilişkin davalar çocuğun
güvenliğini doğrudan ilgilendiren davalardır. Bu kadar önemli bir davada,
velayet hakkına sahip anne ya da babanın, kural olarak temsil olunanın
menfaatine hareket ettiği kabul edilse dahi her zaman çocuğun yararına
davranmayacağı, herhangi bir sebeple çocuk aleyhine hareket ederek onun zararına
bir durum yaratma ihtimali olduğu da tartışmasızdır. Olağandır ki, bu tür
davalarda davanın açılış amacı da diğer tarafın çocuğun menfaatine aykırı
davrandığı iddiasıdır. O hâlde çocuk ile yasal temsilcisi arasında bir menfaat
çatışmasının olduğu kabul edilerek TMK’nın 426. maddesinin ikinci fıkrası
gereğince küçüğe bir temsil kayyımı atanması gerekmektedir.

Somut olayda davacı ile davalının boşandıkları, boşanma davası sırasında
müşterek çocuğun velayetinin davalı babaya verildiği, davacı annenin ise
davalının velayet hakkından doğan yükümlülükleri yerine getirmediğini belirterek
dava açtığı anlaşılmaktadır. Bu durumda küçük ile davacı anne ve davalı baba
arasında menfaat çatışmasının bulunduğu açıktır. Buna göre küçüğü davada temsil
etmek üzere kayyım atanması için (TMK m. 426/2) yetkili vesayet makamına ihbarda
bulunulması, atanacak kayyımın duruşmaya çağrılması ve göstermesi hâlinde
delillerinin toplanması ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek hasıl olacak
sonucuna göre karar verilmesi yerinde olacaktır (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
-K.2018/1148).


VELAYET DAVASINDA ÇOCUĞUN İDRAK YAŞINDA OLMASI HALINDE GÖRÜŞÜNÜN SORULMASI

Ortak çocuk 2007 doğumlu olup (dava tarihi olan 2017 yılında) idrak çağındadır.
Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa
Sözleşmesinin, iç hukuk tarafından çocuğun idrak gücüne sahip olduğunun kabul
edildiği durumlarda, çocuğa adli merci önündeki kendilerini ilgilendiren
davalarda kendi görüşünü ifade etmesine müsaade edilmesini ve yüksek çıkarına
açıkça ters düşmediği takdirde ifade ettiği görüşe gereken önemin verilmesi
gerektiğini öngörmektedir. Mahkemece çocuğa görüşünü ifade etmesi olanağı
tanınmamıştır. Mahkemece yapılacak iş; ortak çocuk Zeynep Tuana’nın olası
sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayeti ile ilgili tercihinin sorulması,
tüm deliller birlikte değerlendirilerek, çocuğun üstün yararının velayetinin
ebeveynlerden hangisine bırakılmasında olduğunun saptanması, hasıl olacak
sonucuna göre karar vermekten ibarettir. Açıklanan hususların üzerinde
durulmaksızın eksik inceleme ile hüküm kurulması doğru bulunmamıştır (Yargıtay
2. Hukuk Dairesi - Karar: 2017/1180).


VELAYET DAVASINDA İDRAK YAŞI KAÇTIR?

Somut olayda da, velayetinin değiştirilmesi talep edilen müşterek çocuk Efe,
dava tarihinde 8, karar tarihinde 10, bozma kararının verildiği tarihte ise 12
yaşında olup, müşterek çocuk davanın tüm aşamalarında idrak çağındadır. İdrak
çağında olan müşterek çocuğun uzmanlar tarafından alınan beyanında hem annesi
hem de babası ile olmak istediğini ifade ettiği, herhangi bir tercihte
bulunmadığı belirtilmiştir. 17.06.2015 tarihli raporun sonuç kısmında da küçüğün
kendi arzu ve isteklerini belirleyebilecek, bunları ifade edebilecek olgunlukta
olduğu, bu nedenle çocuğun beyanlarının dikkate alınması gerektiği ifade
edilmiştir. Ayrıca dosya içerisinde bulunan ve çocuğun devam ettiği okulda
görevli olan rehber öğretmen tarafından tutulan 01.06.2015 tarihli raporda da,
küçüğün içe dönük ve dalgın olduğu, konuşurken bacaklarını salladığı, sorulan
sorulara “hı hı” gibi net olmayan, kolayca değiştirilebilen çelişkili cevaplar
verdiği hususları dile getirilmiştir. Kaldı ki, dava tarihinden itibaren küçüğün
yaşadığı veya yaşamak istediği ortamı değerlendirmesine imkân verecek,
dolayısıyla velayeti konusunda görüşünün alınmasını gerektirecek ölçüde uzun
süre geçtiği de görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu
kabul edilen çocuğa, kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda
danışılarak, görüşünü gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağınınx sağlanması;
ifade edeceği bu görüşün, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna
önem verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır.(YHGK - Karar :
2018/1278).


ÇOCUKLA KIŞISEL İLIŞKININ ENGELLENDIĞI İDDIASININ ARAŞTIRILMASI

Davalı-karşı davacı baba, yargılama süresince çocukların yanında bulunduğu,
davacı-karşı davalı annenin mahkemece belirlenen kişisel ilişkinin infazına
engel olduğunu iddia etmiş ve bu konuda çocuk teslimine dair bazı haciz
tutanaklarını dosyaya sunmuş, mahkemece alınan 31.07.2015 tarihli uzman
raporunda da kişisel ilişkiyi ihmal ettiği gerekçesiyle anne hakkında
danışmanlık tedbiri uygulanması gerektiği rapor edilmiş, mahkemece bu yönde
herhangi bir araştırma yapılmamıştır. O halde, mahkemece yapılacak iş,
davalı-karşı davacı babanın çocuk teslimi talebi ile ilgili icra müdürlüğü
dosyası getirtilerek, gerektiğinde çocuk teslimi konusunda tanıklar ile
görüşlerini açıklama olgunluğuna erişen çocuklar yeniden dinlenilerek ve
gerektiğinde yeniden bilirkişi raporu alınarak; annenin, babanın çocuklarla
kişisel ilişki hakkını sürekli olarak engelleyip engellemediği belirlenerek ve
toplanan diğer tüm delillerle birlikte değerlendirilerek sonucu uyarınca velayet
konusunda bir karar vermek gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm
kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerekirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk
Dairesi - Karar: 2017/1217).


VELAYET KENDISINDE OLAMAYAN EŞ ÇOCUĞUN GIDERLERINE KATILMAK ZORUNDADIR

Dava, iştirak nafakasının artırılmasına ilişkindir. TMK.’nın ; velayetin
kullanılması kendisine verilmeyen eşin, çocuğun bakım ve eğitim giderlerine gücü
oranında katılmak zorunda olduğu hükme bağlanmıştır. Velayet kendisine tevdi
edilmeyen taraf ekonomik imkanları ölçüsünde müşterek çocuğunun giderlerine
katılmakla yükümlüdür. Diğer taraftan iştirak nafakası belirlenirken ana ve
babanın ekonomik durumları gözönünde tutulmakla birlikte velayet hakkı kendisine
tevdi olunmuş tarafın bu görev sebebiyle emeğinin ve yüklendiği sorumlulukların
karşılığı olağan harcamaların da dikkate alınması zorunludur. Ne var ki, nafaka
miktarının belirlenmesine esas alınması gereken giderlerinin makul sınırlar
içinde kalmasına özen gösterilmesi ve velayet kendisine bırakılmayan tarafın
ağır yükümlülüklere maruz bırakılmaması gerekmektedir.

Mahkemece, iştirak nafakası takdir edilirken; çocuğun yaşı, eğitimi ve
ihtiyaçlarının yanında, ana-babanın gelir durumu da gözetilmeli ve nafaka
yükümlüsünün (babanın) gelir durumu ile orantılı olacak şekilde hakkaniyete
uygun bir nafakaya hükmedilmelidir. Nafaka miktarının belirlenmesinde çocuğun
gelirleri de gözönünde bulundurulur.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden; tarafların 18.12.2009 tarihinde kesinleşen karar
ile anlaşmalı olarak boşandıkları, müşterek çocuğun velayetinin davacı anneye
bırakıldığı ve 15.12.2004 tarihli çocuk için aylık 200 TL iştirak nafakasına
hükmedildiği, müşterek çocuğun %98 oranında engelli olduğu, davacının
çalışmadığı, çocuğu ile birlikte 250 TL karşılığında kirada oturduğu, engelli
çocuğu için aldığı 780 TL maaş ile geçimini sağladığı, davalının babasına ait
evde eşi ve bir çocuğu ile birlikte oturduğu, Şirin kuruyemiş isimli işyeri
olduğu, işyeri kirasının 1.200 TL olduğu, aylık gelirinin 1.000 TL olduğu
anlaşılmaktadır.

Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı Başkanlığından gelen yazı cevabına göre,
davacının üç ayda engelli yakını aylığı olarak 39 TL ayrıca engelli yardımı adı
altında 769 TL evde bakım aylığı aldığı görülmüştür. Hal böyle olunca;
tarafların gerçekleşen sosyal ve ekonomik durumları, nafakanın niteliği,
müşterek çocuğun yaşı, eğitim durumu, ihtiyaçları, çocuk için alınan aylık
yardım maaşları, ekonomik göstergelerdeki değişim ve nafaka yükümlüsünün (davalı
babanın) gelir durumu nazara alındığında; artırılan iştirak nafakası miktarı
fazla olup, TMK.4. Maddesinde vurgulanan hakkaniyet ilkesine uygun bulunmamış,
bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir (yargıtay 3. Hukuk Dairesi - Karar:
2017/662).


VELAYET DÜZENLEMESINDE UZMAN RAPORU ALINMASI GEREKIR

Taraflar 16.04.2015 tarihinde kesinleşen kararla boşanmışlar velayeti istenen
ortak çocukları 17.04.2003 doğumlu Zeynep’in velayeti ise davalı babaya
verilmiştir. Bu davada ise anne velayet kendisinde olan babanın velayet
görevlerini yerine getirmediğinden ve ortak çocuğun anne bakım ve şefkatine
muhtaç olduğundan bahisle velayetinin kendisine verilmesini istemiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda tarafların ortak çocukları Zeynep’in
velayeti babadan alınarak anneye verilmiştir. Ortak çocuk 17.04.2003 doğumlu
olup idrak çağındadır. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin Çocuk
Haklarının Kullanılmasına dair Avrupa Sözleşmesinin ; iç hukuk bakımından idrak
çağında bulunan çocukların kendilerini ilgilendiren konularda görüşünün
alınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir.
Velayet, çocukları ilgilendiren konuların en önemlilerindendir. Velayetin
değiştirilmesinin gerekip gerekmediği konusunda; mahkemece uzman incelemesi
yaptırılmadığı gibi; karar tarihinde çocuk idrak çağında olduğu halde, görüşüne
de başvurulmamıştır. Ortak çocuk idrak çağında olduğuna göre; mahkemece
sonuçları hakkında bilgilendirilerek velayet tercihi konusunda çocuğun bizzat
dinlenmesi; bu yeterli olmadığı takdirde 4787 Sayılı Kanun’un 5. maddesinde
gösterilen uzman veya uzmanlardan velayet konusunda rapor alınarak, tüm deliller
birlikte değerlendirilmek suretiyle velayetin düzenlenmesi gerekir. Açıklanan
yönde işlem ve inceleme yapılmak üzere hükmün bozulması gerekmiştir (Yargıtay 2.
Hukuk Dairesi - Karar: 2017/300).


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASINDA ÇOCUĞUN ÜSTÜN YARARI

Dava, kesinleşen boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye verilen ortak çocuk
2005 doğumlu Emre’nin velayetinin değiştirilerek babaya verilmesi istemine
ilişkindir.

Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocuğun üstün yararıdır. 4787 Sayılı Aile
Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair Kanunun gereğince
Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacıdan
oluşan uzmanlardan, her iki ebeveynin yaşadıkları yerde ve çocukla görüşmek
suretiyle inceleme ve rapor istenip; tarafların barınma, gelir, sosyal ve
psikolojik durumlarına göre çocuğun sağlıklı gelişimi için velayeti üstlenmeye
engel bir durumun bulunup bulunmadığının araştırılması ve diğer deliller de
gözönüne alınmak suretiyle ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun
menfaatine olacağı tespit edilerek velayet konusunda bir karar verilmesi
gerekir. Somut olayda, mahkemece baba ve ortak çocuk yönünden rapor tanzim
ettirilmiştir. Ancak, 04.03.2016 tarihli psikolojik danışman ve rehber öğretmen
bilirkişi tarafından velayete dair düzenlenen sosyal inceleme raporu hüküm
tesisi için yeterli değildir. O halde yukarıda belirtilen kıstaslar dikkate
alınarak oluşturulacak üçlü heyetten her iki ebeveyn ve çocuk için bulundukları
yerde inceleme yapılıp rapor alınarak, diğer delillerle birlikle
değerlendirildikten sonra, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi
gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla velayet yönünden yazılı şekilde hüküm
kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk
Dairesi - Karar: 2017/319).


VELAYET DÜZENLEMESINDE KARDEŞLER ARASINDAKI İLIŞKI

Davacı erkek tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması sonucunda
mahkemece davanın kabulü ile tarafların boşanmalarına, 13.06.2005 doğumlu ortak
çocuk … un velayetinin babaya, 28.01.2011 doğumlu … ve …‘nin velayetlerinin ise
anneye verilmesine karar verilmiş, velayeti kendisine verilmeyen ebeveynle
çocuklar arasında karşılıklı kişisel ilişki tesis edilmiştir.

Dairemizce yapılan inceleme sonucunda; mahkemece kardeşlerin birbirlerini
göremeyecekleri şekilde kişisel ilişki düzenlendiği anlaşılmıştır. Velayet
kendisine bırakılmayan ortak çocukla diğeri arasında kişisel ilişki
düzenlenirken kardeşlerin birbirini görmelerine olanak sağlayıcı şekilde
düzenleme yapılması kardeşlik ilişkisinin gelişmesi için önemlidir. Bu bakımdan
kardeşlerin birbirlerini görecekleri şekilde kişisel ilişki düzenlenmesi
gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
Ne var ki bu husus ilk inceleme sırasında gözden kaçırıldığından davalının
kişisel ilişki yönünden karar düzeltme isteğinin kabulü ile Dairemizin
21.06.2016 tarih ve 2016/62 esas, 2016/12053 karar sayılı onama ilamının kişisel
ilişki yönünden kaldırılarak hükmün bu yönden bozulmasına karar vermek
gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - Karar : 2017/948).


VELAYET DAVASINDA HER AŞAMADA DELIL SUNULABILIR

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, velayetin
değiştirilmesine konu davada cevap dilekçesinde tanık deliline dayanan davalının
tanık isimlerini tahkikat duruşmasında bildirmesi üzerine tanık dinletme
talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

HMK’nın 382. maddesinin birinci fıkrasında çekişmesiz yargı işlerinin neler
olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca
sayılarak belirtilmiştir. Velayetin değiştirilmesi isteği de Kanunun sözü edilen
maddesinde bir “çekişmesiz yargı” işi olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 385.
maddesinin ikinci fıkrasında ise “çekişmesiz yargı işlerinde aksine hüküm
bulunmadıkça re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu” düzenlemesine yer
verilmiştir.

Bu genel açıklamadan sonra bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca
velayet çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini
kapsar. Aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve
mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir.

Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle
çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak,
yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı
eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak
sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü
bulunmaktadır. Öte yandan ayrılık ve boşanma durumunda velayetin
düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle,
velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini
güvence altına almaktır.

Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve
beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Nitekim
Hukuk Genel Kurulunun 23.5.2001 gün ve 2001/2-430 E., 2001/432 K sayılı
kararında da velayetin düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli
kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu
yapılmıştır.

Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında velayetin kamu düzeni ile ilgili olması
ve çocuğun üstün yararı da dikkate alındığında değişen şartlara göre her zaman
yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen
hususların nazara alınması mümkündür. Bu durumda somut olayda, mahkemece
tahkikat duruşması olarak görülen birinci celseye kadar tanık isimlerinin
bildirilmemesi ve duruşmada da hazır edilmemesi gerekçesiyle davalının tanık
dinletme talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir (Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu - Karar : 2017/1887).


VELAYET DÜZENLEMESINDE SOSYAL İNCELEME RAPORU

Velayetin düzenlenmesinde asıl olan çocukların üstün yararı ve menfaatidir.

4787 sayılı Aile Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yargılama Usullerine Dair
Kanunun 5. maddesi gereğince Aile Mahkemesi bünyesinde bulunan psikolog, pedegog
ve sosyal çalışmacıdan oluşan uzmanlardan, her iki ebeveyn ve çocuklarla
görüşmek suretiyle inceleme ve rapor istenip, tarafların barınma, gelir, sosyal
ve psikolojik durumlarına göre çocukların sağlıklı gelişimi için velayeti
üstlenmeye engel bir durumun bulunup bulunmadığı araştırıldıktan sonra, velayet
hakkında bir karar verilmesi gerekir.

Somut olayda, mahkemece davalı baba ve müşterek çocuklar yönünden rapor tanzim
ettirilmiştir. Ancak, davacı anne hakkında psikolog, pedegog ve sosyal çalışmacı
bilirkişi tarafından velayete ilişkin sosyal inceleme raporu alınmamıştır.

O halde mahkemece, yukarıda belirtilen kıstaslar dikkate alınarak psikolog,
pedagog ve sosyal çalışmacıdan oluşan bir heyetten anne ile de ilgili rapor
alınarak diğer delillerle birlikle değerlendirildikten sonra, gerçekleşecek
sonucu uyarınca karar verilmesi gerekirken, eksik incelemeyle yazılı şekilde
hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olmuş, bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2.
Hukuk Dairesi - Karar : 2017/5299).


VELAYET HAKKINA SAHIP ANNENIN ÖLÜMÜ HALINDE VELAYET BABAYA GEÇMEZ

Küçük Erdem’in anne ve babası arasında görülen boşanma davasında, tarafların
boşanmalarına ve müşterek çocuğun velayet hakkının anneye verilmesine karar
verildiği ve bu kararın 11.01.2012 tarihinde kesinleştiği, annenin ise,
21.07.2011 tarihinde öldüğü anlaşılmaktadır. Gerçekleşen bu durum karşısında,
müşterek çocuk Erdem’in velayet hakkının askıda olduğu ve yeni bir mahkeme
kararı olmaksızın kendiliğinden babaya geçmeyeceğinin kabulü gerekir. Ana veya
babası sağ olan çocuğun velayet altında tutulması, velayetin bunlardan birine
verilmesi asıldır. Ancak; ana veya babanın velayet görevini yapamayacak durumda
olması veya çocuğun velayet altında bırakılmasının, çocuğun fikri, bedeni,
sağlık ve eğitsel gelişimi yönünden üstün yararına aykırı düşeceğinin
anlaşılması halinde; çocuğun velayet altına alınmayıp, kendisine bir vasi
atanması da mümkündür (TMK. md. 335). Bu bakımdan; mahkemece halen, dedesi ve
anneannesi ile birlikte bir köye bağlı mezrada yaşadığı anlaşılan Erdem’in
velayetinin babaya verilmesinin yukarıda açıklanan çocuğun üstün yararına uygun
olup olmayacağı, babanın yaşadığı ortam koşulları da incelenmek suretiyle, uzman
veya uzmanlardan (4787 sayılı Kanun md. 5) görüş alınarak, ayrıca davada dede
Arıcı’ya husumet düşmeyeceği (davadan) ilgili sıfatının bulunmadığı düşünülerek,
Erdem’in halen askıda olan velayetine yönelik bir karar verilmesi gerekirken
yazılı şekilde karar tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda gösterilen sebeple BOZULMASINA karar
verilmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi - 2013/14681).


VELAYETI ANNEDE OLAN ÇOCUĞUN BABASIYLA GÖRÜŞMEK İSTEMEMESI

Velayeti anneye verilen müşterek çocuk 2004 doğumlu olup idrak çağındadır.
Duruşmada ve mahkemece görevlendirilen uzmanlarca dinlenmiş, babası ile görüşmek
istemediğini beyan etmiştir. Çocuklarla kişisel ilişki kurulurken; analık ve
babalık duygularının tatmini yanında çocuğun bedeni, fikri ve ahlaki gelişimi
ile yüksek yararının da gözetilmesi gerekir. Değişen yıllarda her zaman
istenebilir. Mahkemece tarafların kusur durumları, uzman raporu, idrak çağında
olan müşterek çocuğun açıkladığı görüşü ve çocuğun yüksek yararı gözetilerek
davacı baba ile bu aşamada kişisel ilişki kurulmaması gerekirken (TMK.md.324),
yazılı şekilde hüküm tesisi bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay 2. Hukuk Dairesi -
Karar:2015/23897).


ÇOCUKLARIN ALIŞTIKLARI ÇEVREDEN AYRILMAMASI İLKESI

Velayet düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun
yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel,
fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin
gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların
sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk
yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı
için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar veren makamındaki
kişinin de aynı yönde karar vermesi gerekir; yani çocuğun farazi düşüncesi esas
alınacaktır.

Velayet kamu düzenine ilişkin olup, re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Bu
nedenle, yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz önünde
tutulması gerekir. Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin 12. maddesi
ile Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’nin 3 ve 6.
maddeleri, iç hukuk tarafından yeterli idrake sahip olduğu kabul edilen
çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda görüşlerini ifade etmeye olanak
tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin verilmesi gerektiğini öngörmektedir.
Çocukların üstün yararı gerektirdiği takdirde görüşlerinin aksine karar
verilmesi mümkündür. Velayet hususu, çocukları ilgilendiren konuların en başında
gelir. Dosya incelendiğinde, davanın açıldığı 02.12.2013 tarihinden itibaren
yargılama süreci boyunca tarafların ortak çocuklarının davacı-karşı davalı anne
yanında kaldıkları sabittir. Mahkemece alınan sosyal inceleme raporunda,
çocukların anne yanında kalmalarının fiziksel, sosyal, kültürel ve psikolojik
gelişimlerini olumsuz etkileyeceği hususu ispatlanmamış olup, duruşmada dinlenen
ortak çocukların da velayet hususunda ebeveynleri arasında seçim yapmak
istemedikleri anlaşılmaktadır. Davalı-karşı davacı babanın ise kendisine yeni
bir aile düzeni kurmuş olması ve çocukların alıştıkları çevreden ayrılmaması
ilkeleri bir arada değerlendirildiğinde ortak çocuklar Hasan ve Ahmet Emre’nin
velayetlerinin davacı-karşı davalı anneye verilmesi gerekirken yanılgılı
değerlendirmelerle davalı-karşı davacı babaya verilmesi doğru görülmemiş,
kararın bu yönüyle bozulmasına karar vermek gerekmiştir (Yargıtay 2. Hukuk
Dairesi - Karar: 2021/431).

Çocuğun velayeti davası; eşler arasında yaşanan çekişmeden dolayı çocuğun mağdur
olmasına neden olduğundan davaın bir boşanma avukatı tarafından profesyonel bir
şekilde yürülmesi gerekir.

İstanbul Avukat Baran Doğan Hukuk Bürosu

Yazı kaynağı : barandogan.av.tr


VELAYET DAVASI| VELAYETİN DEĞİŞTİRİLMESİ DAVASI



VELAYET NEDİR?




Velayet kavramı ergin olmayan çocuğun korunması, bakımı, eğitimi, temsili gibi
konularda anne ve babanın yasal söz sahibi olması anlamına gelmektedir. Velayet,
aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve
mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir. Ana
ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri; özellikle çocukları
şahıslarına, bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak,
yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. TMK 336. Maddesi
uyarınca, anne ve baba evlilik devam ettiği sürece velayeti birlikte
kullanırlar. Eşlerin ortak yaşamlarına son vermeleri yani boşanmaları halinde
hakim ergin olmayan çocukların velayetini eşlerden birisine verebilir. 




ORTAK VELAYET

Anne ve baba çocuğun velayetini müşterek kullanma konusunda aralarında
anlaşmaları halinde ortak velayet şeklinde düzenlenmesini mahkemeden talep
edebilirler. Ortak velayet düzenlemesi iç hukukumuzda henüz yer almasa da ortak
velayete ilişkin yeni düzenlemeler getiren Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi Ek 7
nolu Protokol’ün hukuk sistemimizde uygulanması Anayasa'nın 90. Maddesi
gereğince hukuki açıdan uygundur. Ancak ortak velayet kullanımı çocuk üzerinde
eşit söz hakkına sahip olma ve eşit haklara sahip olma anlamına geldiğinden
uygulamada çocuk açısından psikolojik problem yaratma ihtimali çok yüksektir.
Dolayısıyla anne ve babanın ortak velayet talebi halinde mahkeme bu durumun
çocuğun üstün menfaatlerine aykırılık oluşturup oluşturmayacağı konusunda titiz
araştırmalar yapmadan karar vermeyecektir. 

Türk Medeni Kanunu'nun 335. Maddesi vd hükümlerinde düzenlenen velayete dair
hükümler; ergin olmayan çocuğun anne ve babasının velayeti altında olduğunu,
yasal sebep olmadıkça velayetin anne ve babadan alınamayacağını, velayet hakkını
elinde bulunduran anne ve babanın ne gibi hak ve yükümlülükleri olduğunu,
çocuğun menfaatinin gerektirdiği hallerde velayetin değiştirilmesi ve
kaldırılması gibi uygulamaları düzenler. 

TMK'nın 339. Vd hükümlerinde velayet hakkının kapsamına nelerin dahil olduğu
düzenlenmiştir. Velayet genel anlamda anne ve babanın çocuğun bakım ve eğitimi
konusunda menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alması ve uygulaması
şeklinde açıklanabilir. Velayet sahibi anne ve baba çocuğun bedensel, ruhsal,
ahlaki ve toplumsal gelişimini sağlamak ve korumakla yükümlüdürler. 




(TMK 337. Md.) ANA VE BABA EVLİ DEĞİLSE VELAYET

Ana ve baba evli değilse velayet anaya aittir.Ana küçük, kısıtlı veya ölmüş ya
da velayet kendisinden alınmışsa hakim, çocuğun menfaatine göre, vasi atar veya
velayeti babaya verir. 




(TMK 338. Md.) ÜVEY ÇOCUKLARIN VELAYETİ

Eşler, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve ilgi göstermekle yükümlüdürler.
Kendi çocuğu üzerinde velayeti kullanan eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı
olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu
temsil eder.

Yazı kaynağı : www.arslanavukatlikburosu.com


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVASI



Velayetin değiştirilmesi ve kaldırılması davası çocukları ilgilendiren konuların
en başında gelir. Kanunen reşit olmayan çocukların doğumundan reşit olana kadar
olduğu dönem içerisinde çocuğun anne ve baba tarafından bakılması, eğitimi,
korunması, yetiştirilmesi, sahip olduğu hakları, mallarının yönetilmesine kadar
hepsine velayet denilmektedir.

TMK m.335 uyarınca “Ergin olmayan çocuk, ana ve babasının velâyeti altındadır.
Yasal sebep olmadıkça velâyet ana ve babadan alınamaz. Hakim vasi atanmasına
gerek görmedikçe, kısıtlanan ergin çocuklar da ana ve babanın velâyeti altında
kalırlar.”

Çocuğa ilişkin konularda dikkate alınması gereken temel ilke çocuğun yüksek
yararı ilkesidir. Günümüzde velayet ana babanın çocuk üzerinde hakimiyet
kurmasının aracı olarak değil, çocuğu hayata hazırlamasının bir aracı olarak
kabul edilmektedir. Anne ve baba çocuğun bakımından, korunmasından, eğitiminden,
temsilinden, çocuğun bedensel ve ruhsal iyiliğinden sorumludurlar.


VELAYETIN KAPSAMI

Velayetin kapsamı genel olarak TMK m.339’ da, “Ana ve baba, çocuğun bakım ve
eğitimi konusunda onun menfaatini göz önünde tutarak gerekli kararları alır ve
uygularlar. Çocuk, ana ve babasının sözünü dinlemekle yükümlüdür. Ana ve baba,
olgunluğu ölçüsünde çocuğa hayatını düzenleme olanağı tanırlar; önemli konularda
olabildiğince onun düşüncesini göz önünde tutarlar. Çocuk, ana ve babasının
rızası dışında evi terkedemez ve yasal sebep olmaksızın onlardan alınamaz.
Çocuğun adını ana ve babası koyar.” şeklinde düzenlenmiştir. Çocuğun dini
eğitimi, eğitimi gibi konular da velayetin kapsamı içindedir.

Ana ve baba, velâyetleri çerçevesinde üçüncü kişilere karşı çocuklarının yasal
temsilcisidirler. İyiniyetli üçüncü kişiler, eşlerden her birinin diğerinin
rızasıyla işlem yaptığını varsayabilirler. Vesayet makamlarının iznine bağlı
hususlar dışında kısıtlıların temsiline ilişkin hükümlerin velâyetteki temsilde
de uygulanacağı kanun koyucu tarafından düzenlenmiştir (TMK m.342).

Velâyet altındaki çocuğun fiil ehliyeti, vesayet altındaki kişinin ehliyeti gibi
olup, çocuk, borçlarından ana ve babanın çocuk malları üzerindeki haklarına
bakılmaksızın kendi malvarlığı ile sorumludur (TMK m.343). Çocuğun aileyi temsil
etmesi konusunda ise, velâyet altındaki çocuk, ayırt etme gücüne sahip ise ana
ve babanın rızasıyla aile adına hukukî işlemler yapabilir; ancak bu işlemlerden
dolayı ana ve baba borç altına girer (TMK m.344). Çocuk ile ana veya baba
arasında ya da ana ve babanın menfaatine olarak çocuk ile üçüncü kişi arasında
yapılacak bir hukukî işlemle çocuğun borç altına girebilmesi hususu ise, bir
kayyımın katılmasına ve hâkimin onayına bağlanmıştır (TMK m.345)


VELAYET HAKKI SAHIBI

Evlilik devam ettiği sürece ana ve babanın velâyeti birlikte kullanacağı; ortak
hayata son verilmiş veya ayrılık hâli gerçekleşmişse de hâkimin, velâyeti
eşlerden birine verebileceği hususu TMK m.336’da düzenlenmiştir. Velâyet, ana ve
babadan birinin ölümü hâlinde sağ kalana, boşanmada ise çocuk kendisine
bırakılan tarafa ait olacaktır.

Akrabalık derecesi ne kadar yakın olursa olsun velayet hakkı verilmez, ancak
vesayet hakkı verilebilir. Boşanma davası sona erene kadar çocuğun velayet hakkı
anne ve babanındır. Bu hak başkasına devredilemeyeceği gibi anne veya babanın bu
haktan feragat etmesi de mümkün değildir. Ancak anne veya babanın yasal
sebeplere dayanılarak velayet hakkı ellerinden alınabilir. Bu sebepler dışında
velayet hakkı kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardandır, devredilemez ve feragat
edilemez.

Üvey çocuklar açısından ise eşlerin, ergin olmayan üvey çocuklarına da özen ve
ilgi gösterme yükümlülüğü bulunmaktadır. Kendi çocuğu üzerinde velâyeti kullanan
eşe diğer eş uygun bir şekilde yardımcı olur; durum ve koşullar zorunlu kıldığı
ölçüde çocuğun ihtiyaçları için onu temsil eder (TMK m.338).


VELAYETIN KIMDE KALACAĞININ BELIRLENMESI

Hakim velayet hakkının kimde kalacağını belirlerken çocuğun üstün yararını
gözeterek karar vermektedir.

Çocuk 0-4 yaş aralığında ise anne bakımına muhtaç olan bir çocuk demektir. Hakim
genellikle bu yaş aralığındaki çocukların velayet hakkını anneye vermektedir.
Annenin maddi durumuna ya da yaşam tarzına bakılmaksızın velayet kararı verilir,
çünkü bu yaş aralığındaki çocuklar anne bakımına muhtaçtır.

Çocuk 6-12 yaş aralığında, yani okul çağında ise hakim ona göre bir
değerlendirmede bulunacaktır. Okul çağında olan çocuğun hangi okula gittiği,
gittiği okulun hangi ebeveynin oturduğu yere yakın olduğu, hangi ebeveynin
çocuklarının dersine yardımcı olduğu ve onunla ilgilendiği gibi tüm hususlar
değerlendirmeye alınacaktır. Sonuç olarak okul çağındaki çocuk adına verilecek
olan velayet kararında çocuğun yararı ve geleceği gözetilecektir.


ORTAK VELAYET

Ortak velayet, Türkiye’de son yıllarda uygulamaya geçmiş olan bir müessesedir.
Ortak velayet ile eşler, evliliğin sona ermesi ile çocukları ile ilişki ve
medeni haklarından eşit şekilde yararlanmaktadır. Ülkemizde kanun maddesi olarak
yürürlüğe giren bir düzenleme olmayıp Türkiye’nin taraf olduğu bir uluslararası
anlaşmanın onaylanması ile yorum yoluyla uygulanmaktadır.

Ortak velayete hükmedilebilmesi için belli başlı şartlar bulunmaktadır:

Hakime ortak velayet kararına ilişkin takdir yetkisi tanınmaktadır; hakim, ortak
velayete ilişkin çocuk yararını gözeterek karar vermektedir.

Mahkeme tarafından verilen velayet kararı, her daim kesin hüküm
oluşturmayacaktır. Velayet, kamu düzenine ilişkindir. Bu nedenle hakimin ortak
velayete ilişkin kurmuş olduğu hüküm, kesin bir hüküm olmayıp, şartların
değişmesi halinde yeniden velayete ilişkin bir dava açılarak velayet konusunda
yeni bir karar verilmesi talep edilebilecektir.


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI

Velayet davası, çocuğun on sekiz yaşını doldurmamış ve velayeti diğer ebeveyne
verilmiş kişilerin açacağı davadır. Çocuğunun velayetini talep eden kişi,
velayetin değiştirilmesini, kendisine verilmesini talep edecektir.

Velayet, boşanma davası devam ederken hakimin doğrudan gözeteceği bir konu olup,
çocuğun menfaati ve yararı bakımından velayetin anneye mi babaya mı verilmesi
gerektiğini araştırarak karar verecektir. Boşanma sonucunda verilen velayet
hakkı kötüye kullanılmış, hakkın gereklerinin yerine getirilmemiş olması halinde
velayetin değiştirilmesi davası açılacaktır.


VELAYET GÖREVININ KÖTÜYE KULLANILMASI

Velayet hakkı nafakada olduğu gibi mahkemenin vermiş olduğu kesin hüküm içeren
bir karar değildir. Değişen hayat koşulları, velayet hakkı sahibi tarafın
çocuğun menfaatine göre hareket etmemesi gibi birçok faktör sebebiyle velayeti
almak isteyen taraf, velayetin değiştirilmesi davası açabilir.

Velayetin değiştirilmesi davası için belli bir süre öngörülmemiştir. Çocuğun
menfaati zedelendiği zaman velayetin değiştirilmesi davası açılabilir. Velayetin
değiştirilmesi davasında, hakim, mutlaka sosyal inceleme raporunun
düzenlenmesini talep edecektir. Sosyal inceleme raporu ile çocuğun hangi
ebeveynde kalmasının çocuğun yararına olacağı ya da velayetin değiştirilmesinin
gerekli olup olmadığını araştırmalıdır. Hakim, sosyal inceleme raporundaki görüş
ve mahkemece toplanılacak olan deliller sonrası velayetin değiştirilip
değiştirilmemesi gerektiğine dair bir hüküm kuracaktır.


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESININ SEBEPLERI

Velayete ilişkin verilen kararların değiştirilmesi mümkündür. Bu hususta mahkeme
kararı kesin hüküm niteliği taşımadığı gibi tarafların anlaşmalı boşanma
protokolünde “velayet kendisine verilen taraf evlenirse velayet diğer tarafa
geçer” ya da “taraflar ileride velayet davası açamaz” gibi hükümler yazmaları
bağlayıcı değildir. Bu sebeple değişen şartlar varsa çocuğun velayeti kendisinde
olmayan eş diğer eşe karşı velayetin değiştirilmesi davası yani velayet
davası açabilecektir.

TMK madde 183’te yapılan düzenlemede;

hükmüne yer verilmiştir. Burada önemli olan yeni olguların çocuğun menfaatine
aykırılık teşkil edip etmediğidir. Velayet hakkını almak isteyen eş, velayet
hakkı sahibinin çocuğu ihmal ettiğini, tehlikeli bir duruma soktuğunu, ruhsal
gelişiminde olumsuzluklar olduğunu, çocukla ilgilenmediğini ileri sürerek
velayet hakkının kendisine geçmesini isteyebilir.

Velayetin değiştirilmesi davasının açılma sebepleri şu şekilde ifade edilebilir;


VELAYETIN KALDIRILMASI DAVASI

Çocuğun menfaati ve gelişmesi tehlikeye düştüğü takdirde, ana ve baba duruma
çare bulamaz veya buna güçleri yetmezse hakim, çocuğun korunması için uygun
önlemleri alır (TMK m.346)

Çocuğun bedensel ve zihinsel gelişmesi tehlikede bulunur veya çocuk manen terk
edilmiş halde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile yanına veya
bir kuruma yerleştirebilir. Çocuğun aile içinde kalması ailenin huzurunu
onlardan katlanmaları beklenemeyecek derecede bozuyorsa ve durumun gereklerine
göre başka çare de kalmamışsa, ana ve baba veya çocuğun istemi üzerine hakim
aynı önlemleri alabilir.

Çocuğun korunmasına ilişkin yukarıda belirtmiş olduğumuz diğer önlemlerden sonuç
alınamaz ya da bu önlemlerin yetersiz olacağı önceden anlaşılırsa, hâkim
aşağıdaki hâllerde velâyetin kaldırılmasına karar verir:

Velayet ana ve babanın her ikisinden kaldırılırsa çocuğa bir vasi atanır.
Kararda aksi belirtilmedikçe, velâyetin kaldırılması mevcut ve doğacak bütün
çocukları kapsar. Velayetin kaldırılmasını gerektiren sebep ortadan kalkmışsa
hakim, resen ya da ana veya babanın istemi üzerine velayeti geri verir.

Velayetin kaldırılması halinde ana ve babanın çocuklarının bakım ve eğitim
giderlerini karşılama yükümlülükleri devam eder. Ana ve baba ile çocuğun ödeme
gücü yoksa bu giderler Devletçe karşılanır. Nafakaya ilişkin hükümler saklıdır.
Velayetin kaldırılması davası son derece önemli bir dava türüdür.


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVALARINDA GÖREVLI VE YETKILI MAHKEME

Müşterek çocuğun velayetini almak adına açılacak olan velayet davasında görevli
mahkeme Aile Mahkemeleridir. Aile Mahkemelerinin olmadığı yerlerde görevli olan
mahkeme ise Asliye Hukuk Mahkemeleridir. Görevli olmayan mahkemede davanın
açılması halinde mahkeme görevsizlik kararıyla davanın reddine karar verecektir.
Vasi atanması noktasında ise, vasi atanması hususunda Sulh Hukuk Mahkemeleri
görevlidir.

Velayetin kaldırılması davası hakkında yer yönünden yetkili mahkeme ise kesin
yetkili mahkeme değildir. Yetkili mahkeme, genel yetkili mahkeme olup davalının
yerleşim yeri mahkemesidir. Ayrıca velayetin değiştirilmesi davasında, davacının
kendi oturduğu yerde de dava açabilme hakkı bulunmaktadır. Zira velayetin
düzenlenmesi (değiştirilmesi ve kaldırılması) talebi, bir “çekişmesiz yargı”
işidir ( HMK m. 382/2-13 ). Çekişmesiz yargı işlerinde de, kanunda aksine bir
hüküm bulunmadıkça talepte bulunan kişinin veya ilgililerden birinin oturduğu
yer mahkemesinin yetkili olduğu kabul edilmiştir ( HMK m. 384). Velayetin
kaldırılması veya ebeveynlerden birinden alınarak diğerine verilmesine, yahut
kaldırılan velayetin iadesine dair davalardaki yetki konusunda, Türk Medeni
Kanununda aksine bir düzenleme bulunmadığına göre, Hukuk Muhakemeleri
Kanunundaki “çekişmesiz yargı ile” ilgili genel yetki kuralı burada da
uygulanacaktır. O halde, davacı kendi oturduğu yer mahkemesinde de bu davayı
açabilir.


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVASINDA YARGILAMA USULÜ

Velayet davaları, basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulü, diğer
yargılama usullerinden daha farklı olup basit yargılama usulüne tabi olan
davalar daha kısa sürmektedir. Basit yargılama usulüne tabi olan davada,
dilekçeler aşaması da yazılı yargılama usulünden daha kısa sürmektedir.
Dilekçeler aşaması, dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden oluşmaktadır.
Dilekçeler aşamasının tamamlanmasından sonra hakim, duruşma yaparak dosya
üzerinden karar verecek ise duruşma gününü tayin edecektir. Dosya süreci kısa
süreceğinden dava dilekçesinde ve cevap dilekçesinde belirtilen belgelerin
dilekçe ekinde sunulması gerekmektedir.

Ayrıca dilekçe ekine, getirilmesi istenilen belgelerin hangi yerlere
yazılacağının da bildirilmesi gerekmektedir. Mahkeme, delillerin toplanmasından
sonra bir karara varacaktır, deliller toplanmış ise en fazla iki duruşma
yapmaktadır.


VELAYETIN DEĞIŞTIRILMESI DAVASI DILEKÇE ÖRNEĞI

ANKARA NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI : Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres

VEKİLİ   :  Av. Umur YILDIRIM Adres

DAVALI : Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres

KONU    : Velayetin değiştirilmesi ve iştirak nafakası talepli dava
dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Taraflar Ankara ( ). Aile Mahkemesinin …/… Esas …/… Karar Sayılı dosyası
üzerinden boşanmışlardır. Tarafların bu evlilikten bir müşterek çocukları
bulunmakta olup boşanma tarihinde çocuk 4 yaşında ve anne bakımına muhtaç olduğu
bir yaşta olduğundan velayet anneye bırakılmıştır.

2-) Ancak müşterek çocuk şu anda on dört yaşındadır ve idrak çağındadır. Çocuk,
artık davacı babanın yanında kalmak istemekte, onunla yaşamayı tercih
etmektedir. İdrak çağında olan çocuğun mahkeme huzurunda velayete ilişkin
görüşünün sorulmasını talep etmekteyiz.

3-) Boşanma davası adına verilen kişisel ilişki günleri haricinde baba ile çocuk
çok fazla geçirmektedir. Hatta çocuk, hafta içi babada kalmakta, hafta sonları
ise velayet hakkı olan annede kalmaktadır. Ayrıca taraflar, velayete ilişkin
konuda mutabık olup çocuğun velayetinin davacı babaya verilmesi konusunda davalı
annenin de onayı bulunmaktadır.

4-) Mahkemenizde görülecek olan davanın devamı sırasında çocuğun velayetinin
geçici olarak babaya verilmesini talep etmekteyiz. Davacı baba, çocuğun okul
kaydını da mahkeme kararına göre biran evvel yaptırmak istemektedir.

5-) Tüm bu nedenlerle mahkemenin devamı sırasında geçici, mahkeme sonrasında ise
kalıcı olarak velayetin davacı babaya verilmesi yönündeki talebimiz ile iştirak
nafakasının dava tarihinden itibaren işlenmesi talebimizin kabulüne karar
verilmesini talep etmekteyiz.

HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER: Nüfus kayıt örneği, Ankara ( ). Aile Mahkemesi’nin …/… Esas
Sayılı dosyası, tanık, sosyal inceleme raporu ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM  : Yukarıda açıklana nedenlerle, müşterek çocuk ………. ’in
velayetinin davacı müvekkile verilmesine, müvekkil tarafından ödenen iştirak
nafakasının kaldırılarak davalının …….. TL iştirak nafakası ödemesine, müşterek
çocukla davalı arasında kişisel ilişki kurulmasına, yargılama giderleri ile
vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini vekaleten arz ve
talep ederiz.

                                                            Davacı Vekili

                                                    Av. Umur YILDIRIM

                                                                  İmza


VELAYETIN KALDIRILMASI DAVASI DILEKÇE ÖRNEĞI

ANKARA NÖBETÇİ AİLE MAHKEMESİNE

DAVACI: Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres

VEKİLİ : Av. Umur YILDIRIM Adres

DAVALI: Ad Soyad (TC Kimlik No) Adres

KONU    : Velayetin kaldırılması talepli dava dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR:

1-) Davalı ile … evlenmiş, bu evliliklerinden ….. isimli kız çocukları olmuştur.
Taraflar anlaşamadığından Ankara ( ). Aile Mahkemesinin …/… Esas Sayılı dosyası
üzerinden boşanmış, çocuğun velayeti anneye verilmiştir.

2-) Anne, boşanma davası süresince ve boşanmadan itibaren 4 ay boyunca annesi
ile babasının evinde kalmıştır. Anneye bağlanan yoksulluk ve iştirak nafakasının
çocuğa ve kendisine yeterli gelmemesi nedeniyle maddi bakımını tamamıyla
anneanne ve dede üstlenmiştir.

3-) Müşterek çocuğun hastalığı, okul kaydı, okul alışverişi, derslerine yardımcı
olma gibi birçok konuda anneanne ve dede yardımcı olmakta, sorumluluk ve bakım
anneanne ile dede üzerindedir. Boşanma tarihinin kesinleşmesinden itibaren 4 ay
geçtikten sonra çocuğu evde bırakarak anne evi terk etmiştir. Anneden haber
alamayan ve nerede olduğunu bilmeyen anneanne ve dede, çocuğun bakımını
üstlenmeye devam etmiştir.

4-) Velayet hakkına sahip olan anne çocuğunun bakımını, yükümlülüğünü ve
sorumluluğunu ihmal etmektedir. Bunun yanında çocuğun babası da başka birisi ile
evlenmiş, çocuğu arayıp sormamakta, maddi durumu da çocuğa bakmaya yeterli
değildir.

5-) Anneanne ve dede, birtakım günlük işlerde vasi olmadıkları için sorunlar
yaşamaktadır. Tüm bu nedenlerle işbu dava ile çocuğun velayetinin kaldırılması
talepli dava açma zarureti doğmuştur.

HUKUKİ SEBEPLER: TMK, HMK ve ilgili her türlü mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : Nüfus kayıt örneği, sosyal inceleme raporu, bilirkişi, tanık
ve her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM   : Yukarıda açıklanan nedenlerle; çocuğun velayetinin
kaldırılması ve vasiliğin davacı müvekkile verilmesi adına vesayet makamına
ihbarda bulunulması yönünde karar verilmesini saygılarımızla vekaleten arz ve
talep ederiz.

                                                             Davacı Vekili

                                                   Av. Umur YILDIRIM

                                                                  İmza

Velayetin kaldırılması davası açmak için iletişime geçiniz.


VELAYET DEĞIŞTIRILMESI VE KALDIRILMASI DAVASI KARARLARI

“Dava çocukların büyükbabası tarafından açılmış, velayetin kaldırılması talepli
bir davadır. Davacı olan büyükbaba, çocukların annesinin boşanma davası
sonucunda velayetinin kendisine verildiğini belirtmiştir. Çocukların babası ise
boşanma tarihinden sonra vefat etmiştir. Davacı olan büyükbaba, annesinin
çocukları kendisine bıraktığını ve velayet görevini yerine getirmediğini,
çocukları ile ilgilenmediğini belirtmiştir. Bu nedenle çocukların velayetinin
anneden kaldırılmasına ve çocuklara vasi tayin edilmesini talep etmiştir. Yerel
mahkeme, davalı annede bulunan velayet hakkının kaldırılmasına ve küçük
çocuklara vasi tayin edilmesi için ihbarda bulunulmasına yönelik hüküm
kurmuştur.

Temyiz yoluna başvurulan hüküm gereği Yargıtay, dosya incelemesinde, velayet
sahibi anne ile çocuk arasında menfaat çatışması olduğundan davada çocukları
temsil etmek üzere kayyım atanması için vesayet makamına ihbarda bulunulması,
çocukları temsilen kayyımın davaya katılması sağlanarak delillerin toplanılması
sonucu karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile hüküm kurmasını doğru
bulmamıştır. Bu nedenle Yargıtay BOZMA kararı vermiştir.” (Yargıtay
2.HD.2016/11784 E., 2016/11291 K.)

“Taraflar arasında görülen boşanma davasında, tarafların eşit kusurlu olduğu
kabul edilerek mahkeme tarafların boşanması kararını vermiştir. Mahkeme, nafaka,
tazminat ve velayet konusunda toplanılan delillere göre bir karar vermiştir.
Ancak mahkeme, velayet düzenlemesinde, çocuğun velayetinin babaya verilmesi
yönünde karar vermiştir. Dava açıldığı tarihte henüz üç aylık olan çocuk dava
devamında baba yanında kaldığı dönemde, halaları fiilen bakmaya yardımcı
olmuştur. Mahkeme tarafından atanan uzman ile sosyal inceleme raporu hazırlanmış
ve annenin çocuk konusunda hassas olduğu, çocuğa yönelik olumsuz bir
davranışının olmadığı ve psikolojik rahatsızlığının çocuklarından ayrı olması
nedeniyle olarak rapor edilmiştir. Davalı annenin intihar girişiminde bulunduğu
belirtilmiş olsa da bu durum mahkemede kanıtlanamamıştır.

Davalı annenin çocuklara karşılık herhangi bir kötü muamelesi bulunmamaktadır,
bu durum da ayrıca kanıtlanmamıştır. Çocuklar yaşları gereği anne bakımına ve
şefkatine muhtaç olduğundan ortak çocukların velayetinin babaya verilmesi doğru
bulunmamıştır. Yargıtay, bütün bu nedenlerle bozma kararı vermiştir.” (Yargıtay
2.HD. 2016/8324 E., 2017/3133 K.)

“Davacı kurum tarafından çocuğun velayeti olan babanın velayet hakkının
kaldırılmasına ve çocuk hakkında bakım tedbirinin uygulanmasına karar
verilmesini talep etmiştir. Mahkeme tarafından yapılan yargılama sonucu, davalı
babanın velayet hakkını kötüye kullandığı gerekçesi ile velayet hakkı
kaldırılmış ve bakım tedbir uygulanmasına karar verilmiştir. Davalı baba
tarafından mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık temyiz yoluna gidilmiştir.

Yargıtay, dosya incelemesinde, çocuğun annesinin vefat ettiğini ve velayetinin
babada bulunduğunu tespit etmiştir Dava, babaya karşılık olarak kurum tarafından
açılmış ancak çocuk bir kurum ya da şahıs tarafından temsil edilmemiştir.
Davada, velayet sahibi baba ile çocuk arasında menfaat çatışması bulunmaktadır.
Bu nedene Çocuk Haklarının Kullanılmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ne göre
kayyım atanması için vesayet makamına ihbarda bulunulması ve çocuğu temsilen
kayyım atanması sağlanması gerekirken bu hususun atlanarak yazılı şekilde hüküm
kurulması doğru bulunmamıştır.” (Yargıtay 2. HD. 2017/6883 E., 2018/788 K.)

“Taraflar arasında görülen boşanma davasında, davalı erkek evlilikte daha ağır
kusurlu kabul edilmiş ve kadının davası kabul edilmiştir. Davalı erkek, temyiz
yoluna başvurarak boşanma, velayet ve fer’ileri konusundan itiraz yoluna
başvurmuştur.

Yargıtay, toplanılan delillerden davacı-karşı davalı olan annenin çocukların
elleri ve gözleri morarıncaya kadar dövdüğü anlaşıldığını belirtmiştir. Mahkeme,
velayet düzenlemesinde çocuk yararını gözetmekle yükümlü olduğundan şiddet
uygulayan bir anneye çocukların velayetinin verilmesi kararını doğru
bulmamıştır. Şiddet uygulayan anneye çocukların velayetinin verilmesinin çocuk
yararına olduğu düşünülemeyeceği ve bu nedenlerle çocukların velayetinin
davacı-karşı davalı anneye değil babaya verilmesi yönünde hüküm kurulmasının
doğru olduğundan hükmün bozulması gerekmektedir.” (Yargıtay 2. HD. 2016/2170 E.,
2017/7272 K.)

“Davacı baba, çocukların velayetinin boşanma kararı ile birlikte annesine
verilen velayet hakkının değiştirilmesi talebi ile dava açmıştır. Mahkeme,
annenin başka bir erkekle evli olmaksızın yaşaması ve dava devamında evlenmesi
ile velayetinin değiştirilmesi sebeplerinden birisi olduğunu, annenin çocukların
okula gidiş geliş saatlerinde yeterli özeni gösterilmediğinden bahisle davacının
davasını kabul etmiştir.

Yargıtay, davalı kadının temyiz başvurusu sonucu dosyayı incelemiş ve mahkemenin
vermiş olduğu karara karşılık bozma kararı vermiştir. Velayet düzenlemesinin
çocuk yararına üstünlük tanınması, çocuğun bedensel ve fikri olarak en iyi
şekilde gelişebilmesi sağlanmış olması gerektiği belirtilmiştir. Velayet davası,
kamu düzenine ilişkin olduğundan re’sen araştırma ilkesi geçerlidir. Mahkeme
tarafından 2009 doğumlu ve 2016 doğumlu çocukların görüşünün alınarak velayete
ilişkin soru sorulması doğru bulunmamıştır, çocuklar idrake sahip yaşta
değildir.

Çocukların dava açılış ve dava devamınca velayeti değiştirecek ve velayet
hakkını savsakladığına dair bir kanıt bulunamamıştır. Bunun yanında, çocukların
okul servisinden anne tarafından alınması ya da başka bir erkekle evlenmesi
velayetin değiştirilmesi için tek başına bir sebep unsuru teşkil etmemektedir.
Bu nedenle davacının davasının kabulüne kararı bozma gerektirip reddine karar
verilmesi gerektiği belirtilmiştir. (Yargıtay 2. HD. 2016/16629 E., 2017/1767
K.)

“Davacı taraf, velayeti anneye verilen çocuğun velayetinin değiştirilmesi davası
ile çocuğunun velayetini kendisine verilmesini talep etmiştir. Davalı ise
davacıya cevap dilekçesi ile davacının davasının reddedilmesini talep etmiş,
cevap dilekçesinde tanık deliline dayanmıştır. Davalı her ne kadar tanık
deliline dayanmışsa da tanık ismi bildirmemiştir.

Mahkeme, dosya üzerinden ön inceleme yapmış, tahkikat aşamasına geçmiş ve tanık
dinletme talebinin birinci celseye karar isimlerinin bildirilmesi
belirtilmiştir. Ancak tanık isimleri bildirilmediğinden ve duruşmada hazır
edilmediğinden reddine karar verilerek dosya sonuçlandırılmıştır. Yargıtay,
temyiz başvurusu sonrası mahkemenin eksik inceleme ile hüküm kurduğunu
belirtmiştir. Velayetin değiştirilmesine ilişkin davaların çekişmesiz yargı işi
olduğunu ve re’sen araştırma ilkesi geçerli olduğunu belirterek tüm delillerle
birlikte değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozma kararı vermiştir.
Mahkeme, direnme kararı vermiştir.

Bunun üzerine Hukuk Genel Kurulu, velayetin değiştirilmesine ilişkin davanın
çekişmesiz yargı işi olarak düzenlendiğini ve re’sen araştırma ilkesinin geçerli
olduğunu belirtmiştir. Velayetin değiştirilmesi davasında, çocuğun yararını
korumak ve geleceğini güvence altına alınması benimsenmektedir. Bu nedenle
velayete ilişkin davalar, kamu düzenine ilişkin olup çocuğun üstün yararı
dikkate alındığında her zaman yeniden değerlendirme ve yargılamanın her
aşamasında ileri sürülen hususların nazara alınması gerektiği de eklenmiştir. Bu
nedenle mahkemenin tahkikat duruşması olarak birinci celseye kadar tanık
isimlerinin bildirilmemesi nedeniyle tanık dinletme talebinin reddine karar
verilmesi doğru görülmemiştir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1887 E.,
2017/1196 K.)

“Davacı anne, eşi ile 27.02.2015 tarihinde boşandıklarını, ortak çocuklarının
velayetinin kendisine verildiğini belirtmiştir. Davacı olan anne, çocuğunun
annesi ile aynı soyadı taşımamasından rahatsız olduğunu, annesi ile soyadının
farklı olmasından kaynaklı sorun yaşadığını, annesi olduğunu kanıtlamak amacıyla
sürekli olarak nüfus kayıt örneğini ibraz etmek zorunda kaldığını belirtmiştir.
Aynı zamanda babanın çocuğuna karşı ilgisiz olduğu, nafakasını da ödemediğini
belirterek davacı kendi soyadının çocuğunun kullanması talebiyle dava açmıştır.

Mahkeme, davacının açmış olduğu davaya karşılık davanın reddine kararını
vermiştir. Ret gerekçesinde ise babanın soyadını aldığını kanunen velayet
hakkının alınması ile soyadının değiştirilmesinin mümkün olmadığını belirtmiş ve
ergin olduktan sonra çocuğun soyadını değiştirmek için başvuruda bulunacağını
belirtmiştir. Davacı, mahkemenin vermiş olduğu ret kararına karşılık itiraz
ederek istinaf mahkemesine başvurmuştur. Davacının istinaf talebinin esastan
reddedilmesine karşılık, davacı anne tarafından karar temyiz edilmiştir.

Yargıtay, dosya incelemesinde, velayet hakkı verilen annenin çocuğun kendi
soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamında olduğu ve
çocuğun annenin soyadını alması konusunda engelleyici bir hüküm bulunmadığı,
çocuğun soyadının değiştirilmesi ile çocuğun kişisel durumunda değişiklik
olmayacağı dikkate alındığında mahkemenin vermiş olduğu karara karşılık bozma
kararı verilmiştir. Yargıtay, davacının açmış olduğu davanın kabulüne yönelik
karar verilmesinin doğru olacağını belirtmiştir.” (Yargıtay 2. HD. 2018/1306 E.,
2018/4719 K.)

“Velayetin değiştirilmesi davasında kesin ve özel yetki kuralı bulunmaz. Ancak
davalılar tarafından bu hususun ilk itiraz olarak ileri sürülmesi durumunda
yetki hususu dikkate alınır. Hâkim, yetkinin kesin olmadığı hallerde, bu durumu
resen nazara alamaz.” (Yargıtay 20. HD. 2019/2220 E., 2019/4091 K.)

Velayet değiştirme davasının çekişmesiz yargı işi olarak düzenlenmesinin bir
sonucu da Bölge Adliye Mahkemesince çekişmesiz yargı işlerinde verilen kararlar
üzerinedir. Bölge Adliye Mahkemesi’nin kararları kesin niteliktedir, bu
kararlara karşı temyiz yoluna başvurulamaz. Bu sebeple, davalı-davacının bu yöne
ilişkin temyiz dilekçesinin reddi gerekir.(2. Hukuk Dairesi 2019/3013 E.,
2019/5474 K. ve 06.05.2019 tarihli ilam) Yani Bölge Adliye Mahkemesi’nin
kararlarına karşı temyiz yoluna gidilemez.

“Davacı baba, boşanma ile velayeti davalı anneye bırakılan ortak çocuk
29.03.2003 doğumlu …’nın velayetinin değiştirilerek kendisine verilmesini talep
etmiş, mahkemece davacının bu talebinin reddine karar verilmiştir. Velayet
düzenlemesinde; çocukla ana ve baba yararının çatışması halinde, çocuğun
yararına üstünlük tanınması gereklidir. Çocuğun yararı ise; çocuğun bedensel,
fikri ve ahlaki bakımdan en iyi şekilde gelişebilmesi ve böyle bir gelişmenin
gerçekleştirilmesi için, çocuğa sosyal, ekonomik ve kültürel koşulların
sağlanmış olmasıdır. Çocuğun bu konulardaki üstün yararını belirlerken; çocuk
yetişkin biri olmuş olsaydı, kendisini ilgilendiren bir olayda, kendi yararı
için ne gibi bir karar verebilecekti ise, çocuk için karar verme makamındaki
kişinin de aynı yönde vermesi gereken karar; yani çocuğun farazi düşüncesi esas
alınacaktır. Velayet kamu düzenine dair olup, re’sen araştırma ilkesi
geçerlidir. Bu sebeple yargılama sırasında meydana gelen gelişmelerin bile göz
önünde tutulması gerekir.

Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesinin, iç hukuk tarafından yeterli
idrake sahip olduğu kabul edilen çocuklara, kendilerini ilgilendiren davalarda
görüşlerini ifade etmeye olanak tanınmasını ve görüşlerine gereken önemin
verilmesi gerektiğini öngörmektedir. Çocukların üstün yararı gerektirdiği
takdirde görüşlerinin aksine karar verilmesi mümkündür. Velayet hususu,
çocukları ilgilendiren konuların en başında gelir.

Mahkemece yaşı sebebiyle idrak çağında bulunan ortak çocuk velayeti konusunda
görüşüne başvurulmuş ise de, aradan geçen zaman ve çocuğun baba ile kişisel
ilişki sırasında beyanın alınması sebebiyle ortak çocuğun bizzat ya da istinabe
yoluyla; eğitim, kültür, yaşam olanakları bakımından nerede yaşamak istedikleri
konusunda bilgilendirilerek, velayet hakkındaki tercihinin tekrardan hakim
tarafından kendisine sorulması ve psikolog, pedagog ve sosyal çalışmacı
niteliğindeki uzman ya da uzmanlardan (4787 Sayılı Kanun m.5) ortak çocuğun anne
ve baba yanındaki barınma ve yaşama koşullarını da değerlendirir içerikte sosyal
İnceleme raporu alınması ve tüm deliller birlikte değerlendirilip,
ebeveynlerinden hangisi yanında kalmasının çocuğun menfaatine olacağı tespit
edilip, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı
şekilde karar verilmesi isabetli bulunmamıştır.” (Yargıtay 2.HD. – 2017/2656 K.)

“… İdrak çağında olan müşterek çocuğun uzmanlar tarafından alınan beyanında hem
annesi hem de babası ile olmak istediğini ifade ettiği, herhangi bir tercihte
bulunmadığı belirtilmiştir. 17.06.2015 tarihli raporun sonuç kısmında da küçüğün
kendi arzu ve isteklerini belirleyebilecek, bunları ifade edebilecek olgunlukta
olduğu, bu nedenle çocuğun beyanlarının dikkate alınması gerektiği ifade
edilmiştir. Ayrıca dosya içerisinde bulunan ve çocuğun devam ettiği okulda
görevli olan rehber öğretmen tarafından tutulan 01.06.2015 tarihli raporda da,
küçüğün içe dönük ve dalgın olduğu, konuşurken bacaklarını salladığı, sorulan
sorulara “hı hı” gibi net olmayan, kolayca değiştirilebilen çelişkili cevaplar
verdiği hususları dile getirilmiştir. Kaldı ki, dava tarihinden itibaren küçüğün
yaşadığı veya yaşamak istediği ortamı değerlendirmesine imkân verecek,
dolayısıyla velayeti konusunda görüşünün alınmasını gerektirecek ölçüde uzun
süre geçtiği de görülmektedir.

Açıklanan nedenlerle mahkemece yapılacak iş; yeterli idrak gücüne sahip olduğu
kabul edilen çocuğa, kendisini doğrudan ilgilendiren velayet konusunda
danışılarak, görüşünü gerekçeleriyle birlikte ifade etme olanağının sağlanması;
ifade edeceği bu görüşün, çocuğun kendi çıkarına ters düşmediği takdirde, buna
önem verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi olmalıdır.” (YHGK – 2018/1278
K.)

“Dava, kesinleşen boşanma kararı ile birlikte velayeti anneye verilen ortak
çocuk 2005 doğumlu Emre’nin velayetinin değiştirilerek babaya verilmesi istemine
ilişkindir.

… Somut olayda, mahkemece baba ve ortak çocuk yönünden rapor tanzim
ettirilmiştir. Ancak, 04.03.2016 tarihli psikolojik danışman ve rehber öğretmen
bilirkişi tarafından velayete dair düzenlenen sosyal inceleme raporu hüküm
tesisi için yeterli değildir. O halde yukarıda belirtilen kıstaslar dikkate
alınarak oluşturulacak üçlü heyetten her iki ebeveyn ve çocuk için bulundukları
yerde inceleme yapılıp rapor alınarak, diğer delillerle birlikle
değerlendirildikten sonra, gerçekleşecek sonucu uyarınca karar verilmesi
gerekirken, eksik inceleme ve araştırmayla velayet yönünden yazılı şekilde hüküm
kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 2.HD. –
2017/319 K.)

“Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, velayetin
değiştirilmesine konu davada cevap dilekçesinde tanık deliline dayanan davalının
tanık isimlerini tahkikat duruşmasında bildirmesi üzerine tanık dinletme
talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

HMK’nın 382. maddesinin birinci fıkrasında çekişmesiz yargı işlerinin neler
olduğu önce genel çerçevesi belirlenerek, daha sonra da mümkün olduğunca
sayılarak belirtilmiştir. Velayetin değiştirilmesi isteği de Kanunun sözü edilen
maddesinde bir “çekişmesiz yargı” işi olarak düzenlenmiştir. Aynı Kanunun 385.
maddesinin ikinci fıkrasında ise “çekişmesiz yargı işlerinde aksine hüküm
bulunmadıkça re’sen araştırma ilkesinin geçerli olduğu” düzenlemesine yer
verilmiştir.

Bu genel açıklamadan sonra bilindiği üzere, Türk Medeni Kanunu (TMK) uyarınca
velayet çocukların bakım, eğitim, öğretim ve korunması ile temsil görevlerini
kapsar. Aynı zamanda ana babanın velayeti altındaki çocukların kişiliklerine ve
mallarına ilişkin hakları, ödevleri, yetkileri ve yükümlülükleri de içerir.

Ana ve babanın çocukların kişiliklerine ilişkin hak ve ödevleri, özellikle
çocukların şahıslarına bakmak, onları görüp gözetmek, geçimlerini sağlamak,
yetiştirilmelerini ve eğitimlerini gerçekleştirmektir. Bu bağlamda sağlayacağı
eğitim ile istenilen ölçüde dürüst, kötü alışkanlıklardan uzak, iyi ahlak
sahibi, çalışkan ve bilgili bir insan olarak yetiştirmek hak ve yükümlülüğü
bulunmaktadır. Öte yandan ayrılık ve boşanma durumunda velayetin
düzenlenmesindeki amaç, küçüğün ileriye dönük yararlarıdır. Eş söyleyişle,
velayetin düzenlenmesinde asıl olan, küçüğün yararını korumak ve geleceğini
güvence altına almaktır.

Velayet, kamu düzenine ilişkin olup bu hususta ana ile babanın istek ve
beyanlarından ziyade çocuğun menfaatlerinin dikkate alınması zorunludur. Nitekim
Hukuk Genel Kurulunun 23.5.2001 gün ve 2001/2-430 E., 2001/432 K sayılı
kararında da velayetin düzenlenmesinin kamu düzenine ilişkin olduğu, usuli
kazanılmış hak ilkesinin istisnasını oluşturduğu benimsenerek aynı ilkeye vurgu
yapılmıştır.

Yukarıda yapılan açıklamalar karşısında velayetin kamu düzeni ile ilgili olması
ve çocuğun üstün yararı da dikkate alındığında değişen şartlara göre her zaman
yeniden değerlendirilmesi ve yargılamanın her aşamasında ileri sürülen
hususların nazara alınması mümkündür. Bu durumda somut olayda, mahkemece
tahkikat duruşması olarak görülen birinci celseye kadar tanık isimlerinin
bildirilmemesi ve duruşmada da hazır edilmemesi gerekçesiyle davalının tanık
dinletme talebinin reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.” (Yargıtay Hukuk
Genel Kurulu – 2017/1887 K.)

“Velayetin değiştirilmesi davası, velayet hakkının anne veya babaya
verilmesinden sonra velayet kendisine verilen tarafın durumunun değişmesi ve
sonradan ortaya çıkan çeşitli nedenlerden ötürü velayeti alan anne ya da babanın
velayet hakkını gereği gibi kullanamaması ile çocuğun menfaatinin gerektirdiği
durumlarda açılan bir davadır.

Velayetin değiştirilmesi için bir olayın olması ve bu durumun velayet görevini
aksatmış olması gerekir. Bu durum velayetin değiştirilmesini velayetin
kaldırılmasından ayırır. Çünkü velayetin kaldırılmasında velayet görevinin ağır
bir şekilde kötüye kullanılması veya aşırı bir şekilde ihmal edilmiş olması
aranır.

Velayetin değiştirilmesine ilişkin şartlar TMK’da açıkça düzenlenmiştir. TMK’nın
“Durumun Değişmesi” başlıklı 183. maddesinde; “Ana veya babanın başkasıyla
evlenmesi, başka bir yere gitmesi veya ölmesi gibi yeni olguların zorunlu
kılması hâlinde hâkim, resen veya ana ve babadan birinin istemi üzerine gerekli
önlemleri alır.” hükmüne yer verilmiştir.

Söz konusu madde, velayetin değiştirilmesi sebeplerini hüküm altına almıştır.
Buna göre; çocukla kişisel ilişki kurulmasının engellenmesi, çocuğun fiilen
velayet hakkı olmayan annede ya da babada bırakılması veyahut çocuğun üçüncü
kişinin yanında bırakılması, çocuğun menfaatinin gerektirdiği nedenler (örneğin
sağlık, eğitim, ahlâk, güvenlik), velayeti kendisinde bulunan annenin ya da
babanın yeniden evlenmesi, velayet hakkı kendisine verilen tarafın bir başka
yere gitmesi, ölüm veya velayet görevinin kullanılmasının engellenmesi velayetin
değiştirilmesi sebepleri olarak sayılabilir.

Velayetin yukarıda sayılan sebeplerin gerçekleşmesi durumunda değişmesinin
birtakım sonuçları da ortaya çıkmaktadır. Velayetin değiştirilmesi ile birlikte
velayeti kendisinde bulunmayan anne veya babanın çocukla kişisel ilişki
kurulmasını isteme hakkı bulunmakta olup, mahkemece de bu ilişkinin kurulması
gerekir. Yine velayeti kendisine verilmeyen tarafın çocuğun bakım ve eğitim
giderlerine gücü oranında katılmak zorunda olduğu da unutulmamalıdır. Burada
bahsi geçen katılma durumu iştirak nafakası olarak karşımıza çıkar. Bu nafaka
velayetin değiştirilmesine yönelik yerel mahkeme kararının kesinleşme tarihinden
itibaren hükmedilmesi gereken bir nafakadır.” (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
-2018/1148 K.)

Yazı kaynağı : kadimhukuk.com.tr


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


DARICA SAHIBINDEN SATILIK DAIRE

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

darıca sahibinden satılık daire bilgi90'dan bulabilirsiniz


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


HACETTEPE ISTEĞE BAĞLI HAZIRLIK

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

hacettepe isteğe bağlı hazırlık bilgi90'dan bulabilirsiniz


HACETTEPE ÜNIVERSITESI ÖĞRENCI YARDIM

Yabancı dil hazırlık eğitimi almak zorunda mıyım?

Hazırlık sınıfından nasıl muaf olurum?

Hazırlık eğitimi dönemlik midir? Güz dönemi sonunda bölümüme geçebilir miyim?

Eğitim dili Türkçe olan bir bölüm kazandım. İsteğe bağlı hazırlık okuyabilir
miyim?

İsteğe bağlı hazırlık ders gün ve saatleri nedir?

Düzey belirleme sınavına girmek zorunda mıyım? Sadece muafiyet sınavına girsem
yeterli mi?

Hiç İngilizce / Almanca / Fransızca bilmiyorum. Yine de Düzey Belirleme Sınavına
girmeli miyim?

Hazırlık muafiyet sınavına girmek için ayrıca Yabancı Diller Yüksekokuluna kayıt
yaptırmam gerekiyor mu?

Muafiyet sınavı ne zaman?

Muafiyet sınavını kaçırırsam, telafi sınavı var mı?

Sınava girerken yanımda bulundurmam gereken evraklar nelerdir?

Eski kayıtlı öğrenciyim. Hem Düzey Belirleme hem de Muafiyet Sınavına girmek
zorunda mıyım?

Yazı kaynağı : ogrenciyardim.hacettepe.edu.tr


HACETTEPE ÜNIVERSITESI YABANCI DILLER YÜKSEKOKULU

Üniversitemize bağlı fakülte ve yüksekokulların çeşitli bölümlerinde
eğitim-öğretim dili; tamamen (%100 oranında), kısmen (%30 oranında) yabancı dil
veya Türkçe olarak tanımlanmaktadır. Söz konusu yabancı diller ise, İngilizce,
Fransızca ve Almancadır.

Hacettepe Üniversitesi Yabancı Diller Yüksekokulunun temel amacı, Hacettepe
Üniversitesinde öğrencilerin kayıtlı oldukları eğitim-öğretim programlarının
öngördüğü yabancı dillerde, dil bilgi ve becerilerini üniversitedeki dersleri
takip edebilecek düzeye getirmektir. Bu bağlamda,  öğrencilerin dersleri takip
edebilmeleri için, kayıtlı oldukları bölümlerin öngördüğü yabancı dilde verilen
eğitimin amaçlarına ve beklentilerine uygun yabancı dil bilgi ve becerilerini
edinmiş olmalarını gerektirmektedir.

Öğrenciler bölümlerindeki eğitim-öğretim etkinliklerini takip edebilmeleri için
gereksinim duyacakları dil bilgi ve becerileri bağlamında aşağıdaki şekilde
gruplandırılarak tanımlanmıştır:

     1. 160 Programı Grupları: Bilim dili veya meslek olarak yabancı dil
alanlarından birini seçen öğrencilerle, bu bölümlere kabul edilen uluslararası
öğrenciler. Üniversitemizin tamamen (%100) yabancı dille eğitim yapan
bölümlerinden, Edebiyat Fakültesine bağlı olan İngiliz Dili ve Edebiyatı,
Amerikan Kültürü ve Edebiyatı, İngiliz Dilbilimi, Fransız Dili ve Edebiyatı,
Alman Dili ve Edebiyatı, Mütercim-Tercümanlık (İngilizce, Fransızca, Almanca
Anabilim Dalları) bölümlerinin öğrencileri ile Eğitim Fakültesine bağlı Yabancı
Diller Bölümü (İngilizce, Fransızca, Almanca Anabilim Dalları) öğrencileri bu
grupta yer alır.

(Detaylı liste için tıklayınız.)

     2. 150 Programı Grupları: Bölümlerinde tamamen veya kısmen yabancı dille
eğitim-öğretim yapılan öğrencilerle, bu bölümlere kabul edilen uluslararası
öğrenciler.

(Detaylı liste için tıklayınız.)

   3. 140 Programı Grupları: Bölümlerinde Türkçe eğitim-öğretim yapılan
öğrencilerle, bu bölümlere kabul edilen yabancı uyruklu öğrenciler. Eğitim dili
Türkçe olan ve isteğe bağlı yabancı dil hazırlık eğitimi almak isteyen
öğrenciler bu grupta yer alır.

(Detaylı liste için tıklayınız.)

Yabancı Diller Yüksekokulu, bir yandan, yabancı dilde eğitim veren bölümlerin
eğitim hedeflerine en verimli biçimde hizmet edebilmek için o bölümlerin
akademik beklentilerine yabancı dil yetkinliği açısından uygun öğrenciler
yetiştirme; diğer yandan eğitim dili Türkçe olan bölümlerin öğrencilerini de
isteklerine bağlı olarak çağın gerekliliği olan yabancı dil bilgi ve becerileri
ile donatarak, alan yazını takip edecek yetkinliğe kavuşturma görevini yerine
getirmektedir. Tüm bunları da öğrencilerin hazırlık eğitimine başlarken
belirlenen düzeylerini ve hazırlık eğitiminde geçirecekleri süreleri göz önünde
bulundurarak, her açıdan en verimli biçimde gerçekleştirmeyi amaçlamaktadır.

Bu bağlamda hazırlık programlarının genel amaçları;

Söz konusu öğrenci gruplarının akademik, iş ve sosyal yaşamın değişen
gereksinimleri doğrultusunda dil öğrenmeyi sürdürebilmelerine temel teşkil
edecek bilgi ve beceriler ile donatılmalarına olanak sağlamak,

Yabancı dille eğitim yapan bölüm öğrencilerinin dersleri takip edebilmeleri,
derslere etkin olarak katılabilmeleri, kendilerini hedef dilde yazılı ve sözlü
olarak ifade edebilmeleri, ders kitaplarını ve alan yazını takip edebilmeleri
için gerekli donanımı kazanabilmelerini sağlayacak öğrenme yaşantıları sunmak,

Eğitim dili Türkçe olan bölüm öğrencilerinin elektronik ya da basılı alan yazını
takip edebilmeleri ve yazma becerilerini geliştirebilmelerini sağlayacak öğrenme
yaşantıları sunmak olarak belirlenmiştir.

Yazı kaynağı : www.ydyo.hacettepe.edu.tr


HACETTEPE ÜNIVERSITESI ÖĞRENCI YARDIM

Yabancı dil hazırlık eğitimi almak zorunda mıyım?

Hazırlık sınıfından nasıl muaf olurum?

Hazırlık eğitimi dönemlik midir? Güz dönemi sonunda bölümüme geçebilir miyim?

Eğitim dili Türkçe olan bir bölüm kazandım. İsteğe bağlı hazırlık okuyabilir
miyim?

İsteğe bağlı hazırlık okumak istiyorum. Ne yapmalıyım?

Düzey belirleme sınavına girmek zorunda mıyım? Sadece muafiyet sınavına girsem
yeterli mi?

Hiç İngilizce / Almanca / Fransızca bilmiyorum. Yine de Düzey Belirleme Sınavına
girmeli miyim?

Hazırlık muafiyet sınavına girmek için ayrıca Yabancı Diller Yüksekokuluna kayıt
yaptırmam gerekiyor mu?

Muafiyet sınavı ne zaman?

Muafiyet sınavını kaçırırsam, telafi sınavı var mı?

Sınava girerken yanımda bulundurmam gereken evraklar nelerdir?

Eski kayıtlı öğrenciyim. Hem Düzey Belirleme hem de Muafiyet Sınavına girmek
zorunda mıyım?

Yazı kaynağı : ogrenciyardim.hacettepe.edu.tr


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


SAĞLIK YARDIMI TALEP VE TAAHHÜT

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

sağlık yardımı talep ve taahhüt bilgi90'dan bulabilirsiniz




EŞ-ÇOCUK-ANA-BABA İÇIN SGK’YA GITMEDEN GSS BAŞVURU İMKANI


BILINDIĞI ÜZERE SOSYAL GÜVENCESI OLAN KIŞILERIN, KENDILERIYLE BIRLIKTE BAKMAKLA
YÜKÜMLÜ OLDUĞU EŞ – ÇOCUK – ANA VE BABALARININ DA O KIŞI ÜZERINDEN SAĞLIK
YARDIMI ALMA HAK VE IMKANLARI BULUNMAKTADIR. 

SGK’nın Otomatik Sağlık Aktivasyon ve Provizyon Sistemi (SPAS), bazı durumlarda
sosyal güvencesi olan kişilerin özellikle eşleri ve 18 yaşından küçük
çocuklarının o kişi üzerinden sağlık yardımı alabilmelerini sağlayan sağlık
aktivasyon işlemini otomatik yapıyor. (Bkz. SGK Sağlık Provizyon Aktivasyon
Sistemi (SPAS) Nedir ?) Ancak bunun dışında, sosyal güvencesi olan kişilerin
sosyal güvencesi olmayan eş – çocuk – ana ve babalarının kendileri üzerinden
sağlık yardımı almalarını sağlamak için SGK Müdürlüklerine başvurmaları
gerekiyor.

SGK bu konuda da önemli bir kolaylığı hayata geçirdi. Artık SGK Müdürlüklerine
gitmeden E-Devlet üzerinden, Sağlık Yardım Talep ve Taahhut sayfasından
(https://www.turkiye.gov.tr/sgk-saglik-yardim-talep-taahhut) GSS başvurusu
yapılabilecek.

Bu başvuruyu, sosyal güvencesi olan kişi sosyal güvencesi olmayan eş – çocuk –
ana ve babası için yapabileceği gibi, sosyal güvencesi olmayan kişi kendisi de
sosyal güvencesi olan eş – çocuk – ana veya babası üzerinden sağlık yardımı
almak için yapabilecek.

Zaten e-Devlet şifresiyle söz konusu sayfaya girildiğinde aşağıdaki gibi iki
seçenek geliyor.

□ Genel sağlık sigortalısı (sigortalı, emekli, gelir/aylık alan, diğer
GSS’liler)
Bakmakla yükümlü olduğum kişilerin (çocuk, anne, baba) sağlık sigortamdan
yararlanmasını istiyorum.

□ Bakmakla yükümlü olunan (anne, baba, çocuklar)
Bir yakınımın sağlık sigortasından yararlanmak istiyorum.

Yakınları için başvuru yapmak isteyen kişinin üstteki seçeneği işaretleyip, bir
yakını üzerinden sağlık yardımı almak isteyen kişinin ise alttaki seçeneği
işaretleyip bir sonraki sayfaya geçmesi gerekiyor.

Sonraki sayfada da yakınları için başvuru yapacak kişinin, başvuruyu kim için
yapıyorsa onun T.C. Kimlik Numarasını T.C. Kimlik No yazısının altındaki kutuya
yazması, bir yakını üzerinden sağlık yardımı almak için başvuru yapacak kişinin
ise üzerinden sağlık yardımı almak istediği kişinin T.C. Kimlik Numarasını T.C.
Kimlik No yazısının altındaki kutuya yazması gerekiyor. T. C. Kimlik Numarası
girildikten sonra da altta yer alan açılır kutudan yukarıda T.C. Kimlik Numarası
yazılan kişinin yakınlık derecesinin seçilmesi gerekiyor. Bu işlemler
tamamlandıktan sonra en altta yer alan Gönder tuşuna basılarak işlem
tamamlanıyor. Başvuru yapılacak ekranda gerekli açıklamalar yer alıyor.

Başvuru yapmadan önce, yine e-Devlet SPAS Müstehaklık Sorgulama(Sağlık Provizyon
Aktivasyon Sistemi) sayfasından müstehaklık sorgulama, yani sağlık yardımı
alması için başvurulan kişinin sağlık yardımı almaya müstahak olup olmadığı
sorgulanabilir. Ancak sorgulama kimin için yapılıyorsa, o kişinin e-Devlet
şifresiyle sayfaya girilmiş olması gerekir.

Sosyal güvencesi olmayan kişilerin sosyal güvencesi olan yakınları üzerinden
sağlık yardımı alma şartları başta olmak üzere, Genel Sağlık Sigortası hakkında
ayrıntılı bilgi ve açıklamalar içeren yazılara GSS-Genel Sağlık Sigortası
Rehberi sayfasından ulaşılabilir. (isvesosyalguvenlik.com)

Yazı kaynağı : www.isvesosyalguvenlik.com


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


TURHAL DEVLET HASTANESI TELEFON

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

turhal devlet hastanesi telefon bilgi90'dan bulabilirsiniz


İLETIŞIM VE ULAŞIM


Adres:
Maraşal Fevzi Çakmak Mah. Alparslan Türkeş Bulvarı No:18  60300 Turhal/Tokat


Tel : +90.356 275 15 50-275 70 04
Fax: +90.356 276 56 70
E-Mail: tokatdhs9@saglik.gov.tr
Kep Adresi: tokatturhaldevlethastanesi@hs01.kep.tr



Dahili Telefon Numaraları İçin Tıklayınız...

Hastanemizin adresini telefonunuzdan barkod okutarakta bulabilirsiniz. 






Şehir merkezinden veya şehrimizin herhangi bir yerinden Belediyemiz
“Nurkavak-Hastane “ yazan dolmuşlara binildiğinde hastanemize rahatça
ulaşılabilir.

Ayrıca ilçemizin kavşak ve önemli noktalarında “Hastane” yönlendirme tabelaları
bulunmaktadır.


Yazı kaynağı : turhaldh.saglik.gov.tr


TOKAT TURHAL DEVLET HASTANESI





Yazı kaynağı : turhaldh.saglik.gov.tr


TURHAL DEVLET HASTANESİ - (0356) 275 17... - TURHAL / TOKAT


TURHAL DEVLET HASTANESİ

Telefon numarası:   (0356) 275 17...

Faks numarası:  

Müşteri hizmetleri telefon numarası:   444 ** **

E-posta adresi:  

İnternet adresi:   iyifirma.com/turhal-devlet-hastanesi/

Yazı kaynağı : iyifirma.com


TURHAL DEVLET HASTANESI


AÇIKLAMALAR

Turhal Devlet Hastanesi online randevu ve telefonla randevu alma, adresi,
telefon numarası, haritadaki yeri, tahlil sonuçları, iletişim bilgileri gibi
hastane hakkında bilmek isteyebileceğin her türlü bilgiye bu sayfadan
ulaşabilirsin.

Tokat Turhal Devlet Hastanesine sitemizden;
online randevu ve telefondan randevu almayı görebilir,
laboratuvar tahlil sonuçlarınızı öğrenebilir,
hastane adresinin nerede olduğunu harita üzerinde detaylı görebilir,
telefon, faks ve diğer iletişim bilgilerini bulabilir,
hastane resmi web sitesinin linkini bulabilir,
hastaneyle iletişime geçebileceğiniz e-mail adresini bulabilir,
hastanede yer alan branşların listesini bulabilir,
hastane hakkındaki görüş ve yorumları okuyabilir,
dilerseniz sizde hastane hakkında yorum yazabilirsiniz.


HARITA


HASTANEDEKI KLINIKLER

Yazı kaynağı : www.hastanerandevu.com


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


YEMEKTEN ÖNCE BISMILLAH ILAHISI

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

yemekten önce bismillah ilahisi bilgi90'dan bulabilirsiniz





Yazı kaynağı : www.pembebere.com


muziği indirmek için tıklayınız








YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


BANKA REKLAMINDA OYNAYAN ÜNLÜLER

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

banka reklamında oynayan ünlüler bilgi90'dan bulabilirsiniz








SERENAY SARIKAYA BANKA REKLAMINDA OYNAYACAK! ÜNLÜ YILDIZIN ALACAĞI ÜCRET...



Oynadığı birçok işte beğenilerek takip edilen ünlü isim Serenay Sarıkaya bir
reklam filmi projesiyle ekranlara dönüyor. Akbank'ın reklamlarının yeni yüzü
olan yıldız oyuncunun alacağı ücret ise dudak uçuklattı. Öte yandan Sarıkaya'nın
oynadığı reklam filmlerinin iki tanesinin bittiği ve yakın zamanda yayına
gireceği bilgisine de ulaşıldı. İşte Serenay Sarıkaya'nın Akbank reklam filminde
oynamak için anlaşığı o astronomik ücret...




SERENAY SARIKAYA AKBANK'TAN 7 MILYON TL ALCAK!

Hürriyet'ten Mehmet Üstündağ'ın haberine göre, daha önce Kıvanç Tatlıtuğ, İlker
Ayrık, Selami Şahin gibi ünlü isimlerle çalışan Akbank, bu kez son yılların
popüler oyuncusu Serenay Sarıkaya ile anlaştı. İddialara göre 7 Milyon TL
karşılığında Akbank’ın yüzü olan Sarıkaya, iki farklı reklam filmiyle ekranlarda
olacak.




SENARYOSU SIR GIBI SAKLANIYOR

Geçtiğimiz hafta İzmit’te ilk reklam filminin çekimlerine katılan güzel
oyuncunun nasıl bir senaryoyla ekranlarda olacağı sır gibi saklanıyor. Komedyen
Feyyaz Yiğit’in rol aldığı kampanyaya dahil mi olacağı, yoksa yeni bir
kampanyanın yüzü mü olacağı hakkında ise henüz net bir bilgi yok.

Yazı kaynağı : www.haber7.com


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


JACKSON HOLE TOPLANTISI NE ZAMAN

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

jackson hole toplantısı ne zaman bilgi90'dan bulabilirsiniz


JACKSON HOLE TOPLANTISI NEDIR? JACKSON HOLE TOPLANTISI 2021 NE ZAMAN, SAAT
KAÇTA?



2021 Jackson Hole toplantısının Ağustoss ayının son haftasında gerçekleşmesi
bekleniyordu. FED Kansas City şubesi Jackson Hole toplantısında Covid-19 salgını
sanal olarak yapılacağını açıkladı. İşte Jackson Hole toplantısı hakkında merak
edilenler...


JACKSON HOLE TOPLANTISI NEDIR?

Tüm dünyada bankacılık sektörünün yakından takip ettiği Jackson Hole toplantısı,
her yıl ABD'de düzenlenen ve dünya genelinde gelişmiş ve gelişmekte olan
ülkelerin merkez bankaları temsilcilerinin katıldığı bir toplantıdır.Her yıl
Ağustos ayında gerçekleşen Jackson Hole toplantısı para politikalarındaki
değişikliklerin konu edilmesi nedeniyle piyasalar içimn oldukça önemlidir.


2021 JACKSON HOLE TOPLANTISI NE ZAMAN?

ABD Merkez Bankasının (FED) Kansas City Şubesi, her yıl düzenlenen Jackson Hole
Ekonomi Politikası Sempozyumu'nun artan yeni tip koronavirüs (Kovid-19) vakaları
nedeniyle planlananın aksine sanal olarak yapılacağını duyurdu.

Kansas City FED'den yapılan açıklamada, her yıl dünyanın en önemli merkez
bankacıları ve finans oyuncularını Wyoming eyaletinin Jackson Hole kasabasında
bir araya getiren sempozyumun yakın zamanda artan Kovid-19 riski nedeniyle 27
Ağustos'ta sanal olarak gerçekleştirileceği bildirildi. Toplantının saati henüz
bilinmiyor.

Kansas City FED Başkanı Esther George, konuya ilişkin, "Sağlık koşullarının
planladığımız gibi bu yıl Jackson Lake Lodge'da fiziki olarak toplanabilmemizi
engellediğinden dolayı hayal kırıklığı duysak da misafirlerimizin ve Teton
ilçesi halkının güvenliği önceliğimizdir." değerlendirmesinde bulundu.


2021 JACKSON HOLE TOPLANTISININ TEMASI NE?

FED'in takviminde yer alan bilgilerde, FED Başkanı Jerome Powell'ın Jackson Hole
Toplantısı'nda yapacağı konuşmanın temasının "Ekonomik Görünüm" olacağı
belirtildi.

Yazı kaynağı : m.bloomberght.com


GÖZLER JACKSON HOLE TOPLANTISINDA

Jackson Hole toplantısına merkez bankası başkanları, dünyaca ünlü akademisyenler
ve basın mensupları katılır. Bu yılki toplantı 24-26 Ağustos tarihlerinde
gerçekleştirilecek. Fed Başkanı Yellen’ın Cuma günü (saat 17:00) faiz artırımı
ve bilanço küçültülmesine, Avrupa Merkez Bankası (ECB) Başkanı Başkanı
Draghi’nin (22:00) ise varlık alım programının gidişatına yönelik vereceği
mesajlar piyasalar tarafından önemle takip edilecek. Piyasalar Yellen’den ziyade
daha çok, en son üç sene önce Jackson Hole’e katılan ve Temmuz ayı toplantısında
sonbaharda para politikasında değişikliğe yönelik görüşme yapılacağına ilişkin
açıklamalarda bulunan Draghi’nin konuşmasına odaklanıyor olacak. ECB 7 Eylül’de
toplantı kararlarını açıklayacak, Draghi’nin para politikasında normalleşmeye
ilişkin bir sinyal verip vermeyeceği yakından izlenecek.

EUR/USD paritesi Jackson Hole toplantısı öncesinde 1,17-1,18 bandının üst
tarafına yakın bir seyir izliyor. Beyaz Saray’ın başstratejistinin görevinden
ayrılması, ABD’de Trump kaynaklı olmak üzere siyasi endişelerin artmasına neden
olurken, dolar güç kaybetme eğilimi gösteriyor. Bu durum EUR/USD’de 1,18
seviyesine doğru yükseliş sağlıyor. Kısa vadede paritede 1,1650 desteğinin
üzerinde yön yukarı gözüküyor. Bu seviyenin üzerinde Euro’nun dolar karşısındaki
görünümü olumlu kalmaya devam edecek. Diğer yandan 1,19 ise önemli yatay direnç
olarak öne çıkıyor. Paritede bu seviyeye doğru kâr satışı gelebilir.










Öte yandan doların güç kaybetmesi ile gelişmekte olan ülke para birimleri değer
kazanma eğilimi gösteriyor. TL faiz farkının Türkiye lehine olması nedeniyle TL
ise görece olumlu performans sergiliyor. Buna paralel USD/TL kuru yaklaşık iki
aydır aşağı kıramadığı 3,50 desteğinin altına geri çekildi. Ancak dolar kuru bu
seviyenin altında kalıcı olmakta zorlanırken, yeniden 3,50 seviyesinin hafif
üzerine doğru atak sergiliyor. Kısa vadede 3,50’nin altında kurda 3,48 destek
seviyesi öne çıkıyor. Ancak bu seviyeye doğru kurda aşağı yönlü hareket güç
kaybına uğrayabilir. Dolayısıyla da bu destek seviyesi önemle takip edilebilir.
3,50’nin üzerinde ise 3,52 direnç seviyesi konumunda.







Yazı kaynağı : www.qnbfi.com


BU HAFTA GÖZLER JACKSON HOLE TOPLANTISINDA



ABD'de enflasyon ve resesyon ikilemi sürerken, piyasalardaki fiyatlamalar da
zorlaşıyor.

Fed'in hafta içinde açıklanan temmuz ayı toplantı tutanaklarında ekonomik
görünümdeki hızlı değişim ve Fed üyelerinin karar almalarını zorlaştıran
ekonomik çerçeveye vurgu yapıldı.

Tutanaklar, ülkede enflasyonun önemli ölçüde düşene kadar faiz artırımlarının
devam edeceğini ve faiz artışlarının hızının gelen verilere bağlı olacağını
ortaya koyarken, Fed yetkililerinin enflasyon baskılarının azaldığına dair
bugüne kadar çok az kanıt olduğu konusunda hemfikir olduğuna işaret edildi.

Buna karşın, tutanaklarda gecikmeli etkisi olan para politikasıyla sürekli
değişen ekonomik çerçevede gereğinden fazla sıkılaşmaya gidilmiş olabileceğine
yönelik risklerin bulunduğuna yönelik ikilemlerin de yer alması, piyasalarda
fiyatlamaları zorlaştırdı.

Fed yetkilileri hafta boyunca yaptıkları açıklamalarda karışık sinyaller vermeyi
sürdürürken, St. Louis Fed Başkanı James Bullard, enflasyonda yukarı yönlü
risklerin devam ettiğini belirterek, 75 baz puanlık faiz artışını desteklediğini
ifade etti.

Minneapolis Fed Başkanı Neel Kashkari de ekonominin hala güçlü olduğunu ve
enflasyonu aşağı çekmek için acil şekilde faiz artırmaya devam etmeleri
gerektiğini söyledi.

Kansas City Fed Başkanı Esther George ise gelecekteki faiz artışlarının ne
büyüklükte olacağının hala tartışılan bir konu olduğunu dile getirdi.

San Francisco Fed Başkanı Mary Daly de açıklamalarında, enflasyona karşı zafer
ilan etmek için henüz çok erken olduğunu yineledi. Faiz oranında yıl sonuna
kadar yüzde 3'ün biraz üzerine çıkılması gerektiğini savunan Daly, eylül ayı
için 50 veya 75 baz puanlık faiz artışının makul olduğunu kaydetti.

Richmond Fed Başkanı Thomas Barkin ise eylüldeki toplantıda alınacak faiz artışı
kararının büyüklüğünü belirlemek için hala yeterince zaman olduğunu söyledi.

Söz konusu gelişmelerle para piyasalarındaki fiyatlamalarda kararsızlık öne
çıkmaya devam ederken, Fed'in eylülde yüzde 55 ihtimalle 50 baz puan, yüzde 45
ihtimalle 75 baz puan faiz artıracağı tahmin ediliyor.

ABD tahvil piyasalarında da bu hafta satış ağırlıklı bir seyir izlenirken, bazı
varlıklarda terse dönen getiri eğrisi resesyon korkularını beslemeyi sürdürüyor.

ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi bu hafta yaklaşık 13 baz puan yükselirken, 2
yıllık tahvil faizi arasında bir ara 41 baz puana kadar çıkan fark yaklaşık 25
baz puana geriledi. ABD'nin 10 yıllık tahvil faizi ile 3 aylık hazine bonosu
arasındaki fark ise 30 baz puanda bulunuyor.

Brent petrolün varil fiyatı, haftayı yüzde 1,7 azalışla 95,5 dolardan
tamamlarken dört haftalık yükseliş eğilimini sonlandıran altının ons fiyatı ise
yüzde 3 düşüşle 1.747 dolara indi.


ABD'DE MAKROEKONOMIK VERILER KARIŞIK IŞARETLER VERMEYE DEVAM EDIYOR

ABD'de pay piyasaları bu hafta negatif bir seyir izlerken, makroekonomik veriler
karışık sinyaller vermeyi sürdürdü.

Fed yetkililerin sözle yönlendirmelerinden de eylül ayındaki para politikası
adımlarına ilişkin net bir mesaj alınamaması, gözleri Fed Başkanı Powell'ın cuma
günü Jackson Hole Ekonomi Politikası Sempozyumu'nda yapacağı açıklamalarına
çevirdi.

Powell'ın açıklamalarında enflasyon ve resesyon ikileminde kalan piyasalara
Fed'in olası para politikası adımlarına ilişkin ipuçları beklenirken, söz konusu
açıklamaların piyasalarda oynaklığı artırabileceği tahmin ediliyor.

Ülkede açıklanan makroekonomik verilere göre, ikinci el konut satışları,
temmuzda düşüşünü altıncı aya taşıyarak aylık bazda yüzde 5,9 azalışla Mayıs
2020'den bu yana en düşük seviyeye geriledi.

İlk kez işsizlik maaşı başvurusunda bulunanların sayısı, 13 Ağustos ile biten
haftada önceki haftaya kıyasla 2 bin kişi azalarak 250 bine indi. Piyasa
beklentilerinin aksine düşüş kaydeden işsizlik maaşı başvuruları, iş gücü
talebinin sağlam kalmaya devam ettiğine işaret etti.

ABD'de perakende satışlar, temmuzda artış beklentilerinin aksine değişim
göstermezken, ülkenin büyük alışveriş mağazalarından Target'ın ikinci çeyrekteki
karı, tüketicilerin yüksek enflasyon nedeniyle isteğe bağlı harcamalardan
kaçınmasıyla yaklaşık yüzde 90 düşüş gösterdi.

ABD'de sanayi üretimi, temmuzda aylık yüzde 0,6 ile beklentilerin üzerinde
arttı. Aynı dönemde imalat sanayisi üretimi de aylık yüzde 0,7'lik artışla
tahminleri aştı.

Ülkede konut başlangıçları ise temmuzda yüzde 9,6 azalışla 1 milyon 446 bine
gerileyerek, Şubat 2021'den bu yana en düşük seviyeye indi. İnşaat izinleri de
temmuzda aylık bazda yüzde 1,3 azalarak 1 milyon 674 bine geriledi.

Yüksek mortgage (konut kredisi) oranları ve malzeme fiyatları nedeniyle konut
inşaatında yaşanan sert düşüş, konut piyasasının yılın üçüncü çeyreğinde daha da
daralabileceğine yönelik endişeleri destekliyor.

Söz konusu gelişmelerle S&P 500 endeksi haftalık bazda yüzde 1,21, Nasdaq
endeksi yüzde 2,62 ve Dow Jones endeksi yüzde 0,16 değer kaybetti.

22 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde, pazartesi Chicago ulusal
aktivite endeksi, imalat sanayi ve hizmet sektörü Satınalma Yöneticileri Endeksi
(PMI) ile Richmond Fed sanayi endeksi, çarşamba dayanıklı mal siparişleri ve
bekleyen konut satışları, perşembe ikinci çeyrek Gayrisafi Yurt içi Hasıla
(GSYH) ve cuma toptan stoklar, kişisel gelirler, kişisel harcamalar ve Michigan
Üniversitesi tüketici güven endeksi verileri takip edilecek.


AVRUPA'YI YOĞUN VERI GÜNDEMI BEKLIYOR

Avrupa Borsaları, bu hafta İngiltere hariç satış ağırlıklı bir seyir izlerken,
gelecek hafta salı günü bölge genelinde açıklanacak imalat sanayi ve hizmet
sektörü PMI ile perşembe Almanya'da 2. çeyrek GSYH verileri başta olmak üzere
makroekonomik verilerde bölge ekonomilerinin gidişatına ilişkin ipuçları
aranacak.

Bölgede, resesyon riskleri güçlenmeye devam ederken, Almanya'nın doğal gaz
tedariki problemine bir de kuraklığın nehirlerdeki su seviyelerini düşürmesi
eklendi.

Buna göre, nehirlerin iç ve dış ticarette önemli payı olduğu ülkede su
seviyelerinin oldukça azalmasının ardından bazı gemilerin seyahat edememesinin
ülkede tedarik zincirini olumsuz etkileyebileceğinden endişe ediliyor.

Euro Bölgesi yılın ikinci çeyreğinde çeyreklik yüzde 0,6 ve yıllık yüzde 3,9
büyüse de beklentilerin altında kalırken, İngiltere'de Tüketici Fiyat Endeksi
(TÜFE) yıllık yüzde 10,1 artışla son 40 yılın en hızlı yükselişine işaret etti.

Euro Bölgesi'nde yıllık enflasyon enerji fiyatlarındaki yükselişin etkisiyle
temmuzda yüzde 8,9'a çıkarak rekor seviyeyi görürken, inşaat üretimi, haziran
ayında bir önceki aya göre yüzde 1,3 azaldı.

Euro/Dolar paritesi bu hafta ABD'den gelen karışık sinyallerin Fed'i ultra şahin
duruşunu korumaya zorlayabileceği ve Euro Bölgesi'nin resesyona girebileceği
endişeleriyle yüzde 2,1 değer kaybeden Euro/dolar paritesi haftayı 1,0043'ten
tamamladı.

Bu hafta İngiltere'de FTSE 100 endeksi yüzde 0,66 değer kazanırken, Almanya'da
DAX endeksi yüzde 1,82, Fransa'da CAC 40 endeksi yüzde 0,89 ve İtalya'da MIB 30
endeksi yüzde 1,89 değer geriledi.

Gelecek hafta salı Euro Bölgesi'nde tüketici güven endeksi, perşembe Avrupa
Merkez Bankası (ECB) toplantı tutanakları takip edilecek.


ASYA'DA PAY PIYASALARI JAPONYA HARIÇ GERILEDI

Asya tarafında da pay piyasaları bu hafta Japonya borsası hariç satış ağırlıklı
bir seyir izlerken, bölgede resesyon endişesi güçleniyor.

Çin'de ekonominin yavaşladığına dair işaretler, konut piyasasında süregelen
kriz, ABD ile Tayvan konusundaki anlaşmazlık ve yeni tip koronavirüs (Kovid-19)
kaynaklı kapanmalar ülkede belirsizlikleri artırmaya devam ediyor.

Bölgede açıklanan makroekonomik verilere göre, Çin'de yıllık bazda perakende
satışlar yüzde 2,7 ve sanayi üretimi yüzde 3,8 artsa da beklentilerin altında
kaldı.

Söz konusu durum bölgede risk algısını güçlendirse de, Çin Merkez Bankası'nın
(PBoC) resesyon riskine karşın 1 yıllık borçlanma faizini yüzde 2,85'ten yüzde
2,75'e indirmesi risk algısını sınırlı da olsa törpüledi.

Japonya'da açıklanan verilere göre ise ülke ekonomisi ikinci çeyrekte yıllık
bazda yüzde 2,2, çeyreklik bazda yüzde 0,5 büyüyerek piyasa öngörülerinin
altında kalırken, Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) temmuzda yıllık bazda yüzde 2,6
artarak beklentileri geride bıraktı.

Yeni Zelanda Merkez Bankası politika faizini 50 baz puan yükselterek yüzde 3'e
çıkarırken, gelecek toplantılarda benzer politikaları sürdüreceği sinyalini
verdi.

Söz konusu gelişmelerle haftalık bazda Japonya'da Nikkei 225 endeksi yüzde 1,34
değer kazanırken, Çin'de Şangay bileşik endeksi yüzde 0,57, Güney Kore'de Kospi
endeksi yüzde 1,38 ve Hong Kong'da Hang Seng endeksi yüzde 2 değer kaybetti.

22 Ağustos ile başlayan haftanın veri takviminde sadece cuma günü Japonya'da
açıklanacak Tokyo TÜFE verileri bulunuyor.


YURT IÇINDE GÖZLER TCMB POLITIKA FAIZINI YÜZDE 13'E ÇEKTI

Yurt içinde bu hafta Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi rekor üzerine rekor
kırarken, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini 100 baz puan
düşürerek yüzde 13'e indirdi.

Bankadan yapılan duyuruda, fiyat istikrarının sürdürülebilir bir şekilde
kurumsallaşması amacıyla TCMB’nin tüm politika araçlarında kalıcı ve
güçlendirilmiş liralaşmayı teşvik eden geniş kapsamlı bir politika çerçevesi
gözden geçirme sürecinin devam ettiği belirtilerek, "Değerlendirme süreçleri
tamamlanan kredi, teminat ve likidite politika adımları para politikası aktarım
mekanizmasının etkinliğinin güçlendirilmesi için kullanılmaya devam
edilecektir." ifadeleri kullanıldı.

Cuma günü TCMB'nin ticari kredi faizlerini TCMB'nin faizlerine yaklaştırmak için
uygulamaya aldığı makro ihtiyati tedbirler Resmi Gazete'de yayımlandı.

Bu hafta Borsa İstanbul'da BIST 100 endeksi yüzde 5,44 artışla 3.020,20 puana
yükselerek haftalık kapanış rekoru kırarken, gördüğü en yüksek seviyeyi de
3.051,83'e çıkardı. Dolar/TL haftalık bazda yüzde 0,90 değer kazanarak 18,0971'e
yükseldi.

Analistler, BIST 100 endeksinde teknik açıdan 3.050 ve 3.100 seviyelerinin
direnç, 3.000 ve 2.980 puanın destek olarak takip edileceğini kaydetti.

Gelecek hafta yurt içinde salı tüketici güven endeksi bütçe dengesi ve perşembe
reel kesim güven endeksi, kapasite kullanımı ile TCMB'nin toplantı özeti takip
edilecek.

Yazı kaynağı : m.bloomberght.com


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


AVUKAT OLMAK IÇIN KAÇ YIL OKUNUR

Katagoriler :
 1. bilgi90
 2. site içerikleri

1ziyaretçi

avukat olmak için kaç yıl okunur bilgi90'dan bulabilirsiniz


HUKUK BÖLÜMÜ


HUKUK BÖLÜMÜ NEDIR?

Hukuk, bireylerin diğer bireyler ve toplumlar arasında olan ilişkileri ayarlayan
ve düzenleyen kuralların toplanmış halidir.

Hukuk Fakültesinin amacı, anayasada yer alan yasaların ve iş etiği çizgisinden
ayrılmayacak, bireyler ve toplum arasındaki düzeni sağlayabilecek, hukuk sektörü
içerisinde katkı ve fayda sağlayabilecek nitelikli insanları sektöre
kazandırmaktır.

Hukuk Fakültesini tercih etmeyi düşünen aday öğrencilerde adalet ve hukuk
kavramlarına ilgili, konuşma yeteneği yüksek, disiplinli olması aranan
özelliklerin başında gelmektedir.

Yazı kaynağı : www.kariyer.net


AVUKAT OLMAK İÇIN KAÇ YIL OKUMAK GEREKIR



Ülkemizde avukat olmak için, üniversitelerin Hukuk fakültelerinden mezun olmak
şartı gerekir. Hukuk fakültelerinde eğitim ise dört yıldır, hem zorunlu hem de
seçmeli derslerin yer aldığı bu fakülteyi kazanmak için YKS yani Yükseköğrenim
Kurumları Sınavı kazanılmalıdır.

Hukuk fakültesine girebilmek için, YKS’nin 2 oturumuna da katılmak gerekir.
YKS’nin birinci oturumu TYT’de (Temel Yeterlik Testi) 40 adet Türkçe ile 40 adet
de temel matematik sorusu çözülmelidir. TYT barajını geçmek gerekiyor. YKS’nin
ikinci oturumu AYT (Alan Yeterlilik Testi) içerisindeki eşit ağırlık sorularını
cevaplanması gerekir.

Üniversitelerin hukuk fakültesi puanları değişiklik gösterir. Buna göre iki
oturumda da alınan puanlar çok önemlidir.


HUKUK FAKÜLTELERINDE HANGI DERSLER OKUTULUR

Hukuk fakültelerinde zorunlu ve seçmeli dersler bulunur. Seçmeli dersler
üniversitelerin fakültelerine göre değişiklik gösterir. Zorunlu derslerin
başlıcaları ise şu şekildedir;

Bu dersler dört sene örgün eğitim süresince değişik ders saatleri ile verilir.
Bazı fakültelerde dersler dönemlik bazılarında ise yıllık olabilir. Dönemlik
olan fakültelerde dersler örneğin, Ceza Hukuku 1 ve Ceza Hukuku 2 şeklinde
bölünebilir.

Hukuk fakültelerinde hukuk dışında da öğrencilerin gelişimine yönelik dersler de
bulunur. Bunlarda;

Bu derslerde zorunlu olup üniversitelere göre ders saatleri değişir.


HUKUK FAKÜLTESINE DIKEY GEÇIŞ YAPILABILIR MI?

Avukat olmak için hukuk fakültesini bitirmek gerekir. Ancak hukuk fakültesini
kazanmanın yanı sıra bu fakülteye bazı bölümlerden de dikey geçiş yaparak hukuk
fakültesi mezunu olunabilir.

Hukuk fakültesine dikey geçiş yapabilmek için üniversitelerin 2 yıllık Adalet
Meslek Yüksekokulunun Adalet Bölümü (ön lisans) ile Açıköğretim Fakültesi Adalet
Bölümü (2 yıllık) mezunlarından olmak gerekiyor. Bu bölümleri bitirenler DGS
yani Dikey Geçiş Sınavını kazanarak yükseköğrenimlerini lisans seviyesine
çıkarabilirler. 120 sorudan oluşan DGS’de 60 sözel 60 da sayısal sorusu bulunur.
Genel olarak TYT’ye benzer.

Üniversitelerin DGS hukuk taban puanları arasında çok büyük fark olmasa da
değişiklik gösterebilir. Geçiş sürecinde ön lisans başarı puanı da hesaplanır.

Yazı kaynağı : www.t-hos.com.tr


AVUKAT NASIL OLUNUR? AVUKAT OLMAK İÇIN GEREKLI ŞARTLAR VE ARANAN ÖZELLIKLER
NELERDIR? - EKONOMI HABERLERI



Bir toplum içinde en önemli olgulardan biri adalettir. Adalet her açıdan
sağlanmalıdır. Bunu da sağlamayı görev edinmiş meslekler arasında avukatlık
bulunmaktadır. Dünya tarihinde 13. Yy'da oluşmaya başlamış bu meslek dalı 1861
yılından bu yana ülkemizde varlığını sürdürmektedir. Günümüzün en popüler
mesleklerinden olan ve birçok gencin hayalini kurduğu avukatlık ile ilgili tüm
bilgileri hazırladık. İşte detaylar…

Avukat nasıl olunur?

Avukat olmak için diğer saygın meslek türleri gibi öncelikle liseyi bitirmek
gerekiyor. Daha sonra ise üniversite sınavlarından iyi bir puan alıp hukuk
fakültesini kazanmak gerekiyor. Hukuk fakültesi üniversitelerde okuması en zor
bölümler arasındadır. 4 sene boyunca eğitim alacak olan kişiler birçok milletin
hukuk tarihini görürler. Hukuk fakültesi bitirildikten sonra ise avukatlık
stajına başlamak gerekmektedir. Tam olarak 1 yıl süren avukatlık stajı 6 aylık
mahkemede 6 ayda en az 5 yıl deneyimli bir avukatın yanında yapılır. Avukatlık
stajı yapan bir kişi bu süre zarfında herhangi bir iş yerinde çalışamaz.

Avukatlık stajı biten kişi Türkiye Barolar Birliği'ne stajının bittiğini ve
avukatlık ruhsatını almak için başvurur. Daha sonra uygun görülmesinde halinde
verilir.

Avukat olmak için gerekli olan şartlar nelerdir?

Avukat olmak için belli başlı bazı şartlar gerekmektedir. Bu şartları sizler
için sıraladık;

Avukatların Taşıması Gereken Özellikler Nelerdir?

Avukatların taşıması gereken özellikler şunlardır:

Avukatlık Yapamayacak Olanlar Kimlerdir?

Avukatlık yapamayacak olan kişiler şunlardır:

Rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, irtikap, nicelikli zimmet, sahtecilik, inancı
kötüye kullanma, dolaylı iflas, ihaleye fesat karıştırmak gibi suçlardan hüküm
giymiş veya herhangi bir suçtan dolayı hakkında kesinleşmiş hapis cezası bulunan
kişilerin avukatlık yapabilmeleri mümkün değildir. Aldıkları cezaları para
cezasına çevirebilmiş veya cezalarını affa uğratabilmiş olsalar bile avukatlık
yapabilmeleri mümkün değildir.

Avukatlık Eğitimi Nasıldır?

Avukatlık eğitimi; üniversitelerin 4 senelik Hukuk Fakültelerinde alınmaktadır.
Kişinin avukatlık yapabilmesi için tek yolu, hukuk fakültesini bitirmektir ve
sonrasında avukatlık ruhsatını alabilmesidir. Ayrıca adalet ön lisans programını
bitiren kişilerin; Dikey Geçiş Sınavı'na yani DKS'ye girerek hukuk fakültelerine
yerleşebilmeleri mümkündür. Hukuk okuyanların %0.3'ü, bu şekilde hukuk okumaya
başlamaktadır. Hukuk fakültelerinde kişilerin ön eğitimde başarı ile geçmek
zorunda oldukları dersler; mantık, sosyoloji, tarih, Türkçe ve kompozisyondur.
Bu dersleri başarı ile veremeyen kişilerin hukuk fakültesinden mezun olabilmesi
mümkün değildir. Hukuk Fakültelerinde alınan eğitimler şunlardır:

Yazı kaynağı : www.sabah.com.tr


YORUMLARIN YANITI SITENIN AŞAĞI KISMINDA

Ali : bilmiyorum, keşke arkadaşlar yorumlarda yanıt versinler.

1 Ay önce
Admin
İndir + devam


SON YAZI

 * kafkas üniversitesi yatay geçiş
 * velayetin değiştirilmesi davası
 * darıca sahibinden satılık daire
 * hacettepe isteğe bağlı hazırlık
 * sağlık yardımı talep ve taahhüt
 * turhal devlet hastanesi telefon
 * yemekten önce bismillah ilahisi
 * banka reklamında oynayan ünlüler
 * jackson hole toplantısı ne zaman
 * avukat olmak için kaç yıl okunur
 * milyon performance hall istanbul


RASTGELE YAZILAR

 * squid game 1.bölüm türkçe altyazılı izle dizigom
 * 15 temmuz şehitler imam hatip ortaokulu kahramanmaraş
 * astsubayların ek göstergesi artacak mı
 * rüyada cinayet işlemek ne anlama gelir
 * 7322 bakınız başvurma özel şartları devlet hava meydanları işletmesi genel
   müdürlüğü
 * ısparta öğretmenevi yemek listesi
 * etkileyici anlamlı sözler, kısa
 * telefonun şarjı çabuk bitiyor ne yapmalıyım
 * 1.000 lira afgan parası ne kadar
 * combien de cartouche de cigarette peut on ramener de turquie
 * kayaçlar ve madenler hangi amaçlar için kullanılır verilen noktalı yerlere
   yazalım
 * istanbul bayramda iett ücretsiz mi
 * kuzeyli full izle türkçe dublaj
 * maküla ve arka kutbun dejenerasyonu
 * kocaeli üniversitesi personel alımı başvuru
 * 5. sinif türkçe dersi tam öğrenme cevapları
 * feminist dünyada erkek olmak pdf
 * sevgiliye gunaydin mesajlari
 * elinin hamuruyla girdiği her işi başaran
 * düşük sıcaklıklarda daha hassas ölçüm yapmak için hangi termometre kullanılır
 * berat kandili için oruç niyeti nasıl yapılır

Lütfen sitenin üst kısmındaki siyah duyuruyu okuyun.